Artık devir değişti, hem de çok! Bir çok şeyde olduğu gibi Atasözleri de anlam değiştirmeye başladı. Eskiler dostluğa, komşuluğa çok fazla önem verdikleri için “EV ALMA KOMŞU AL” demişler.
Uzun yıllar insanlar bu doğrultuda hareket ederek alacakları ev ile ilgili öncelikle komşularına, binadaki diğer kalanlara bakarak karar verirlerdi. Özellikle ilerdeki günlerde huzurlu bir ömür sürdürmek için bu çok önemliydi.
Şimdiki devirde, günümüzde kimse komşuya, akrabaya bakmıyor. Ev mi alacak, ucuzu hangisi, en çok prim yapan semt neresi, kiraya verecek olursan en fazla kira getiren yer neresi ona bakılıyor. Komşun kim olacak, huysuz mu, hırlı mı, hırsız mı kimse bunu önemsemiyor.
Yine günümüzde ev almak bir bakıma hale geldi. Çünkü fiyatlar öyle bir yükseldi ki; gerçekten hayal olarak görülüyor.
Aslında herkes de sonuna kadar haklı. Pandemiden sonra her şey o kadar uçtu ki ancak alacağın bir şeyi havada yakalaman lazım. Zaten imkansız derken de onu kastediyoruz.
Şimdilerde hükümetin TOKİ kanalıyla bir toplu konut hamlesi başlatılıyor. İlk bilgilere baktığımızda güzel. Şartları uygun olduğu gibi de gerçekten evi olmayana yarayacak bir proje gibi görünüyor. Ancak dikkatimizi çeken en önemli tarafı evlerin inanılmaz küçük çapta olduğu. Apart alacak insanlar 50-60 metrekare çok küçük diyerek almadıklarını ancak şimdi yapılacak Toplu Konut Projesinde 1+1 daireler yaklaşık 55 metrekare büyüklüğünde, 2+1 konutların ise 65 ve 80 metrekare büyüklüğünde olacağı belirtiliyor.
Ülkemizde artık her şey küçülürken nedense fiyatlar büyüyor, değil mi?
Bütün dünya olarak yaşadığımız Corona’nın sonrasında bazı insanlar gibi acaba bende yatırımlık bir daire alsam mı diye düşündüm. Sağda solda bunun muhabbetini yaparken bir tanıdık, inşaat işi yapan birinde satılık yeni yapılan bir daire olduğunu söyledi.
Güzel evler yaptığı söylenen bu müteahitin dairelere 300 bin lira istediğini ancak pazarlık yapılırsa 280 bin liraya kadar indirdiği belirtildi. Ben de bir ara karşıma gelen bu kişiye konuyla ilgili fiyat sordum. Bana elinde en alt katta son bir daire kaldığını, fiyatının da 320 bin lira olduğunu söyledi. Buna karşılık ben de; “abi birincisi ev en alt katta, ikincisi de 300 bin istiyormuşsun bana mı 320 dedin. 280 bin olursa bir düşüneyim” dedim. Vatandaş da bana; “Sen düşünekoy” dedi gitti.
Gerçekten de ben bir süre düşündüm. Sonrasında o yer satıldı ama diğer dairelere 500-700 istemeye başladılar. Ben zaten bu fiyatları duyunca yüksek olmasından şikayetle işi erteledim. Ama daha sonra ise çok kısa sürede fiyatlar hızlı şekilde 2 milyona, ardından da bir yıl sonrasında 3 milyona kadar uçtu. Yani imkansızlık duvarı çekildi karşımıza. Piyasadaki diğer fiyatlar da yükseldi ancak düşünün ki normal standarttaki bir ev 300 bin liradan 10 kat üstüne 3 milyona dayandı. Şimdilerde bu fiyatların 4 milyona doğru yükselişine devam edeceği söyleniyor.
Havadaki fiyatların atmosfere doğru yol almasıyla havada yakalayamadığın fırsatları atmosferde yakalamaya kimlerin gücü var dersiniz!...
