Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

DEDELERİMİZİN CEP TELEFONU

Bizler yaşadığımız bu devirde teknolojinin kolaylıklarından ve nimetlerinden yararlanma şansına sahip olduk. Belki gelecekte daha farklı daha da mükemmel kullanışlı teknolojiye ulaşacağız ama biz görür müyüz o belli değil. Ancak geçmişe bakınca da insanların çoğunluğu sanki onların adına üzülmenin hüznünü yaşıyor sanki. Mesela ben hiç tanıyamamış olsam da bir dedemin televizyondan bihaber yaşayıp gitmesi üzünülmeyecek durum değil. Örneğin babam... Hiçbir zaman bir cep telefonu olmadı. Esasen tam ucundan, kıyısından iletişim şaheseri olan cep telefonunu gördü, tanıdı. Ancak onu kullanma talihinden merhum göçtü gitti. Hangisi iyi, hangisi kötü; yani teknolojinin kolaylıkları, nimetleri mi iyi, yoksa eski zamanların organik, temiz, zararsız güzellikleri mi? Bu, elbette kişiye göre farklılık gösteriyor. Ben şahsen eskilerin saf, temiz ve samimi devrin daha güzel, daha muteber olduğunu düşünenlerdenim. Bizler çocukluğumuzu sokakta, arkadaşlarıyla doya doya oynayan, gerçekten çocukluğunu yaşayan nesildeniz. Ancak yine de nankörlük etmek gerekmez. Çünkü bu günün harika nimetlerine de çok çabuk alıştık, çok güzel de kullanıyoruz. Evet, güzel olan her şeyi takdir etmekte lazım. Bu konuyla ilgili bir anıyı da paylaşmak güzel olur sanırım. 98'li yıllarda babamın rahatsızlığı nüksetmişti. Buralarda birkaç hastane, doktora gittikten sonra mecburen İzmir Ege Üniversitesi’nde aldık soluğu. Doktor babamın ortalama 15 gün süreli tedavi olacağını ve hastaneye yatırılması gerektiğini söyledi. İzmir büyük şehir, ilçemize 4-5 saatlik mesafede. Başında refakatçı da kabul etmiyorlar. İçinden çıkılması zor bir durum. Başka çıkış yolumuz olmadığı için mecburen yatırdık hastaneye. Ancak ne öyle her gün ziyaret edebilme ihtimali var ne de hastanedeki dahili telefondan ulaşma olanağı var. Yani durumu nedir, nasıldır bihaberiz. O günlerde cep telefonları yeni çıktı. Pahalı olan ve herkesin alamayacağı cep telefonu çevremizde parmakla gösterilecek kadar az!... Yakın bir arkadaşımıza utana sıkıla durumu izah ettik ve cep telefonunu bir iki hafta kullanmak için istediğimiz ilettik. Sağ olsun kendisi de bizi kırmayarak cep telefonunu verdi, biz de acilen babama gönderdik. Artık o dakikadan sonra her dakika ulaşabildiğimiz hastamızı her akşam arayarak sanki yanımızdaymış gibi haberdar olduk. SEN NASIL BİR NİMETSİN TEKNOLOJİ!... Gel de böyle durumlarda sen bu kolaylıklara çamur at. Ancak bizim sorunumuz bu teknolojiyi kötüye kullanıp aşırı haylazlaşmamız olmaktadır. Eskilerden bir cep telefonu yoktu. Arkadaşlıklar dostluk kavramını özümseyerek, samimi olarak, gözler birbirine bakarak yaşandı. Çocuklar sıcacık duygularla yaşadı, büyüdü. O zamanlar oyun oynamak için evden kaçtığımızda büyüklerimiz bizi arayarak zor bulurdu. O saatten sonra akşamlara kadar beypaşaydık. Artık bundan sonra hiçbir nesil bu şansa sahip olamayacak. Ama şimdilerde olsa bir telefonla kuzu kuzu eve dönmek zorundasın. Konuya biraz daha yakından bakacak olursak bu günün şartlarında çocuklarımıza aldığımız telefon sayesinde nerede olduğunu, istediğimiz anda kendisine ulaşarak durumunu öğrenme şansına sahibiz. İşin kötü tarafı ise eskilerde çocuklar için güvenlik sorunu pek yoktu. Yani çocuk kaçırma, taciz, tecavüz gibi gibi türlü alçaklıklar yaşanmıyordu. Ancak günümüzde ise bu kötülüklerle içi içe yaşamaktayız. Sanırım yaradan her şeyi dengi dengine yaşatıyor...
Ekleme Tarihi: 07 March 2025 - Friday

