Mübarek Ramazan ayının sonlarına geldik. Çoğu insan bu güzel ayı oruçlarıyla, ibadetleriyle güzel bir şekilde değerlendirdi. Ama mesele oruç tutmak mı, ibadet etmek mi, yoksa Müslümanlığın tüm gereklerini yerine getirmek mi?
Hoca camide anlatıyor: Bizler buraya dinimizin gerektirdiği ibadetleri yerine getirmek için toplanıyoruz. Hepimiz güzel düşüncelerle ibadetimize yapıyoruz. Bizler anlatıyoruz, sizler dinliyorsunuz ama camiden çıktıktan sonra ne yapıyoruz? Mesela birbirimize selam veriyor muyuz? Selam verdiğimiz o insanlarla ilgili nasıl davranıyoruz? Selam vermek o insana ben seni severim, senin zarar vermeyeceğini bilirim, aynı zamanda "benden sana zarar gelmez" demektir bu selam. İşte bu selamın öngördüğünü, amaçlarını yerine getirebiliyor muyuz? Yoksa karşımızdakilere selam verip arkasından her türlü yanlışı yapıyor muyuz? Mesele, verilen bir selamın anlamı, selam verdikten sonra o insandan zarar gelmeyeceğini düşünmek, ona da zarar vermemektir.
Sizler de biliyorsunuz ki çoğumuz bu selamın gerektirdiği güzellikleri yapmıyoruz. Yani bu çoğunlukla tek taraflı olsa da bu yanlışlara genelde yanlışlarla cevap veriliyor.
İnsan camide melek, dışarda şeytan olmamalı. Dışarda bilerek, isteyerek insanlara kötülük yapıp, ticarette hile yapıp, siyasette yalan söyleyip camide, "Allah'ım beni affet" dememelidir.
Başkalarına bile bile laf söyleyip, iftira atıp, dedikodu yapıp, gıybet edip camiye girerek, "Allah'ım beni affet" ne derece dürüstlüktür, samimiyetir.
Geçmişten biliyorum, adam camiden çıkıp işyerinde terazide hile yapıyor, hacdan gelip din, iman küfür ediyor, sakalı, sarığı bürünüp yurtlarda çocuklara ....... ediyor, ondan sonra da "müslümanım" diyor. Yok öyle şey, Müslümanlık bu değil! Her şeyden önce iyi insan olacaksın, çevrendekilerin hakkını yemeyeceksin, özellikle KUL HAKKI girmeyeceksin. İlk kural bu!...
Şimdi bunları anlatırken, yazarken her olumsuzluk bu taraftaymış gibi olmasın. Her yer güllük gülistanlık değil.
Hatırlarsınız, son zamanlarda bir kaç yerde; sokakta, ulu orta, herkesin ortasında kızla erkek çıplak olarak ilişki görüntüleri ve haberleri yayınlanmıştı. "Olamazzz" demiştik, "bir yanlışlık vardır, bu kadar da olmaz" demiştik. Gerçekten de oluyormuş!...
Uşak'ta, en merkezi yerde, özel bir öğrenci yurdu ile büyük bir iş merkezinin yanıbaşında kız ile oğlan sarmaş dolaş... Akşam saatlerindeki bu durumda, ilk bakışa göre iki arkadaş buluşmuşlar, konuşuyorlar görüntüsü var. Biraz daha yaklaştığında sarmaş, dolaş... Az daha yürüdün, dudak dudağa... Adeta değil, resmen ...... Kendilerinden geçmişler. Ki yanlarından gelen geçene aldırmıyorlar, umursamıyorlar. İşte o yukarıda anlattığımız haberlerin bir yenisi birazdan gerçekleşecek. Öğrenci yurdunun haberi olsa bile umrunda değil ama çevre binalardan çoluk-çocuk, yaşlı-genç herkes rahatsız olmuş. Ara sıra sesleniyorlar; "gençlerrrr, ayıp yahuuuu!"... Gençlerin hiç umrunda değil. Hareketleri hızlanarak ilerliyor.
Bir ara yukarılardan üzerlerine şu döktüler. Ama ne ilginç... Halâ umurlarında değil. Sonrasında birkaç kişi polisi aradı. Gecikmeden polis geldi. Ama polis de geldi geçti... Ne durdu birşey söyledi, ne kendilerine uyarıda bulundu. Üst ışığını yakmış, sadece geldi geçti!..…
En sonunda birkaç kişi daha yukardan su döktü de nihayet "genç" dediğimiz kendini bilmezler çekip gittiler.
Ne günlere kaldık... Ahlak yok, terbiye yok, insanlardan çekinme, aileden korku yok!... Kimbilir o kızın ailesi ne umutlarla okutuyor çocuğunu. Kimbilir o oğlan öğrenci ise ailesi dişinden tırnağından artırarak okutmaya çalışıyor. Ama onlar.... Toplumun değer yargılarını, terbiyesizlik ve ahlak kavramlaroni hiçe sayarak, üstüne üstlük böyle bir hareketi ulu orta yapmaktan hiç çekinmiyorlar. Nereye gidiyoruz biz böyle!...
Böyle durumlara çok katı bakmam ancak, çoluk çocuğun ortasında, kalabalığın merkezinde üstelik mübarek Ramazan gününde hiç hoş durumlar değil bunlar...
Şimdi size istemeden de soruyorum; bu iki durumdan hangisi iyi?...