Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

GEÇMİŞİN İZİ

İnsanoğlu geçmişini asla ve asla unutmamalı, inkar etmemelidir. Unutulan geçmiş, umudu sönen gelecektir. Bizler geçmişimizi asla unutmuyoruz. Bu sebepledir ki gelecekten umudumuz her zaman devam etmektedir. Umut bizler için gelecektir.  Geçmişimizi unutmuyoruz elbette. Önceki gün 7 Mayıs 2025 tarihiydi. Bu tarihten tam 27 yıl önce kurucumuz, babamız, büyüğümüz Yusuf SARIOĞLU’nu kaybetmenin acısını yaşamıştık. O, bizler için iyi bir baba olmanın öncesinde Banaz için, Banazlılar için iyi bir insandı. Herkese yardımcı olmaya çalışan ama herkesi de kendinden ve ailesinden önce tutan bir yapıdaydı. O da geçmişini asla unutmadan çevresine özellikle garibanlara yardımda sınır tanımayan birisiydi. Onunla ilgili bir çok yaşamışlıklar hatıra olarak benliğimizde yerini aldı elbette. Bunların çoğunda gerçekten de bu yukarıda anlattığım gerçekler hep ön planda olmuştur. Zaten onu tanıyanlar da çevresindeki insanlar da defalarca buna tanık olmuşlardır. Bununla ilgili onlarca örnekten birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu olayın yorumunu da sizlere bırakıyorum. Yıl 1970 idi. 28 Mart akşamı saat 23 sularında şiddetli bir sarsıntıyla uyandık. Demek ki kış mevsimi olduğundan ve okula gittiğimiz için erken yatmışız. Yaşımız küçük olmasına, çok fazla bilince sahip olmamamıza rağmen yine de o gece hafızalarımızda kazılmış olarak durmaktadır. Öncelikle ne olduğunu anlamadan annem bizleri sürükleyerek dışarı çıkardı. Ne oluyor falan derken birden Mart ayının soğuğu yüzümüzde gezinmeye başlamıştı bile. Sonradan bizlere anlattıklarına göre yakınlarda çok şiddetli bir deprem olmuştu. Sonrasında öğrendiğimize göre komşu ilçemiz Gediz 7,2 şiddetinde bir depremle sarsılmıştı. Bir hafta sonra babamla gidip gördüğümüz ve yerle bir olan Gediz’de 1.086 kişi yaşamını yitirmişti. Deprem olur geçer ama insanlardaki deprem korkusu yıllarca sürer gider. Bu sebepledir ki aylarca evlere giremedik. Tekrar bir deprem olur, sallantıdan darbe alan eski evler üzerimize yıkılır diye büyük korku yaşamıştık. Ama gerçekten de gündüzleri meydana gelen çoğu sarsıntıda bile ayakta durmak bir hayli zor hale geliyordu. Bunun içindir ki büyük depremler yaşayan, yakınlarını kaybeden insanların durumunu az da olsa bildiğimizi düşünüyorum. O zamanlar babam Yusuf SARIOĞLU Türk Kızılayı’nın Banaz Şubesi başkanıydı. Depremin sabahına koşturmalar başladı. İnsanlar akşam mart soğuğundan korunmak için çözüm arama derdine düşmüşler. Babam da gittiği çadır dağıtma görevinin başından gece geç saatlere kadar gelmemişti. Bu arada bizler kendimizi düşünecek durumda değildik ama komşularımız da Kızılay başkanı komşularının mürüvvetini göreceklerini ve kendilerine en kısa sürede çadır geleceğini umuyorlardı. Neyse, o gece iyi kötü açık alana çevirdiğimiz battaniyelerle üzerimizi de örterek güç bela geceyi geçerdik. Sabah evin önüne toplanan komşular babamın etrafını çevirerek neden çadır getirmediğini sordular. Kendisi de, “Komşularım, inanın yukarı köylerde taş üstünde taş kalmamış. Öncelikli olarak çadırları o yöreye dağıttık. Gelen ilk çadırlardan sizlere de vereceğiz” dedi. İki gün sonra da sınırlı sayıda gelen çadırlardan komşulara dağıttık. Her şey iyi güzel de dağıtılan çadırlar bitmiş, bize yine çadır kalmamıştı. Annem rahmetlik bize niye çadır ayırmadığını sorduğunda da, “Kızılay başkanı hemen kendisini düşünmüş dedirtmen ben, bir kaç güne kadar bolca çadır gelecek, o zaman alırız” demişti. İş başa düştüğünden ikinci gün kendimize ağaçlardan derme çatma bir kulübe kurup etrafını naylon ve muşambalarla çevirerek yaklaşık 5 günümüzü öyle geçirmiştik. Sonrasında da o zaman satılmayan, gelen Kızılay çadırlarından birini bahçemize kurarak o kötü günleri atlatmıştık. Yani Banaz için örnek bir kişilik olan Yusuf SARIOĞLU’nun buna benzer en az iki düzine dürüstlüğüne şahit olduğumu hatırlıyorum. Bu da babamızın bizlerin yaşamına rehber olmuş, örnek olmuş, kişiliğinden gurur duymamıza sebep olmuştur. Anneler Günü’nü yaşadığımız bu günlerde babamızın ölüm yıldönümünde kendisine ve kaybettiğimiz bütün ana babalara tekrar tekrar rahmetler diliyorum. Mekanlarınız cennet olsun...
Ekleme Tarihi: 09 May 2025 - Friday

