Geçen hafta Atatürk’e, hem de Anıtkabir’de futursuzca hakaret eden Saf-iye bayanın videosuyla oyalandık. hayretle, nefretle... Bunu çok normal bir durummuş gibi kabul etmek imkansız. Zira bu ülkenin kurucusu olan, yaptıklarıyla tarihe adını altın harflerle yazdıran birisi için yapılan hiçbir hakareti kabul etmiyoruz. Bu şahsiyetsiz kişinin arkasında kimler varsa bunu böyle bilsinler. Herşeyi bir kenara bırakarak sormak lazım; Atatürk canıyla, kanıyla kurtardığı bu vatanın üzerine Cumhuriyet gibi bir fazileti kurduysa bu hakaret kime, niye? Diğer taraftan söylediği sözleri tahlil etmek lazım. “Yani çok utanıyorum, keşke gelmeseydim. Çok ısrar ettikleri için geldim” diyor Anıtkabir’e. Şimdiye kadar kim zorla götürülmüş ki Anıtkabir’e... Daha geçen hafta bir iş için gittiğimiz Ankara’da, yanımdaki personelimin istediği üzerine koşarak gittiğimiz ilk yerdi Anıtkabir. Aynı duyguları yaşadım, aynı burukluğu tattım gerçekten Buraya defalarca gitmeme rağmen bu büyük insana ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu, bunu ne yazık ki son günlerde yaşadıklarımızdan dolayı bir türlü ödeyemediğimizi hayıflandım durdum. Bence bu şahsiyetin söylediği şeyler, bu kadar kin duyması ve ilgisi olduğu halde birileriyle kıyaslanması din, kitap, ahlak ve müslümanlığa yakışan şeyler değildir. Bu şahıs, örtündüğü kara çarşafla beyninin ne kadar karanlıklara doğru yol aldığını çok iyi göstermiştir. Bu kişide durduğu yerde böyle bir hakaret istediği neden doğmuştur. Aslında bunu inceleyip, araştırıp sorgulamak gerekir. Peki, devam edelim söylediklerine! Atatürk’ü zerre kadar sevmiyorum. Türkiye’yi de Atatürk kurtarmadı” diyor. Peki o zaman şu soruya cevap istiyoruz : Türkiye’yi kim kurtardı? İngiliz’in, İtalyan’ın, Fransız’ın, Yunan’ın her köşesini işgal ettiği bu ülkeyi kim kurtardı. Tarihi yeniden mi yazıyorsunuz siz? Bu ülkeyi baban mı kurtardı?  Sen ve senin gibiler ne kadar zırvalasa da bu ülkeyi düşman işgalinden canlarıyla, kanlarıyla, hayatlarıyla Atatürk ve silah arkadaşları kurtarmıştır. Bunu senin gibi beyni sulanmışlar saptırmaya kalksa bile bu gerçeği dünya kabul etmiş ve bu yaptıkları başarılı mücadeleler için önünde saygı ile eğilmişlerdir. Bir de senin yaptığına her şeyden ve herkesten fazla gerçekten müslüman olan herkes karşı çıkmalıdır. Müslüman insan hiç kimsenin arkasından bilir bilmez konuşmaz. Hem de yaşamda olmayan bir insanın, üstelik bir ülke kurmuş ve kurtarmış bir insanın arkasından asla konuşmaz. Yazık sana, yazık senin gibilere!...