Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

HUZUR

İyi yönetilen toplumlarda insanlar arasında barış ve huzur hakim olur. Ancak hak, hukuk, adalet yoksa insanlar da huzursuz olur yöneticiler de... Ülkemizde ne denilse de huzur, fertlerin bireysel çabalarıyla sağlanıyor. Bu sebeple bir çok topluma göre yaşamımız bir nebze rahat gidiyor.  Durum çok kötü değil dedik ama bunu baltalamak isteyen, sanki suni bir huzursuzluk yaratmaya çalışan insanlar ortaya çıkıyor. Mesela Ayasofya’da çıkıp Atatürk’ün hakkında ağıza alınmayacak kelimeleri konuşan zatın huzura çomak sokmaktan başka ne amacı olabilir ki? Bu şahıs bu ülkenin kurucusuna, Atatürk’e nasıl dil uzatabilir ki? Bu ülkede, bu ülkenin kurucusu tarafından sağlanan hak ve özgürlükleri nasıl olur da onun düşmanlığı için kullanabilir ki? Bu konuda soru çok!... Mesela bu kelimeleri kullanmasına idarecilerimiz neden göz yumarlar. Yanlış değil mi? Üzücü değil mi? Ülkemizdeki hak ve hukuku savunan yetkililer bu konuyla ilgili neden işlem başlatmazlar... Her şeyden daha önemlisi Cumhuriyet Türkiyesi’nde Atatürk’ün talimatlarıyla kurulan ve dinimizin barış, kardeşlik ve hoşgörü dini olması için çabalaması gereken Diyanet İşleri ne yapar? Halkta kin ve huzursuzluğa yol açabilecek söz ve yorumlara niye müdahale etmez ki? Üzücü bir durum değil mi? Dahası bu ülkeyi yokluktan, yoksulluktan sıyrılarak gencecik bir ülke olarak kurtaran, kuran Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmasa o Ayasofya yüzyıllardır hristiyanların mabedi olarak faaliyetini sürdürüyor olmayacak mı? Daha da ötesi Ata’nın, ülkemizin zor günlerinde ne sebeple burayı müze olarak yaşamasını sağladığını, İstanbul’da hakimiyeti sağlamak için askerlerin girebilmesine olanak sağladıklarını ve en önemlisi buranın tapu kaydının her şeye rağmen “CAMİ” olarak kayıt yaptırdığını bilmeden, araştırmadan, sorgulamadan beddua etmek hangi din adamına yakışır ki!... O zaman her şeyden önce senin dindarlığını, din adamlığını sorgulamak cazi değil midir? Neyse!... Bu ülke her türlü düşmanlara karşı nice savaşlar verdi. Halkın arasına nifak sokan dindar görünen yobazlara karşı nice mücadeleler verdi. Demek ki daha da mücadele etmek gerekiyormuş. Konunun başında da dedik ya, toplumda huzur ve barışın olması iyi bir yaşamın olmasının ilk şartıdır. Bu nedenle hepimiz birlik olmalı, ülkemize yapılan her türlü bölücü, ikilik yaratıcı, huzursuz edici saldırı ve davranışlara karşı sonuna kadar mücadele etmeliyiz. Aksi halde üç bir tarafı denizlerle, dört bir tarafı düşmanlarla çevrili bir ülkede yaşamamız mucize olur...
Ekleme Tarihi: 08 Haziran 2021 - Salı

HUZUR

İyi yönetilen toplumlarda insanlar arasında barış ve huzur hakim olur. Ancak hak, hukuk, adalet yoksa insanlar da huzursuz olur yöneticiler de...
Ülkemizde ne denilse de huzur, fertlerin bireysel çabalarıyla sağlanıyor. Bu sebeple bir çok topluma göre yaşamımız bir nebze rahat gidiyor. 
Durum çok kötü değil dedik ama bunu baltalamak isteyen, sanki suni bir huzursuzluk yaratmaya çalışan insanlar ortaya çıkıyor. Mesela Ayasofya’da çıkıp Atatürk’ün hakkında ağıza alınmayacak kelimeleri konuşan zatın huzura çomak sokmaktan başka ne amacı olabilir ki?
Bu şahıs bu ülkenin kurucusuna, Atatürk’e nasıl dil uzatabilir ki? Bu ülkede, bu ülkenin kurucusu tarafından sağlanan hak ve özgürlükleri nasıl olur da onun düşmanlığı için kullanabilir ki?
Bu konuda soru çok!...
Mesela bu kelimeleri kullanmasına idarecilerimiz neden göz yumarlar. Yanlış değil mi? Üzücü değil mi? Ülkemizdeki hak ve hukuku savunan yetkililer bu konuyla ilgili neden işlem başlatmazlar...
Her şeyden daha önemlisi Cumhuriyet Türkiyesi’nde Atatürk’ün talimatlarıyla kurulan ve dinimizin barış, kardeşlik ve hoşgörü dini olması için çabalaması gereken Diyanet İşleri ne yapar?
Halkta kin ve huzursuzluğa yol açabilecek söz ve yorumlara niye müdahale etmez ki?
Üzücü bir durum değil mi?
Dahası bu ülkeyi yokluktan, yoksulluktan sıyrılarak gencecik bir ülke olarak kurtaran, kuran Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmasa o Ayasofya yüzyıllardır hristiyanların mabedi olarak faaliyetini sürdürüyor olmayacak mı?
Daha da ötesi Ata’nın, ülkemizin zor günlerinde ne sebeple burayı müze olarak yaşamasını sağladığını, İstanbul’da hakimiyeti sağlamak için askerlerin girebilmesine olanak sağladıklarını ve en önemlisi buranın tapu kaydının her şeye rağmen “CAMİ” olarak kayıt yaptırdığını bilmeden, araştırmadan, sorgulamadan beddua etmek hangi din adamına yakışır ki!... O zaman her şeyden önce senin dindarlığını, din adamlığını sorgulamak cazi değil midir?
Neyse!...
Bu ülke her türlü düşmanlara karşı nice savaşlar verdi. Halkın arasına nifak sokan dindar görünen yobazlara karşı nice mücadeleler verdi. Demek ki daha da mücadele etmek gerekiyormuş.
Konunun başında da dedik ya, toplumda huzur ve barışın olması iyi bir yaşamın olmasının ilk şartıdır. Bu nedenle hepimiz birlik olmalı, ülkemize yapılan her türlü bölücü, ikilik yaratıcı, huzursuz edici saldırı ve davranışlara karşı sonuna kadar mücadele etmeliyiz. Aksi halde üç bir tarafı denizlerle, dört bir tarafı düşmanlarla çevrili bir ülkede yaşamamız mucize olur...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.