Uzun zamandır konuşulan seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılmasına karar verildi. Yani bu tarihte ülkemizde önemli bir seçim var. Olsun, 14 Mayıs’ta seçim yapılacakmış. Yapılsın, güzel, ancak kaybettiğimiz ahlâki değerlerimizi ne yapacağız. Onu da yeni bir seçim yapar gibi, ya da yeni bir sistem getirir gibi geri kazanabilecek miyiz? Siyaseten ahlâk bitti, sosyal olarak ahlâk yok, ticarette ona keza!... Toplum, çıkarlarını bu en önemli insani unsura değişti. Yani gerçek anlamda resmen yoksunluk yaşıyoruz.  Siyasetçiler yalanla, dolanla, iftirayla, bağırarak, hakaret ederek üste çıkmaya çalışıyor. Kendi kişiliğini, saygıyı, ahlâki değerleri hiçe sayıyor. Bu davranışı biri yapınca diğerleri de onun seviyesine düşmeyeyim demiyor. (Burada ne yazık ki “çok az bir kesimini” tenzih ederek genelleme yapabiliyorum). Sosyal hayatta; insanlar birbirine saygı duymuyor. Nezaket, centilmenlik yok olup gitmiş. Bir yerdeki sıra beklemede tartışmalar çıkıyor, trafikte sollamada, yok istemede, korna basmada kavgalar, gürültüler, cinayetler çıkıyor. Yani, yok işte, insan hakları, kul hakkı, din, iman hepsi yok olmuş.  Sosyal medya desen ona keza. Adam resmen parayla yalakalık yapıyor, maaşlı trol olmuş. Karşı karşıya gelse elini öpeceği adama etmediği hakaretleri bırakmıyor. Ne denilirse onu yazıyor, ne emredilirse onu çiziyor. Kimisine iftira atıyor, kimine küfür ediyor, kimisini de elindeki siyasi güçle “tehdit” ediyor. Ahlâk yok zaten ama Allah korkusu da yok, kuldan utanma da yok!. Yalancılık-yalakalık resmen meslek haline gelmiş. Bitmiş!... Ticaretin bitişine şu iki sene önceki pandemi döneminde, daha dün yaşadığımız deprem felaketinde şahit yakından olduk. Nerede, hangi ürüne ihtiyaç duyulsa fiyatları uçurdular, ürünleri sakladılar. Bire iki çay, şeker, yağ sattılar. Uçurulan Türkiye’de sadece zamları, fiyatları, ahlâksızlığı havada gördük. Ne kadar büyük bir hainlik!... İnsanlar evinden, ekmeğinden kısarak depremzede vatandaşlara yardıma koşuyor, kendini bilmez adiler çoğu insana dağıtılacak ürünleri yağmalıyor. İnsanlar yardıma koşuyor, deprem bölgesine yakın lokanta ve restoranlarda fırsatçılar bir çorbayı 100 liraya satıyor. Bu kadar ahlâksız, bu kadar hain ne ara türede toplumumuzda?... O yardım tırlarına kendi afişini asanlardan, çadırlara kendi logosunu yapıştıranlardan, enkaz altından kurtarılanları kendilerinin kurtardıklarını belirterek kameralara poz verenlerden söz etmiyorum bile!... Onun için diyorum ki bizler önce “AHLAK” seçimini iyi yapmalıyız. Yüzde 90'ı müslüman olan bir ülkede İslamiyetin ilk emirlerinden biri olan GÜZEL AHLAK”ı uygulamadıktan sonra dinden-imandan bahsetmek para etmiyor. Öncelikle kaybettiğimiz insanlığımızı ve ahlâkımızı yeniden inşa etmeliyiz.