Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

İNSANOĞLU İŞTE!

Yaratılanların en üstünü olarak görülür insanoğlu. Akıllı mı akıllı, uyanık mı uyanık, düşünceli mi düşünceli. Zaten bizleri diğer canlılardan üstün kılan özellik akıllı olmak değil, düşünceli olmaktır. Ama şunu da inkar etmemek lazım. Çok fırsatçı, aynı zamanda o kadar da benciliz. Evet, akıllılıkta öyle canlılar var ki bizlerden de üstünler. Ancak sadece akıllılar. Mesela bir labirentteki fare sadece aklıyla çıkışı bulabiliyor. Onu bir de düşünebilir haliyle hayal edin. Örneğin papağanı ve muhabbet kuşunu eğitimle konuşturabiliyorsunuz. Evinizde böyle bir kuş var, bütün olan biteni görüyor, anlatabilecek yeteneğe sahip ama düşünemediği için onları başkalarına anlatamıyor. Ah bir de anlatsa!... Dilimize yeni girmese de adından sıkça söz ettiren “Eyyam-ı Bahur” sıcaklarıyla da yüzleşiyoruz. Yaşantımızda hakikaten olağanüstü sıcakları yaşıyoruz. Tamamen yayla havasına özgü özellikler taşıyan ilçemizde bile neredeyse 40 derecelere varan sıcaklar insanları tedirgin ediyor. Geceleri de ilginç derecede serin geçen yaz mevsimi şaşırtıcı derecede farklı geçiyor. Dedik ya... İnsanoğlu işte!... Yazın sıcaktan şikayetçiyiz, kışın soğuktan. Kar olmadı mı özlemini çekiyoruz, güneş olmadı mı hasret kalıyoruz. Her nedense yaşamımızdan, ortamdan, olanlardan-olmayanlardan bir türlü memnun kalmıyoruz. Ne yazık ki bu şikayetler sıralamakla da, anlatmakla da bitmiyor.  Kış aylarından sıkılınca yaz gelse de deniz, güneş, güzel bir tatil yapsak deriz. Tatil hayal ederiz, o gün geldi mi sıcaktan şikayet eder gitmeyiz, Yazın bir kar yağsa da kara doysak deriz, kışın soğuktan, üşümekten şikayet ederiz. Mevsimi olmadığında canımız düğün yemeği çeker, “bir düğün olsa da keşkek yesek” deriz, düğünlerin çokluğundan şikayetçi oluruz. Hatta kırmızı et olmayan düğüne gitmek bile isteme-yiz.  Zordur insanoğlu... Yalnız ve sıkıcı geçen günlerden sıkılır, bir bayram gelse de aile efradıyla şöyle güzel bir hasret geçirmeyi hayal ederiz, bayram geldiğinde eş, dost ve akrabalardan fellik fellik kaçar, tatil yerlerine kaçmayı planlarız. Çok çocuğu olan gürültüden, patırtıdan, çocuk zırıltısından şikayet eder, çocuğu olmayan bunun özlemini çeker. Hatta çocuk sahibi olduğunda aynı dertlerden kendisi de muzdarip olur. Yani kısacası maymun iştahlıyızdır. Şükürsüzlük, hazımsızlık, memnuniyetsizlik insanoğluna mahsus bir özelliktir. Gerçek olan bir durum ise bu kötü bir özelliktir. Bu da insanın düşünebilmesinin, kıyaslamasının, tahlil etmesinin yeteneğinden kaynaklanmaktadır. Siz hiç günlerce yerin altına bir şeyler taşıyan karıncalardan şikayet duydunuz mu? Ya da habire çiçek çiçek dolaşıp karanlık, havasız bir yerde bal yapan arının isyan ettiğine tanıklığınız oldu mu? Hiç aralarından sen az çalıştın, ben çok çalıştın diye tartışmaları yaşanmış mıdır? Ama insanoğlunda bunlar neredeyse baş özelliktir. Bir yere torpille gelen bürokrat diğerlerine aslan kesilir, diğerlerini ezmeye çalışır. Fırsat yakalayan diğeri kendi görevlerini başkasına sarar, amirinden yüz bulan başka çalışan ciddiyeti muhafaza etmez, yılışır, vs. vs... Bu saydıklarımızın son bölümü genel olarak bizim toplumumuzda geçerli özelliklerdir. Bu “bencil” yapı çağdaş ve gelişmiş ülkelerde bu kadar olmaz, yaşanmaz. Aynı zamanda bu düşünme yeteneğimizi her nedense en çok lazım olan siyasette kullanamayız. Bizi yönetenleri seçerken körü körüne bir görüşe saplanır, ne kadar kötü yönetseler de onları alaşağı edeceğimize daha da kötü yönetsinler, daha da zam yapsınlar, daha da ülkeyi çıkmaza götürsünler diye ölümüne destek oluruz, kılı oluruz, tüyü oluruz. Ne diyelim, insanoğlu işte!...
Ekleme Tarihi: 04 Ağustos 2023 - Cuma

İNSANOĞLU İŞTE!

