Siyaset arenası gitgide hızlanıyor. 14 Mayıs hazırlıkları da olanca hızıyla devam ediyor. Seçime katılacak 36 parti adaylarını belirlemek için yoğun bir çalışma temposu içindeler.
Bunlar elbette bildiklerimiz. Ama bilmediğimiz en önemli konu yine Banaz bu konuda sınıfta kalacak. Durum onu gösteriyor.
Elbette Banaz'dan milletvekili olmak için girişimde bulunanlar var ama işin gerçeği kimisi ismini duyurup işini yüzdürmek için, kimisini yukarının direktiflerini (!) yerine getirmek için aday adayı olmaktadırlar. İlçeye bir şeyler yapmak için milletvekili olmak isteyen var mı, bilemiyorum!...
Neyse, bunları önümüzdeki günlerde daha net şekilde göreceğiz ki temennimiz bir tane de olsa Banazlı bir tek kardeşimiz de olsa tüm halkımızın arzusu doğrultusunda aday olsun yeter!...
Bu arada yukarılarda neler oluyor, ilgiyle takip ediyoruz. Halâ kavgalar, tartışmalar devam ediyor. Bir cephede Muharrem İnce gerginliği, diğer tarafta Hüdapar sıkıntısı dikkatle izleniyor.
Millet ittifakında Akşener'in gidiş gelişi sonrasında dengeler değişti. Bir ara karşı tarafa büyük bir avantaj sunulduğu düşünüldü ama sonrasında Cumhur ittifakının hayal kırıklığı gözlerden kaçmadı. Bunun üzerine adeta "denize düşen yılana sarılır" misali 20 yıldır eleştirdikleri durumu yaşamak zorunda kaldılar. Aynı cephede Erbakan’ın zigzagları ise aynı Akşener misali karşı tarafın moralini bozdu. Banaz'da ilçe başkanının da söylediği, "şartlarımızı kabul etmediklerinde ittifaka girilmeyecek" iddiaları havada kaldı ve sebep her ne ise iktidarı sert dille eleştiren Fatih Erbakan da küstüğü dağın odununu yakmak zorunda kaldı.
Siyaset ne yazık ki böyle bir şey! Adamı hem tükürtür hem de tükürdüğünü geri yalatır.
Yapılan anketlerin çoğu Millet İttifakı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun önde gittiğini söylüyor. Yaklaşık yüzde 56'ya yüzde 44 bantlarında seyreden gidişin ne kadar ve ne yönde değişeceğini bilemiyoruz. Ancak birincisi iktidar elinde ne koz varsa kullanacak. Zira EYT'nin çıkarılması, emeklilere yılbaşında verilen komik zammın seçim öncesi artırılması, çeşitli borçlara af getirilmesi, depremzedelere çeşitli vaadler, asgari ücrete yeniden artış gibi ve aklımıza gelmeyen seçim yatırımlarını göreceğimizi umut ediyorum. Yani kazanmak için her şeyin yapılacağını herkes düşünüyor. Ancak işin özü sokakta halâ bir belirsizlik sürüyor. Mutfaktaki yangın akıl alacak gibi değil. İlçemizde bir pide 15 lira, kasapta kıymanın kilosu geçen hafta 200 lira iken bugün itibariyle 250 lira olmuş, kuru soğan 15-20 lira... Ne olacak, nereye varacak bu işin sonu.
Bir emekliye 5 bin 500 liraya bir ay geçinmesini reva gören yöneticiler halâ 5-6 yerden maaş almayı, kendi maaşlarını keyiflerine göre arttırmamayı, gariplerin geçim kaynaklarını rahatlatmayı başaramadılar. Bunları da sanırım bu halk kendine göre değerlendirecektir!...