Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

GELECEĞE DAİR

Bizler çevreyi korumak için çabalarken çevreyi ne kadar düşünüyoruz acaba, gerçekten çevre için doğru işleri yapıyor muyuz, geleceğe gerektiği gibi altyapı hazırlayabiliyor muyuz? Ben pek sanmıyorum. Başta yöneticilerimiz, yasalarımız ve bizler olmak üzere geleceği çok önemsemiyoruz. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, geleceği düşünerek çok iyi girişimler yapmış hatta geleceği gençlere emanet edecek kadar büyük düşünmüştür.  Önceki haftalarda Murat Dağı'nda açılması planlanan nikel madeni için yapılacak ÇED toplantısına katılmak amacıyla Ayrancı köyündeydik. Bu konu çevrecilerin istediği doğrultuda sonuçlanmış, bunları size gazetemizde aktarmıştık. Bu konuda bizlerin ve çevrecilerin karşısında ters düşünceye sahip bir vatandaşımız yayınlanan haberin altına yorum yapmış. Diyor ki; "Onca tarım arazilerine beton yığınları yapılırken sesiniz çıkmıyor ama köylerimizde iş olanağı sağlayacak maden ocaklarının açılmasına karşı çıkıyorsunuz. Bunda bir çelişki yok mu?".. Ben de kendisine, "tarımsal amaçla kullanılması gereken tarlaların vatandaşların özel malı olduğunu belirttim. Onun için insanların şahsına ait olan yerlerdeki yapılaşmalarına karışmamızın doğru olmadığını, bunun ancak yasal düzenlemelerle önlenebileceğini" ifade ettim. Arkadaşımız bu ayrıntılı cevap karşısında sessiz kaldı. Evet, benim iddiam doğruydu. Ancak sonra sonra düşündüğümde her ne kadar mantıklı bir cevap versem de bu işte bir yanlışlık olduğunu kabul ettim. Hatta kafa yormama rağmen bir çıkış yolu bulamadım. Zira bu iş memleketi yönetenlerin ve siyasilerin işiydi!... Bu yazıyı yazarken Banaz'a şöyle tepelerden kuşbakışıyla baktım. Gerçekten de güzelim tarım arazilerine, Banaz ovasına evler yapılmış, özellikle kenarlardan, tepelerden sulak alanlara doğru işgal olanca gücüyle sürmüş gelmiş. Banaz'ın tarihine baktığımızda esasen ilk yerleşim kenarlarda, yüksek yerlerde başlamış. İlçenin güneydoğusunda İslam Mahallesi, kuzeyde Banaz köyü çok verimli olmayan mevkilere kurulmuş. Ancak ovadan tren istasyonunun geçirilmesinden sonra yerleşim demiryolu boyunca çevresinde gelişmiş. Yapılaşma ve büyüme bu doğrultuda olunca ikinci yanlış arkasından gelmiş. 1960'lı yıllarda Ankara, İzmir karayolu da adeta karnıyarık gibi yine Banaz ovasını ortasından ayırmış geçmiş. 1953 yılında ilçe olan Banaz'ın haritalarda da geçen ovasının başlangıç noktalarını kendi ellerimizle katletmişiz. Yaklaşık 30 yıl gibi bir zamandır tarlalara, verimli arazilere pek yapılaşma izni verilmediğini biliyorum. Ama yine işi kılıfına uyduran bazı vatandaşların bunu deldiği de çok  aşikâr. Oysa ilçemizde çalışmaları süren hızlı tren hattı için, diğer şehirlerdeki geçiş güzergahlarını bilmem ama özellikle ilçemizde ovanın kenarlarından geçirilmeye çalışıldığını görmek sevindiricidir. Bunun hep böyle olması, her yerde, her kesim tarafından tarlaların, ovaların, ormanların ve suların korunması lazımdır. Sosyal medyada Avrupa ülkelerinden birine ait bir fotoğraf gördüm. Fotoğraf yaklaşık bir asır öncesi güzel bir akarsu kenarında yeşillik bir yerde çekilmiş. Üstelik hemen yanıbaşından da asfalt yol geçmekte. Fotoğrafın hemen yanında ise bu günlerde çekilmiş yeni bir fotoğrafı var. İnanın arasında hiç bir fark yok. Yani nokta kadar bir müdahale, yapılaşma, talan etme olmamış. Bizde olsa böyle kalabilir mi sizce?... Memleketimizin bulunduğu konum coğrafi olarak çok mükemmel bir konumdadır. Ancak bizler bunu  kıymetini çok da bilemiyoruz. Ülkemizin her karışının sonsuza kadar korunmaya, doğal güzelliğinde bırakılmaya layık olduğunu düşünüyorum.
Ekleme Tarihi: 22 Şubat 2022 - Salı