Yaratılanların en üstünü olarak görülür insanoğlu. Akıllı mı akıllı, uyanık mı uyanık, düşünceli mi düşünceli. Zaten bizleri diğer canlılardan üstün kılan özellik akıllı olmak değil, düşünceli olmaktır. Ama şunu da inkar etmemek lazım. Çok fırsatçı, aynı zamanda o kadar da benciliz.
Evet, akıllılıkta öyle canlılar var ki bizlerden de üstünler. Ancak sadece akıllılar. Mesela bir labirentteki fare sadece aklıyla çıkışı bulabiliyor. Onu bir de düşünebilir haliyle hayal edin. Örneğin papağanı ve muhabbet kuşunu eğitimle konuşturabiliyorsunuz. Evinizde böyle bir kuş var, bütün olan biteni görüyor, anlatabilecek yeteneğe sahip ama düşünemediği için onları başkalarına anlatamıyor. Ah bir de anlatsa!...
Dilimize yeni girmese de adından sıkça söz ettiren “Eyyam-ı Bahur” sıcaklarıyla da yüzleşiyoruz. Yaşantımızda hakikaten olağanüstü sıcakları yaşıyoruz. Tamamen yayla havasına özgü özellikler taşıyan ilçemizde bile neredeyse 40 derecelere varan sıcaklar insanları tedirgin ediyor. Geceleri de ilginç derecede serin geçen yaz mevsimi şaşırtıcı derecede farklı geçiyor.
Dedik ya... İnsanoğlu işte!... Yazın sıcaktan şikayetçiyiz, kışın soğuktan. Kar olmadı mı özlemini çekiyoruz, güneş olmadı mı hasret kalıyoruz. Her nedense yaşamımızdan, ortamdan, olanlardan-olmayanlardan bir türlü memnun kalmıyoruz.
Ne yazık ki bu şikayetler sıralamakla da, anlatmakla da bitmiyor. 
Kış aylarından sıkılınca yaz gelse de deniz, güneş, güzel bir tatil yapsak deriz. Tatil hayal ederiz, o gün geldi mi sıcaktan şikayet eder gitmeyiz, Yazın bir kar yağsa da kara doysak deriz, kışın soğuktan, üşümekten şikayet ederiz. Mevsimi olmadığında canımız düğün yemeği çeker, “bir düğün olsa da keşkek yesek” deriz, düğünlerin çokluğundan şikayetçi oluruz. Hatta kırmızı et olmayan düğüne gitmek bile isteme-yiz. 
Zordur insanoğlu...
Yalnız ve sıkıcı geçen günlerden sıkılır, bir bayram gelse de aile efradıyla şöyle güzel bir hasret geçirmeyi hayal ederiz, bayram geldiğinde eş, dost ve akrabalardan fellik fellik kaçar, tatil yerlerine kaçmayı planlarız. Çok çocuğu olan gürültüden, patırtıdan, çocuk zırıltısından şikayet eder, çocuğu olmayan bunun özlemini çeker. Hatta çocuk sahibi olduğunda aynı dertlerden kendisi de muzdarip olur.
Yani kısacası maymun iştahlıyızdır. Şükürsüzlük, hazımsızlık, memnuniyetsizlik insanoğluna mahsus bir özelliktir. Gerçek olan bir durum ise bu kötü bir özelliktir. Bu da insanın düşünebilmesinin, kıyaslamasının, tahlil etmesinin yeteneğinden kaynaklanmaktadır.
Siz hiç günlerce yerin altına bir şeyler taşıyan karıncalardan şikayet duydunuz mu? Ya da habire çiçek çiçek dolaşıp karanlık, havasız bir yerde bal yapan arının isyan ettiğine tanıklığınız oldu mu? Hiç aralarından sen az çalıştın, ben çok çalıştın diye tartışmaları yaşanmış mıdır? Ama insanoğlunda bunlar neredeyse baş özelliktir.
Bir yere torpille gelen bürokrat diğerlerine aslan kesilir, diğerlerini ezmeye çalışır. Fırsat yakalayan diğeri kendi görevlerini başkasına sarar, amirinden yüz bulan başka çalışan ciddiyeti muhafaza etmez, yılışır, vs. vs...
Bu saydıklarımızın son bölümü genel olarak bizim toplumumuzda geçerli özelliklerdir. Bu “bencil” yapı çağdaş ve gelişmiş ülkelerde bu kadar olmaz, yaşanmaz. Aynı zamanda bu düşünme yeteneğimizi her nedense en çok lazım olan siyasette kullanamayız. Bizi yönetenleri seçerken körü körüne bir görüşe saplanır, ne kadar kötü yönetseler de onları alaşağı edeceğimize daha da kötü yönetsinler, daha da zam yapsınlar, daha da ülkeyi çıkmaza götürsünler diye ölümüne destek oluruz, kılı oluruz, tüyü oluruz.
Ne diyelim, insanoğlu işte!...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.