Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Vadi Dalkılıç
Köşe Yazarı
Vadi Dalkılıç
 

BOŞANMALARI ARTTIRAN DÜĞÜN EKONOMİSİ

         Her ne kadar düğün mevsimi geçse de önümüzdeki yaz aylarında yapılması planlanan düğünlerin hazırlıkları muhtemelen şimdiden başlamıştır.          Evlilik birliği reşit olan erkek ve kadının bir ömür boyu verdikleri birliktelik sözü ile kurulmakta, nikah memuru ve tanıklar huzurunda atılan imzalar ile de tamamlanmaktadır.         Düğünün birincil tarafları olan müstakbel eşler yönünden hayatın belki de en önemli olayıdır düğün töreni. Düğün töreni için düğünün yapılacağı yer bakılır, en uygun olduğuna inanılan genellikle düğün salonu seçilir, aylar belki de 1 yıl öncesinden düğün salonundan yer ayırtılır. Her müstakbel çift için kendi düğünlerinin çok farklı ve özel olduğuna inanılır, birçok evlenecek çift adayı davetiye seçiminden, düğün dans müziği seçimine, ilk dansın türüne, düğünde ikram edilecek yemeklere, dağıtılacak ikramlara, kesilecek pastaya, orkestraya, fotoğrafçıya, mobilyaya, kuaföre, gelinlik, damatlığa, takılacak ziynet eşyasına ,ardından balayına kadar düğün için çeşitli planlar kurar. Ev için yapılan planlar ayrı bir telaştır.            Ev alınır veya kiralanır. Son yıllarda özellikle Türk Medeni Kanununda 01.01.2002 tarihinde yapılan değişiklikten sonra evlilik birliği kurulduktan sonra alınan mallar 1/2 ortak sayıldığından dolayı (sadece boşanma halinde çiftlerin birbirlerine karşı ileri sürebilecekleri alacak hakkı) genellikle nikah yapılmadan önce erkeğe ev alınır ki boşanma halinde erkeğin (veya evi bayan aldı ise bayanın) elinden ev gitmesin. Ben düğünden bir gün önce satın alınan evler biliyorum. On yıllardır düğünlere gidiyoruz, yıllar geçtikçe düğünlerin şekli ve örf adetler değişti-değiştirildi. Düğün salonları son yıllarda modernleşti, çoğu şehir dışına alındı. Ancak yaptığım gözlemlere göre değişmeyen bir şey var ki düğün ekonomisi ve bu çarktan elde edilen gelir ve yaratılmış olan, vazgeçilmesi zor hale getirilen, bir anlamda sürü psikolojisi yaratılmış olan, düğün sahiplerini sarsan veya yıkan bir düğün şekli ve düğün ekonomisinin ortaya çıkması. Bazen öylesine yıkıcı olan bu düğün ekonomisine isterseniz yakından bakalım; Düğünden önce söz ,veya söz ve nişan ; bazı aileler yapıyor, bazıları aile içinde söz kesiyor, bir de son zamanlarda garip ekilde moda olan kaftanlı kına gecesi ekipleri organizasyonu da yüklü ve gereksiz,anlamsız bir masraf,nişan yapıldığında aşağıda ayrıntıları anlatılan düğüne yakın bir masraf ortaya çıkıyor. Nişanlanınca kıza takılan ziynet eşyaları düğüne göre sınırlı sayıda. (Bu arada bilezik sayısı konusundaki dayatmalar bazen başta yuvanın dağılmasına ve baştan dahi ayrılığa da sebep olmakta) Aile içinde yapılanlar dışında nişan halinde yine salon, yine ikramlar, yine kıyafetler, yine davetliler ve boyutu yüzbinleri bulan masraflar. Düğün aşamasına gelindiğinde en baştaki sorun düğün salonu. Düğün salonları sınırlı olduğundan düğün tarihinden 1 yıla yakın öncesinden rezervasyon yapılıp kapora ödenmektedir. Aileler genellikle ekonomik durumlarına ve biraz da toplum baskısı dikkate alınarak düğünün yemekli mi, yemeksiz mi olacağına karar verirler. Eğer yemeksiz olacaksa düğün salonu sahibinden öncelikle bir veto yersiniz ve yer olmadığı cevabını alırsınız. Zira yemekliden daha fazla para kazanacaktır. Bilerek tavuklu ile kırmızı etli arasında tavuklu aleyhine bir pahalılık yaratılarak kırmızı etli menü teşvik edildiğini görüyoruz. Genelleme yaparsak kırmızı etli, kavurma, pilav, kuru fasulye, nohut, keşkek, tatlı menülü bir düğün yemeği planladınız. Bu aşamadaki ilk masrafınız yaklaşık 20.000TL.'dir. Bu arada düğün salonunda yemek dağıtan bazı görevlilerin güleryüzden uzak, alelacele yemek dağıtmasına rastlıyoruz ki bu da ayrı bir sorun. Düğün salonunda yemekten sonra çoğu kez masanın toplanmaması, son derece kötü yemek kokusu ve dağınık masa görüntüsü ise ayrı bir olumsuzluk. Bu tür yemekler damak tadımıza da uymadığı gibi artık israf haline geldi, benim kanaatim düğünler yemekli olmadığında davetli sayısı da azalıyor ,bu da yukarıda bahsettiğim samimiyetsizliğin bir göstergesi.Yemek dışında düğün salonunun pastası ile yetinmeyecekseniz, daha özel bir pasta isterseniz ekstra ödeme yapacaksınız. Düğün salonunun anlaşmalı orkestrası dışında isteğe göre daha farklı konseptte bir orkestra veya ünlü sanatçı isterseniz ayrı bir bedel ödeyeceksiniz.             