DEDELERİMİZİN CEP TELEFONU

Bizler yaşadığımız bu devirde teknolojinin kolaylıklarından ve nimetlerinden yararlanma şansına sahip olduk. Belki gelecekte daha farklı daha da mükemmel kullanışlı teknolojiye ulaşacağız ama biz görür müyüz o belli değil.
Ancak geçmişe bakınca da insanların çoğunluğu sanki onların adına üzülmenin hüznünü yaşıyor sanki. Mesela ben hiç tanıyamamış olsam da bir dedemin televizyondan bihaber yaşayıp gitmesi üzünülmeyecek durum değil. Örneğin babam... Hiçbir zaman bir cep telefonu olmadı. Esasen tam ucundan, kıyısından iletişim şaheseri olan cep telefonunu gördü, tanıdı. Ancak onu kullanma talihinden merhum göçtü gitti.
Hangisi iyi, hangisi kötü; yani teknolojinin kolaylıkları, nimetleri mi iyi, yoksa eski zamanların organik, temiz, zararsız güzellikleri mi? Bu, elbette kişiye göre farklılık gösteriyor. Ben şahsen eskilerin saf, temiz ve samimi devrin daha güzel, daha muteber olduğunu düşünenlerdenim. Bizler çocukluğumuzu sokakta, arkadaşlarıyla doya doya oynayan, gerçekten çocukluğunu yaşayan nesildeniz.
Ancak yine de nankörlük etmek gerekmez. Çünkü bu günün harika nimetlerine de çok çabuk alıştık, çok güzel de kullanıyoruz.
Evet, güzel olan her şeyi takdir etmekte lazım. Bu konuyla ilgili bir anıyı da paylaşmak güzel olur sanırım.
98'li yıllarda babamın rahatsızlığı nüksetmişti. Buralarda birkaç hastane, doktora gittikten sonra mecburen İzmir Ege Üniversitesi’nde aldık soluğu. Doktor babamın ortalama 15 gün süreli tedavi olacağını ve hastaneye yatırılması gerektiğini söyledi. İzmir büyük şehir, ilçemize 4-5 saatlik mesafede. Başında refakatçı da kabul etmiyorlar. İçinden çıkılması zor bir durum.
Başka çıkış yolumuz olmadığı için mecburen yatırdık hastaneye. Ancak ne öyle her gün ziyaret edebilme ihtimali var ne de hastanedeki dahili telefondan ulaşma olanağı var. Yani durumu nedir, nasıldır bihaberiz. O günlerde cep telefonları yeni çıktı. Pahalı olan ve herkesin alamayacağı cep telefonu çevremizde parmakla gösterilecek kadar az!... Yakın bir arkadaşımıza utana sıkıla durumu izah ettik ve cep telefonunu bir iki hafta kullanmak için istediğimiz ilettik. Sağ olsun kendisi de bizi kırmayarak cep telefonunu verdi, biz de acilen babama gönderdik. Artık o dakikadan sonra her dakika ulaşabildiğimiz hastamızı her akşam arayarak sanki yanımızdaymış gibi haberdar olduk. SEN NASIL BİR NİMETSİN TEKNOLOJİ!...
Gel de böyle durumlarda sen bu kolaylıklara çamur at. Ancak bizim sorunumuz bu teknolojiyi kötüye kullanıp aşırı haylazlaşmamız olmaktadır.
Eskilerden bir cep telefonu yoktu. Arkadaşlıklar dostluk kavramını özümseyerek, samimi olarak, gözler birbirine bakarak yaşandı. Çocuklar sıcacık duygularla yaşadı, büyüdü. O zamanlar oyun oynamak için evden kaçtığımızda büyüklerimiz bizi arayarak zor bulurdu. O saatten sonra akşamlara kadar beypaşaydık. Artık bundan sonra hiçbir nesil bu şansa sahip olamayacak. Ama şimdilerde olsa bir telefonla kuzu kuzu eve dönmek zorundasın.
Konuya biraz daha yakından bakacak olursak bu günün şartlarında çocuklarımıza aldığımız telefon sayesinde nerede olduğunu, istediğimiz anda kendisine ulaşarak durumunu öğrenme şansına sahibiz. İşin kötü tarafı ise eskilerde çocuklar için güvenlik sorunu pek yoktu. Yani çocuk kaçırma, taciz, tecavüz gibi gibi türlü alçaklıklar yaşanmıyordu. Ancak günümüzde ise bu kötülüklerle içi içe yaşamaktayız.
Sanırım yaradan her şeyi dengi dengine yaşatıyor...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.