Bu sene iftar yemekleri daha da hızlanmış şekilde devam ediyor. İnsanlar eşiyle, dostuyla iftarda buluşarak Ramazan’ın güzel bir geleneğini sürdürmeye çalışıyor.
Diğer taraftan özellikle seçim öncesi olması sebebiyle siyasi partilerin de bu konuda fazlasıyla hareketli olduğu gözleniyor. Bu, siyasetin kuralı gereği gayet olağan bir durum.
Elbette güzel bir gelenek bu. Ama sanki biraz amacının dışına çıkıyor gibi görünüyor. Esasen Ramazan ayında oruç tutan ve özellikle dar gelirli olan insanların bu nimetlerinden yararlanmasına yönelik eşsiz bir geleneğimizdir toplu iftar yemekleri.
Yöremizde düğün ve diğer toplu yemek gelenekleri gereği yemekler bir masada ortaya servis edilmektedir. Aslen kişi başı tabildot usulü bir servis daha mantıklı ve uygun olmaktadır. Zira bu tür yemeklerdeki em büyük sıkıntımız İSRAF’tır...
Yazık yani, dolu dolu tabaklar konukların masayı terk etmesiyle ortada kalakalmaktadır. Oysa biz müslümanlarda İSRAF HARAM değil midir?
Neden insanlar yiyemeyecekleri yemekleri ister, sonra da orta yerde öylece bırakıp gitme israfını göstermektedirler.
Bakınız dinimiz de açık bir şekilde “Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz” der. Bu doğrultuda düşünüp, bu doğrultuda hareket etmemiz lazım. Yoksa “İsraf etme! İsraf edenler, savurganlar şeytanların kardeşleridir” diyen İsra suresinin aksini yapmış olmaz mıyız?
İşin en önemli tarafı da “İsraf cimrilikten kötüdür” derler. Dinimizde abes, lüzumsuz şeyleri yapmak, caiz değildir. Mesela boş ve lüzumsuz yere bir şeyler karalamak, israf ve abestir. Burada birkaç israf vardır. Zaman, emek, enerji, kağıt, kalem, mürekkep. Hepsinden mühimi de faydalı bir şeyle meşgul olunmamak...
Zaten bunlara gerek kalmadan şöyle yakınımızda Afrika’da açlıştan ölen insanları düşünmemiz lazımdır. Mesela zayıflıktan, halsizlikten ölmek üzere olan küçücük bir Afrikalı çocuğun başında ölmesini bekleyen akbaba fotoğrafını gözümüzün önüne getirelim. Gerçek olan bu örnek ne kadar acıdır ki bu sadece bu görüntüyü çeken Amerikalı gazeteci bize yansıttığı, görebildiğimiz acı bir fotoğrafıdır. Oysa göremediklerimiz ne boyutlarda hiç düşünüyor muyuz?
Toplu yemeklerde çöpe dökülen bu kadar çok yemekle kimle kimler doyabilir? Bu israf ülkemize ne kadar külfete malolur bir bilseniz.
Lütfen bedava bulmuş gibi değil de karnımızın doyduğu kadar, ama kesinlikle israf etmeden tüketelim...