Bu arada önemsiz gibi görünen ancak düğünün en önemli unsuru olan orkestracının ayrı bir gelir kapısı olan düğün sırasında çevrilen paralar da çok önemsenir. Dikkat ediniz hiçbirini kendi iradeniz ile yapmıyorsunuz, sizi teslim almış veya aldırılmış bir sürü psikolojisi, asla örf adet olmayan bir şekilde sürekli samimiyetten ve gerçek mutluluk ve gerçek kişisel ilişkilerden uzak, genelde gösterişe ve başkalarına nispete dayalı bir görüntü, düğün sırasında gelin ile damadın en mutlu gününde en önemli dansları sırasında ailelerin vurdumduymaz bir tavrı ile serbest bıraktıkları ortalıkta dolaşan çocuklar (elektrik kesintisi veya herhangi bir patlama, vs. anındaki kargaşada olabilecek ölüm-yaralanmalar düşünülmeden), orkestranın birkaç slow (yavaş-romantik) parça çalmasından veya gelin-damadın son dönemlerde moda olan dans seramonisinden ve gelin damadın isteği olan birkaç slow dans müziğinden sonra birden pisti dolduranların Levent Kırca skeçlerini andırır bir şekilde erik dalı gevrektir türküsüne geçişi ile herkesin yaylanmaya başlaması (araya paraları toplamak için giren davulcu da girdi mi kulaklarınızı tıkayın artık). Görüldüğü üzere herkes için çok özel olması gereken, ancak artık yaratılmış bir düğün ekonomisi ile bir düğünün anatomisi az-çok yukarıdaki gibi değil mi?           Düğüne gelenlerin çoğunun kerhen (istemeyerek), mecburiyet, görev gibi, borç ödemek için, vs. sebeplerle isteksiz geldiği ,bıkkınlık haline geldiği de ayrı bir gerçek değil mi?          Özellikle yaz aylarında ardı ardına gelen ve şeklen birbirinin kopyası diyebileceğimiz düğünlere birçok kişi tarafından isteksiz gidildiği bir gerçek değil mi?           Daha önceki tarihlerde ZİYNET EŞYALARI VE ÖRF ADET başlıklı bir yazımda da değindiğim gibi artık düğünlerde takıların borç olarak addedilmesinden vazgeçilmelidir. "O bana altın taktı, benim de ona borcum var"diye düşündürülmek ,kişilerin ekonomik durumuna göre beklenti ne büyük samimiyetsizlik ?" Madem böyle borç ilişkisi olacak takılmasın altın ve para. Davetli gerçekten dost ve arkadaşsa düğüne gelir, oynar veya oynamaz, takısını takar veya takmaz, neşe katar, orada görünür, bu özel günde arkadaşının veya aile dostunun yanında bulunarak destek olur. Kısacası son dönemlerde bu şekilde yapılan düğünler artık samimiyetten uzak hale geldi, şahsen eski adetlerle yapılan düğünler bana her zaman daha güzel gelmiştir. Daha samimi, daha az katılımlı, çok yakın aile efradı ve çok yakın aile dostları, gelin ve damadın yakın arkadaşlarını içerir en fazla 150-200 kişilik bir davetli topluluğuyla daha masrafsız ve sade düğünler yapılması gerektiği düşüncesindeyim. Zaman kaybına, emek kaybına, gereksiz bir çok akla hayale gelmez masrafa yol açan yukarıda bahsettiğimiz şekilde yapılan düğünlerden vazgeçilmelidir. Hesabınızı yapın bir düğün için haybeye giden ve birkaç saatte buharlaşan para en az 100-200.000TL. Avukat olarak birçok davada gördüğümüz ve çoğu düğün masrafı ve borçlarından kaynaklanan ve düğünden sonra ortaya çıkan geçimsizliklerin kaynağı da bu değil mi? Düğünde girilen borçların ödenmesi için hayatının en önemli hediyesi olan düğün takıları gelinin elinden alınıyor, geçimsizlik ve sonunda boşanmalar başlıyor.           Esasen İl Kültür Müdürlüğü de bu tür yıpratıcı etkileri azaltıcı çalışmalar yapmalı, aileler ve çiftler birbirleriyle nispet edercesine ve yarışırcasına masraflı düğün yapmaktan kaçınmalıdır. Unutulmamalıdır ki toplumun direği olan ailelerin korunmasında ekonomi en önemli unsurlardan biridir. Selam ve saygılarımla. Pazar, 06.01.2019                                                                                                                    Av.H.Vadi Dalkılıç-Serra Gülşah Dalkılıç
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2019 - Pazartesi