GEÇMİŞİN İZİ

İnsanoğlu geçmişini asla ve asla unutmamalı, inkar etmemelidir. Unutulan geçmiş, umudu sönen gelecektir.
Bizler geçmişimizi asla unutmuyoruz. Bu sebepledir ki gelecekten umudumuz her zaman devam etmektedir. Umut bizler için gelecektir. 
Geçmişimizi unutmuyoruz elbette. Önceki gün 7 Mayıs 2025 tarihiydi. Bu tarihten tam 27 yıl önce kurucumuz, babamız, büyüğümüz Yusuf SARIOĞLU’nu kaybetmenin acısını yaşamıştık. O, bizler için iyi bir baba olmanın öncesinde Banaz için, Banazlılar için iyi bir insandı. Herkese yardımcı olmaya çalışan ama herkesi de kendinden ve ailesinden önce tutan bir yapıdaydı. O da geçmişini asla unutmadan çevresine özellikle garibanlara yardımda sınır tanımayan birisiydi.
Onunla ilgili bir çok yaşamışlıklar hatıra olarak benliğimizde yerini aldı elbette. Bunların çoğunda gerçekten de bu yukarıda anlattığım gerçekler hep ön planda olmuştur. Zaten onu tanıyanlar da çevresindeki insanlar da defalarca buna tanık olmuşlardır.
Bununla ilgili onlarca örnekten birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu olayın yorumunu da sizlere bırakıyorum.
Yıl 1970 idi. 28 Mart akşamı saat 23 sularında şiddetli bir sarsıntıyla uyandık.
Demek ki kış mevsimi olduğundan ve okula gittiğimiz için erken yatmışız. Yaşımız küçük olmasına, çok fazla bilince sahip olmamamıza rağmen yine de o gece hafızalarımızda kazılmış olarak durmaktadır.
Öncelikle ne olduğunu anlamadan annem bizleri sürükleyerek dışarı çıkardı. Ne oluyor falan derken birden Mart ayının soğuğu yüzümüzde gezinmeye başlamıştı bile. Sonradan bizlere anlattıklarına göre yakınlarda çok şiddetli bir deprem olmuştu. Sonrasında öğrendiğimize göre komşu ilçemiz Gediz 7,2 şiddetinde bir depremle sarsılmıştı. Bir hafta sonra babamla gidip gördüğümüz ve yerle bir olan Gediz’de 1.086 kişi yaşamını yitirmişti.
Deprem olur geçer ama insanlardaki deprem korkusu yıllarca sürer gider. Bu sebepledir ki aylarca evlere giremedik. Tekrar bir deprem olur, sallantıdan darbe alan eski evler üzerimize yıkılır diye büyük korku yaşamıştık. Ama gerçekten de gündüzleri meydana gelen çoğu sarsıntıda bile ayakta durmak bir hayli zor hale geliyordu. Bunun içindir ki büyük depremler yaşayan, yakınlarını kaybeden insanların durumunu az da olsa bildiğimizi düşünüyorum.
O zamanlar babam Yusuf SARIOĞLU Türk Kızılayı’nın Banaz Şubesi başkanıydı. Depremin sabahına koşturmalar başladı. İnsanlar akşam mart soğuğundan korunmak için çözüm arama derdine düşmüşler. Babam da gittiği çadır dağıtma görevinin başından gece geç saatlere kadar gelmemişti.
Bu arada bizler kendimizi düşünecek durumda değildik ama komşularımız da Kızılay başkanı komşularının mürüvvetini göreceklerini ve kendilerine en kısa sürede çadır geleceğini umuyorlardı.
Neyse, o gece iyi kötü açık alana çevirdiğimiz battaniyelerle üzerimizi de örterek güç bela geceyi geçerdik. Sabah evin önüne toplanan komşular babamın etrafını çevirerek neden çadır getirmediğini sordular. Kendisi de, “Komşularım, inanın yukarı köylerde taş üstünde taş kalmamış. Öncelikli olarak çadırları o yöreye dağıttık. Gelen ilk çadırlardan sizlere de vereceğiz” dedi. İki gün sonra da sınırlı sayıda gelen çadırlardan komşulara dağıttık.
Her şey iyi güzel de dağıtılan çadırlar bitmiş, bize yine çadır kalmamıştı. Annem rahmetlik bize niye çadır ayırmadığını sorduğunda da, “Kızılay başkanı hemen kendisini düşünmüş dedirtmen ben, bir kaç güne kadar bolca çadır gelecek, o zaman alırız” demişti.
İş başa düştüğünden ikinci gün kendimize ağaçlardan derme çatma bir kulübe kurup etrafını naylon ve muşambalarla çevirerek yaklaşık 5 günümüzü öyle geçirmiştik. Sonrasında da o zaman satılmayan, gelen Kızılay çadırlarından birini bahçemize kurarak o kötü günleri atlatmıştık.
Yani Banaz için örnek bir kişilik olan Yusuf SARIOĞLU’nun buna benzer en az iki düzine dürüstlüğüne şahit olduğumu hatırlıyorum. Bu da babamızın bizlerin yaşamına rehber olmuş, örnek olmuş, kişiliğinden gurur duymamıza sebep olmuştur.
Anneler Günü’nü yaşadığımız bu günlerde babamızın ölüm yıldönümünde kendisine ve kaybettiğimiz bütün ana babalara tekrar tekrar rahmetler diliyorum. Mekanlarınız cennet olsun...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.