Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

MEMLEKETİM

“Havasına suyuna taşına toprağına “Bin can feda bir tek dostuma... “Her köşesi cennetim ezilir yanar içim “Bir başkadır benim memleketim”…   Böyle anlatılmıştı bir zamanlar güzelim memleketim. Çok da güzel yorumladı Ayten Alpman. Bu düşüncelerin, duyguların daha güzel anlatılması mümkün değil gibi görünüyor. Gerçekten de her köşesi bir cennet vatanı başka bir coğrafya da bulmak mümkün müdür? Elbette dünyanın dört bir yanında eşsiz güzellikler var. Elbette her birinin kendine has özellikleri var. Ama şarkıda belirtildiği gibi de havasına suyuna, taşına toprağına kurban olunabilecek çokta bir yer yok. Yani her bir özelliği bünyesinde barındırabilen, dört mevsimi birden yaşayan, üç tarafı denizlerle çevrili, iki kıtayı birleştiren, hemen hemen her türlü sebze, meyve ve bitkinin yetişebildiği ender bir bölgedeyiz, yani cennet köşesi gibi bir yerdeyiz. Her şey bu kadar iyi, güzel de biz güzel miyiz? Bizler bu cennet vatanın kıymetini bilebilir muyuz? Ona hakettiği değeri veriyor, hakettiği gibi koruyup kollayabiliyor muyuz? Bence hayır!... Yollarda araçla seyrediyor; camdan dışarıya her türlü çöpü atıyoruz. Ormanlık alanlara gidiyor; ateş yakıyoruz söndürmeden bırakıyoruz. Piknik alanlarına gidiyor piknik yapıyor, her türlü çöpümüzü ortaya saçıp, toplamadan bırakıyoruz. Cadde ve sokaklarda yürüyor, sigara izmaritini, bitmiş su şişesini rastgele atıyor, tükürüyor, kansırıyor, elimizle burnumuzu temizleyip yerlere yapıştırıyor, kimse görmesin diye elimizi oramıza buramıza silip umursamaz tavırlarla yolumuza devam ediyoruz. Öyle değil mi? Vatanını en çok seven, onu en iyi koruyandır. Ülkesini en fazla düşünen, en çok çalışandır. Yoksa gösteriş için milliyetçi olmuşsun, vatansever olmuşsun, devrimci olmuşsun hiç kıymeti yok!... Bir kaç yıldır ülkemizi tehdit eden, yaz aylarında ve özellikle sahil kenarlarında çıkan şu orman yangınlarının bile yakından gelemedik. Oysa her bir ferdimiz duyarlı olsa bu kadar ciğerimiz yanmaz, ormanlarımız kul olmazdı sanırım. Duyarlılıktan bahsedince bunu sadece vatandaşlar olarak değil, devlet, millet, herkes topyekûn yapmalıdır. Geçtiğimiz ay içinde Kula-Yenişehir virajlarında bir yangına rastladım. Önce dumanların, yaklaşınca alevlerin yükselmesi durumun önemini gösteriyordu. Hemen sarıldım telefona; 177'yi aradım. Uzun süre çalmasına rağmen açan olmadı. Ancak kapattıktan birkaç dakika sonra geri dönüş yaptılar. Telefondaki görevli: "Acil bir durumunuz varmış, nedir acil durumunuz" dedi. Ben de yol kenarında, Kula virajlarında çalılık alanda yangın var, bildiren oldu mu dedim. Görevli arkadaş, haberimiz var arkadaşlarımız ilgileniyor dedi. Telefonu kapattıktan sonra Uşak istikametine seyrederken gelen araçları kontrol etmeye başladım. 17 dakika sonra küçük bir kamyonetle bir orman ekibi, 30 dakika sonra da bir söndürme aracı geldi karşıma. Ancak benden daha önce bildirildiyse daha az zamanda bir ekiple karşılaşmam gerekiyordu. Dahası şu bir türlü tartışmaları bitmeyen ve faal olarak göremediğimiz yangın söndürme helikopterleri ve uçaklarıyla müdahale olanağı olsaydı 5 hektarlık alan kesinlikle yanmayacaktı. Elbette üzücü ve düşündürücü bir mesele ki... 177 acil telefonundaki görevlinin de vurdumduymaz konuşması, hepimizi rahatsız eden "yangın var" lafından hiç rahatsız olmaması, üstelik; "duyarlılığınız ve bildirdiğiniz için teşekkür ederiz" bile diyememesi sanırım sizi de rahatsız ederdi!... Vatanı sevmek sözde değil, özde olmalı, hepimizin de ilk ve asli görevi olmalıdır.
Ekleme Tarihi: 09 Ağustos 2022 - Salı