BOŞANMALARI ARTTIRAN DÜĞÜN EKONOMİSİ

         Her ne kadar düğün mevsimi geçse de önümüzdeki yaz aylarında yapılması planlanan düğünlerin hazırlıkları muhtemelen şimdiden başlamıştır.

         Evlilik birliği reşit olan erkek ve kadının bir ömür boyu verdikleri birliktelik sözü ile kurulmakta, nikah memuru ve tanıklar huzurunda atılan imzalar ile de tamamlanmaktadır.

        Düğünün birincil tarafları olan müstakbel eşler yönünden hayatın belki de en önemli olayıdır düğün töreni. Düğün töreni için düğünün yapılacağı yer bakılır, en uygun olduğuna inanılan genellikle düğün salonu seçilir, aylar belki de 1 yıl öncesinden düğün salonundan yer ayırtılır. Her müstakbel çift için kendi düğünlerinin çok farklı ve özel olduğuna inanılır, birçok evlenecek çift adayı davetiye seçiminden, düğün dans müziği seçimine, ilk dansın türüne, düğünde ikram edilecek yemeklere, dağıtılacak ikramlara, kesilecek pastaya, orkestraya, fotoğrafçıya, mobilyaya, kuaföre, gelinlik, damatlığa, takılacak ziynet eşyasına ,ardından balayına kadar düğün için çeşitli planlar kurar. Ev için yapılan planlar ayrı bir telaştır.