GELECEĞE DAİR

Bizler çevreyi korumak için çabalarken çevreyi ne kadar düşünüyoruz acaba, gerçekten çevre için doğru işleri yapıyor muyuz, geleceğe gerektiği gibi altyapı hazırlayabiliyor muyuz? Ben pek sanmıyorum. Başta yöneticilerimiz, yasalarımız ve bizler olmak üzere geleceği çok önemsemiyoruz.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, geleceği düşünerek çok iyi girişimler yapmış hatta geleceği gençlere emanet edecek kadar büyük düşünmüştür. 
Önceki haftalarda Murat Dağı'nda açılması planlanan nikel madeni için yapılacak ÇED toplantısına katılmak amacıyla Ayrancı köyündeydik. Bu konu çevrecilerin istediği doğrultuda sonuçlanmış, bunları size gazetemizde aktarmıştık. Bu konuda bizlerin ve çevrecilerin karşısında ters düşünceye sahip bir vatandaşımız yayınlanan haberin altına yorum yapmış. Diyor ki; "Onca tarım arazilerine beton yığınları yapılırken sesiniz çıkmıyor ama köylerimizde iş olanağı sağlayacak maden ocaklarının açılmasına karşı çıkıyorsunuz. Bunda bir çelişki yok mu?".. Ben de kendisine, "tarımsal amaçla kullanılması gereken tarlaların vatandaşların özel malı olduğunu belirttim.
Onun için insanların şahsına ait olan yerlerdeki yapılaşmalarına karışmamızın doğru olmadığını, bunun ancak yasal düzenlemelerle önlenebileceğini" ifade ettim. Arkadaşımız bu ayrıntılı cevap karşısında sessiz kaldı.
Evet, benim iddiam doğruydu. Ancak sonra sonra düşündüğümde her ne kadar mantıklı bir cevap versem de bu işte bir yanlışlık olduğunu kabul ettim. Hatta kafa yormama rağmen bir çıkış yolu bulamadım. Zira bu iş memleketi yönetenlerin ve siyasilerin işiydi!...
Bu yazıyı yazarken Banaz'a şöyle tepelerden kuşbakışıyla baktım. Gerçekten de güzelim tarım arazilerine, Banaz ovasına evler yapılmış, özellikle kenarlardan, tepelerden sulak alanlara doğru işgal olanca gücüyle sürmüş gelmiş.
Banaz'ın tarihine baktığımızda esasen ilk yerleşim kenarlarda, yüksek yerlerde başlamış. İlçenin güneydoğusunda İslam Mahallesi, kuzeyde Banaz köyü çok verimli olmayan mevkilere kurulmuş. Ancak ovadan tren istasyonunun geçirilmesinden sonra yerleşim demiryolu boyunca çevresinde gelişmiş. Yapılaşma ve büyüme bu doğrultuda olunca ikinci yanlış arkasından gelmiş. 1960'lı yıllarda Ankara, İzmir karayolu da adeta karnıyarık gibi yine Banaz ovasını ortasından ayırmış geçmiş. 1953 yılında ilçe olan Banaz'ın haritalarda da geçen ovasının başlangıç noktalarını kendi ellerimizle katletmişiz.
Yaklaşık 30 yıl gibi bir zamandır tarlalara, verimli arazilere pek yapılaşma izni verilmediğini biliyorum. Ama yine işi kılıfına uyduran bazı vatandaşların bunu deldiği de çok  aşikâr. Oysa ilçemizde çalışmaları süren hızlı tren hattı için, diğer şehirlerdeki geçiş güzergahlarını bilmem ama özellikle ilçemizde ovanın kenarlarından geçirilmeye çalışıldığını görmek sevindiricidir. Bunun hep böyle olması, her yerde, her kesim tarafından tarlaların, ovaların, ormanların ve suların korunması lazımdır.
Sosyal medyada Avrupa ülkelerinden birine ait bir fotoğraf gördüm. Fotoğraf yaklaşık bir asır öncesi güzel bir akarsu kenarında yeşillik bir yerde çekilmiş. Üstelik hemen yanıbaşından da asfalt yol geçmekte. Fotoğrafın hemen yanında ise bu günlerde çekilmiş yeni bir fotoğrafı var. İnanın arasında hiç bir fark yok. Yani nokta kadar bir müdahale, yapılaşma, talan etme olmamış. Bizde olsa böyle kalabilir mi sizce?...
Memleketimizin bulunduğu konum coğrafi olarak çok mükemmel bir konumdadır. Ancak bizler bunu  kıymetini çok da bilemiyoruz. Ülkemizin her karışının sonsuza kadar korunmaya, doğal güzelliğinde bırakılmaya layık olduğunu düşünüyorum.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.