Çanakkale Zaferi’nin 103. yılını onurla, gururla kutluyoruz. 1914 yılının Kasım ayında başlayan ve 18 Mart 1915 yılında tamamlanan deniz savaşlarında büyük zafer kazanan Mustafa Kemal önderliğindeki askerimiz bu zaferi tarihe altın harflerle yazdırmayı da başarmıştır.
İlk adımda Türk milleti olarak şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor, yürekten dualarımızı gönderiyoruz. Sizler Çanakkale’de, Sakarya’da, İnönü’de, Dumlupınar’da canlarınızı hiç bir şeyi düşünmeden vatanınız için şehit olduysanız sizlere ödenemeyecek büyüklükte borcumuz vardır.
İkinci olarak sizlere bu vatanı, bayrağı sizin emanetiniz olarak koruyarak bu borcumuzu ödeyebileceğimizi biliyor, bunun için elimizden gelen çabayı sarfediyoruz.
Ancak günümüzde bir çok şeyin değerini unutmaya başlayan bazı kötü niyetli insanların, tarihi saptırdığını, dine nifak soktuğunu, Cumhuriyet düşmanlığını başlattığını iyi biliyoruz. Oysa bugün bizler nasıl Atatürk ve silah arkadaşlarının vatan sevgisiyle bugünlere geldiğimizi bilsekte aslında onlar da biliyor bunu.
Ama Atatürk’ün büyüklüğünü hazmedemeyenlerin tarihe ve vatanı kurtaran bu insanlara çamur atmalarına da şaşırmamak lazımdır.
Bakınız 2018 Türkiye’sinde bir densiz çıkıp Atatürk’ün kalplerdeki yerini hazmedemediği için “Keşke Yunan galip gelseydi” diyerek dedelerinin mağlubiyetini de hazmedemediğini açıkça söylemektedir.
Konunun bir de resmi yönüne bakmak gerekir.
Geçtiğimiz hafta Cuma namazına gidenler çok iyi dinlemişlerdir. Camilere Diyanet’in gönderdiği “Cuma Hutbesi”nde Çanakkale Zaferi anlatıldı. Çanakkale’de şehit olanlar dualarla anıldı. Ruhuyla, imanıyla karşısındaki dev gibi düşmanı nasıl yendiğine değinildi. Ancak konuşmanın hiçbir yerinde tek kelime Atatürk’ten bahsedilmedi. Nedendir?
Nedir bu kin, nedir bu ihtiras...
Daha dün ülkemiz için fedakarlık yapan yöneticilerimizden Cumhuriyeti kuran Atatürk ve arkadaşlarınız, Atatürk’ten Fatih Sultan’a, 1299'daki Osman beye, hatta Selçuklulara kadar Atalarımızı minnetle yadetmemiz gerekmiyor mu?
Oysa bazıları Atatürk’ü ve Cumhuriyeti yok sayıp, anmaktan kaçınıp “Atalarımız Osmanlı” diye gaflete düşmüyorlar mı?
Hakikaten bu bir gaflettir.
Bilmeyenler, okumayanlar saptırılmamış, satılmamış tarihçilerden okusunlar, öğrensinler. İlk olarak bir adım öncesindeki Atatürk ve arkadaşlarını, ondan sonra sırasıyla öncekileri yadetsinler. İnsanlığa, müslümanlığa da bu yakışmaz mı?...