Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

KİM İSTEMEZ Kİ!

İnsanlar her daim geçmişe özlem duyarlar. Bazılar biraz abartarak geçmişle yatar, geçmişle kalkarlar. Hatta bizdeki adı unutkanlık hastalığı olan yaşlı insanlarımız dün yaşadıklarını hatırlamaz ama 40 yıl önceki yaşadıklarını hiç unutmazlar. Çünkü onlar geçmişle yaşarlar. Gerçekten de geçmişte her şey çok iyiydi. Dostluklar sağlamdı, kardeşlikler birbirine kenetliydi. Eskilerin domatesi var mı şimdi? Peki eski eşyaların sağlamlığı? O da yok!.. Çocukluğumuzda yaptığımız, yaşadığımız çok basit şeyler şimdi ulaşılmaz geliyor bizlere. Ekmeğin üzerine sürülen salçanın tadına ne yaparsak yapalım ulaşamıyoruz. Bir buzdolabı alınırdı eve, maşallah 20 yıl tık demezdi. Ama şimdi öyle mi? Adamlar işi çözdüler mirim. 2 yıl garantili bir ürün alıyorsun, 25. ayda mutlaka bir yerlerden arıza çıkartıyor. Nasıl ayarlayabiliyorsunuz bunu mübarekler... Şimdi mübarek Ramazan ayındayız. Akşamları camilerde teravih namazları kılınıyor. Ama cemaatin coşkusu nasıl derseniz yok denecek kadar az. Zira camilerin çoğunda 2-3 saf cemaat teravih namazını kılmak için ancak toplanıyor. Ramazan ayı denince de gene eskilere doğru yönlendi hafızalarımız.  Çocukluğumuzdaki Ramazan coşkusunun tadıda yok artık. Şimdi herşey koşuşturmaya, maddi hedeflere göre ayarlanmış. Mahallede samimiyet ve komşuluk eşsiz nitelikte. Ramazanlarda eline iki pide alan telaşla evinin yolunu tutuyor. Büyüklerini yolda karşılayan çocuklar hemencecik pidenin ucunu aşırıp ağzına atıyor. Ne lezzetliydi o pideler... Sofraya dizilip ezanın okunması bekleniyor. Kimisi bahçesinde, kimisi balkonunda, kimisi de kapının önündeki betonda iftarını yapıyor, yine aynı güzel duygularla... Sonra, sonra büyükler için teravih, çocuklar için oyun telaşı başlıyor. Erkeklerden bazıları camiye giderken kadınlar her akşam başka komşuda toplanarak namazlarını kılıyor. Açık kapılardan tekbir sesleri kaplıyor ortalığı. Ne kadar da uzundu o teravih namazları. Ama bizler de hiç bitsin istemezdik o zamanın. Erkekler namazdan sonra bir çay içimi için üztü asmalarla kaplı kahvehanenin yolunu tutarken, kadınlar da bir adım yeri sohbet muhabbetten on dakikada bitiremezlerdi. Sanırım onlar da ayrılmak istemezlerdi birbirlerinden ve bu güzel ortamdan. Yani nereden bakarsan bak eskiler bir başkaydı. Hayat samimi, yiyecekler organik, eşyalar sağlam ve en önemlisi dostluklar ölümüneydi... Gerçekten de kim istemez ki geçmişte kalan böyle güzel yaşamları...
Ekleme Tarihi: 20 Mayıs 2019 - Pazartesi

KİM İSTEMEZ Kİ!

İnsanlar her daim geçmişe özlem duyarlar. Bazılar biraz abartarak geçmişle yatar, geçmişle kalkarlar. Hatta bizdeki adı unutkanlık hastalığı olan yaşlı insanlarımız dün yaşadıklarını hatırlamaz ama 40 yıl önceki yaşadıklarını hiç unutmazlar. Çünkü onlar geçmişle yaşarlar.
Gerçekten de geçmişte her şey çok iyiydi. Dostluklar sağlamdı, kardeşlikler birbirine kenetliydi.
Eskilerin domatesi var mı şimdi?
Peki eski eşyaların sağlamlığı? O da yok!..
Çocukluğumuzda yaptığımız, yaşadığımız çok basit şeyler şimdi ulaşılmaz geliyor bizlere. Ekmeğin üzerine sürülen salçanın tadına ne yaparsak yapalım ulaşamıyoruz. Bir buzdolabı alınırdı eve, maşallah 20 yıl tık demezdi.
Ama şimdi öyle mi?
Adamlar işi çözdüler mirim. 2 yıl garantili bir ürün alıyorsun, 25. ayda mutlaka bir yerlerden arıza çıkartıyor. Nasıl ayarlayabiliyorsunuz bunu mübarekler...
Şimdi mübarek Ramazan ayındayız. Akşamları camilerde teravih namazları kılınıyor. Ama cemaatin coşkusu nasıl derseniz yok denecek kadar az. Zira camilerin çoğunda 2-3 saf cemaat teravih namazını kılmak için ancak toplanıyor.
Ramazan ayı denince de gene eskilere doğru yönlendi hafızalarımız. 
Çocukluğumuzdaki Ramazan coşkusunun tadıda yok artık. Şimdi herşey koşuşturmaya, maddi hedeflere göre ayarlanmış. Mahallede samimiyet ve komşuluk eşsiz nitelikte. Ramazanlarda eline iki pide alan telaşla evinin yolunu tutuyor. Büyüklerini yolda karşılayan çocuklar hemencecik pidenin ucunu aşırıp ağzına atıyor. Ne lezzetliydi o pideler...
Sofraya dizilip ezanın okunması bekleniyor. Kimisi bahçesinde, kimisi balkonunda, kimisi de kapının önündeki betonda iftarını yapıyor, yine aynı güzel duygularla...
Sonra, sonra büyükler için teravih, çocuklar için oyun telaşı başlıyor. Erkeklerden bazıları camiye giderken kadınlar her akşam başka komşuda toplanarak namazlarını kılıyor. Açık kapılardan tekbir sesleri kaplıyor ortalığı.
Ne kadar da uzundu o teravih namazları. Ama bizler de hiç bitsin istemezdik o zamanın.
Erkekler namazdan sonra bir çay içimi için üztü asmalarla kaplı kahvehanenin yolunu tutarken, kadınlar da bir adım yeri sohbet muhabbetten on dakikada bitiremezlerdi. Sanırım onlar da ayrılmak istemezlerdi birbirlerinden ve bu güzel ortamdan.
Yani nereden bakarsan bak eskiler bir başkaydı. Hayat samimi, yiyecekler organik, eşyalar sağlam ve en önemlisi dostluklar ölümüneydi...
Gerçekten de kim istemez ki geçmişte kalan böyle güzel yaşamları...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.