Dünya; tarihler boyunca çok büyük sıkıntılar çekti. Bunların başında zaten savaşlar, malum listebaşı olan, en fazla can yakan kötü olaydı. En çok savaşlarda kayıplar yaşandı. Ama bu, her nedense büyük salgınların yanında hep bir kenara bırakıldı.
Salgınlar da savaşlar gibi panik ve korku taşıyan olaylardı. Ama savaştan kaçamayan insanlar az da olsa salgınlardan kaçabildiğini göz ardı etmedi.
Bakınız salgınlarda ise neler neler olmuş. Dünyadaki 10 büyük salgında ne canlar gitmiş. Jüstinyen veba salgını (541-542) 30-50 milyon ölüm, Kara Veba (1346 - 1350) 25-50 milyon ölüm, HIV/AIDS (1960 -1981) 25-50 milyon ölüm, İspanyol Gribi (1918-1920) 20 milyon ölüm, Modern Veba (1894-1903) 10 milyon ölüm, Asya gribi (1957-1958) 2 milyon ölüm, Altıncı Kolera Pandemisi (1899-1923) 1,5 milyon ölüm, Rus Gribi (1889-1890) 1 milyon ölüm, Hong Kong gribi (1968-1969) 1 milyon ölüm, Beşinci Kolera Pandemisi (1879 - 1881) 981 bin ölüm.
Yakın geçmişte ise Asya merkezli SARS, MERS ile gelen Korona altyapılı virüs salgınları bize çok tanıdık geldi. Eskilerdeki salgınlarda bile korkunç sayıda ölümler olmuş.
Bu salgında ise neredeyse dünyadaki 200'e yakın ülke yani neredeyse tamamı etkilenmiş. Dünyanın en büyük güçlü devletleri yaşananlar karşısında eli kolu bağlı çaresiz kalmış. Nice süper güçler beklenmedik kayıplar yaşamışlar.
Bu dönemlerde Avrupa ile Asya arasında kalmış bir ülke kendi çapındaki gayretlerle bu salgında beklenmedik başarılar sağlıyormuş.
Böyle başarılı bir yol izlerken bazı konularda hastalığın yayılmasını engellemek için kısmi sokak kısıtlamalarına başvurmuş. Ama o durumda ise bu güne kadar duymadıkları yeni kavram olan "sosyal mesafe" dedikleri uygulama alt üst olmuş. Millet açlık derdine düşmüş. Artık yokluktan mı, çaresizlikten mi nedir insanlar bol bol tuvalet kağıtlarını, kolalarını, içkilerini, çerezlerini, parfüm ve kedi köpek mamalarını almayı ihmal etmemişler.
Tabi gece sokaklara akın eden halk, köşe başlarında pusuda bekleyen bu hain virüsün neler yapacağını hiç düşünememişler.
Derken bu krizi yönetenler, son saatte açıkladıkları yasağın kargaşaya meydan verilmemesi için geç saatte açıklandığını belirtmişler. Bu durumdan bir ohh çeken vatandaşlar 14 günlük kritik süreyi beklemeye koyulmuşlar...
Bu arada son dakika haberleri arka arkaya gelmeye başlamış. Krizin idarecilerinden bir kısımları bu işte yanlış olduğunu, düşünemedikleri bazı olumsuzluklar meydana geldiğini ve bu nahoş durumdan kendisinin mesul olduğunu belirterek istifasını vermiş. Ama ne hikmetse birden bire ortalıkta birbirlerine hakaretler yağdıran iki tarafın şaşkın ahalisi istifanın kabul görmemesi üzerine kuyruklarını kıstırıp yine işlerine bakmaya yönelmişler.
Bu son kriz de böyle sonlanmış ama salgınla ve yasakla ilgili sonuç mu ne olmuş? Malum değil mi, her zaman bize birşey olmaz, acı patlıcanı kırağı çalmaz türküsü yanık yanık söylenmiş durmuş...