MEMLEKETİM

“Havasına suyuna taşına toprağına
“Bin can feda bir tek dostuma...
“Her köşesi cennetim ezilir yanar içim
“Bir başkadır benim memleketim”…
 
Böyle anlatılmıştı bir zamanlar güzelim memleketim. Çok da güzel yorumladı Ayten Alpman. Bu düşüncelerin, duyguların daha güzel anlatılması mümkün değil gibi görünüyor. Gerçekten de her köşesi bir cennet vatanı başka bir coğrafya da bulmak mümkün müdür?
Elbette dünyanın dört bir yanında eşsiz güzellikler var. Elbette her birinin kendine has özellikleri var. Ama şarkıda belirtildiği gibi de havasına suyuna, taşına toprağına kurban olunabilecek çokta bir yer yok. Yani her bir özelliği bünyesinde barındırabilen, dört mevsimi birden yaşayan, üç tarafı denizlerle çevrili, iki kıtayı birleştiren, hemen hemen her türlü sebze, meyve ve bitkinin yetişebildiği ender bir bölgedeyiz, yani cennet köşesi gibi bir yerdeyiz.
Her şey bu kadar iyi, güzel de biz güzel miyiz? Bizler bu cennet vatanın kıymetini bilebilir muyuz? Ona hakettiği değeri veriyor, hakettiği gibi koruyup kollayabiliyor muyuz?
Bence hayır!...
Yollarda araçla seyrediyor; camdan dışarıya her türlü çöpü atıyoruz. Ormanlık alanlara gidiyor; ateş yakıyoruz söndürmeden bırakıyoruz. Piknik alanlarına gidiyor piknik yapıyor, her türlü çöpümüzü ortaya saçıp, toplamadan bırakıyoruz. Cadde ve sokaklarda yürüyor, sigara izmaritini, bitmiş su şişesini rastgele atıyor, tükürüyor, kansırıyor, elimizle burnumuzu temizleyip yerlere yapıştırıyor, kimse görmesin diye elimizi oramıza buramıza silip umursamaz tavırlarla yolumuza devam ediyoruz.
Öyle değil mi?
Vatanını en çok seven, onu en iyi koruyandır. Ülkesini en fazla düşünen, en çok çalışandır. Yoksa gösteriş için milliyetçi olmuşsun, vatansever olmuşsun, devrimci olmuşsun hiç kıymeti yok!...
Bir kaç yıldır ülkemizi tehdit eden, yaz aylarında ve özellikle sahil kenarlarında çıkan şu orman yangınlarının bile yakından gelemedik. Oysa her bir ferdimiz duyarlı olsa bu kadar ciğerimiz yanmaz, ormanlarımız kul olmazdı sanırım.
Duyarlılıktan bahsedince bunu sadece vatandaşlar olarak değil, devlet, millet, herkes topyekûn yapmalıdır.
Geçtiğimiz ay içinde Kula-Yenişehir virajlarında bir yangına rastladım. Önce dumanların, yaklaşınca alevlerin yükselmesi durumun önemini gösteriyordu. Hemen sarıldım telefona; 177'yi aradım. Uzun süre çalmasına rağmen açan olmadı. Ancak kapattıktan birkaç dakika sonra geri dönüş yaptılar. Telefondaki görevli: "Acil bir durumunuz varmış, nedir acil durumunuz" dedi. Ben de yol kenarında, Kula virajlarında çalılık alanda yangın var, bildiren oldu mu dedim. Görevli arkadaş, haberimiz var arkadaşlarımız ilgileniyor dedi.
Telefonu kapattıktan sonra Uşak istikametine seyrederken gelen araçları kontrol etmeye başladım. 17 dakika sonra küçük bir kamyonetle bir orman ekibi, 30 dakika sonra da bir söndürme aracı geldi karşıma. Ancak benden daha önce bildirildiyse daha az zamanda bir ekiple karşılaşmam gerekiyordu. Dahası şu bir türlü tartışmaları bitmeyen ve faal olarak göremediğimiz yangın söndürme helikopterleri ve uçaklarıyla müdahale olanağı olsaydı 5 hektarlık alan kesinlikle yanmayacaktı. Elbette üzücü ve düşündürücü bir mesele ki... 177 acil telefonundaki görevlinin de vurdumduymaz konuşması, hepimizi rahatsız eden "yangın var" lafından hiç rahatsız olmaması, üstelik; "duyarlılığınız ve bildirdiğiniz için teşekkür ederiz" bile diyememesi sanırım sizi de rahatsız ederdi!...
Vatanı sevmek sözde değil, özde olmalı, hepimizin de ilk ve asli görevi olmalıdır.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.