           Ev alınır veya kiralanır. Son yıllarda özellikle Türk Medeni Kanununda 01.01.2002 tarihinde yapılan değişiklikten sonra evlilik birliği kurulduktan sonra alınan mallar 1/2 ortak sayıldığından dolayı (sadece boşanma halinde çiftlerin birbirlerine karşı ileri sürebilecekleri alacak hakkı) genellikle nikah yapılmadan önce erkeğe ev alınır ki boşanma halinde erkeğin (veya evi bayan aldı ise bayanın) elinden ev gitmesin. Ben düğünden bir gün önce satın alınan evler biliyorum. On yıllardır düğünlere gidiyoruz, yıllar geçtikçe düğünlerin şekli ve örf adetler değişti-değiştirildi. Düğün salonları son yıllarda modernleşti, çoğu şehir dışına alındı. Ancak yaptığım gözlemlere göre değişmeyen bir şey var ki düğün ekonomisi ve bu çarktan elde edilen gelir ve yaratılmış olan, vazgeçilmesi zor hale getirilen, bir anlamda sürü psikolojisi yaratılmış olan, düğün sahiplerini sarsan veya yıkan bir düğün şekli ve düğün ekonomisinin ortaya çıkması. Bazen öylesine yıkıcı olan bu düğün ekonomisine isterseniz yakından bakalım; Düğünden önce söz ,veya söz ve nişan ; bazı aileler yapıyor, bazıları aile içinde söz kesiyor, bir de son zamanlarda garip ekilde moda olan kaftanlı kına gecesi ekipleri organizasyonu da yüklü ve gereksiz,anlamsız bir masraf,nişan yapıldığında aşağıda ayrıntıları anlatılan düğüne yakın bir masraf ortaya çıkıyor. Nişanlanınca kıza takılan ziynet eşyaları düğüne göre sınırlı sayıda. (Bu arada bilezik sayısı konusundaki dayatmalar bazen başta yuvanın dağılmasına ve baştan dahi ayrılığa da sebep olmakta) Aile içinde yapılanlar dışında nişan halinde yine salon, yine ikramlar, yine kıyafetler, yine davetliler ve boyutu yüzbinleri bulan masraflar. Düğün aşamasına gelindiğinde en baştaki sorun düğün salonu. Düğün salonları sınırlı olduğundan düğün tarihinden 1 yıla yakın öncesinden rezervasyon yapılıp kapora ödenmektedir. Aileler genellikle ekonomik durumlarına ve biraz da toplum baskısı dikkate alınarak düğünün yemekli mi, yemeksiz mi olacağına karar verirler. Eğer yemeksiz olacaksa düğün salonu sahibinden öncelikle bir veto yersiniz ve yer olmadığı cevabını alırsınız. Zira yemekliden daha fazla para kazanacaktır. Bilerek tavuklu ile kırmızı etli arasında tavuklu aleyhine bir pahalılık yaratılarak kırmızı etli menü teşvik edildiğini görüyoruz. Genelleme yaparsak kırmızı etli, kavurma, pilav, kuru fasulye, nohut, keşkek, tatlı menülü bir düğün yemeği planladınız. Bu aşamadaki ilk masrafınız yaklaşık 20.000TL.'dir. Bu arada düğün salonunda yemek dağıtan bazı görevlilerin güleryüzden uzak, alelacele yemek dağıtmasına rastlıyoruz ki bu da ayrı bir sorun. Düğün salonunda yemekten sonra çoğu kez masanın toplanmaması, son derece kötü yemek kokusu ve dağınık masa görüntüsü ise ayrı bir olumsuzluk. Bu tür yemekler damak tadımıza da uymadığı gibi artık israf haline geldi, benim kanaatim düğünler yemekli olmadığında davetli sayısı da azalıyor ,bu da yukarıda bahsettiğim samimiyetsizliğin bir göstergesi.Yemek dışında düğün salonunun pastası ile yetinmeyecekseniz, daha özel bir pasta isterseniz ekstra ödeme yapacaksınız. Düğün salonunun anlaşmalı orkestrası dışında isteğe göre daha farklı konseptte bir orkestra veya ünlü sanatçı isterseniz ayrı bir bedel ödeyeceksiniz.

            Bu arada önemsiz gibi görünen ancak düğünün en önemli unsuru olan orkestracının ayrı bir gelir kapısı olan düğün sırasında çevrilen paralar da çok önemsenir. Dikkat ediniz hiçbirini kendi iradeniz ile yapmıyorsunuz, sizi teslim almış veya aldırılmış bir sürü psikolojisi, asla örf adet olmayan bir şekilde sürekli samimiyetten ve gerçek mutluluk ve gerçek kişisel ilişkilerden uzak, genelde gösterişe ve başkalarına nispete dayalı bir görüntü, düğün sırasında gelin ile damadın en mutlu gününde en önemli dansları sırasında ailelerin vurdumduymaz bir tavrı ile serbest bıraktıkları ortalıkta dolaşan çocuklar (elektrik kesintisi veya herhangi bir patlama, vs. anındaki kargaşada olabilecek ölüm-yaralanmalar düşünülmeden), orkestranın birkaç slow (yavaş-romantik) parça çalmasından veya gelin-damadın son dönemlerde moda olan dans seramonisinden ve gelin damadın isteği olan birkaç slow dans müziğinden sonra birden pisti dolduranların Levent Kırca skeçlerini andırır bir şekilde erik dalı gevrektir türküsüne geçişi ile herkesin yaylanmaya başlaması (araya paraları toplamak için giren davulcu da girdi mi kulaklarınızı tıkayın artık). Görüldüğü üzere herkes için çok özel olması gereken, ancak artık yaratılmış bir düğün ekonomisi ile bir düğünün anatomisi az-çok yukarıdaki gibi değil mi?           Düğüne gelenlerin çoğunun kerhen (istemeyerek), mecburiyet, görev gibi, borç ödemek için, vs. sebeplerle isteksiz geldiği ,bıkkınlık haline geldiği de ayrı bir gerçek değil mi?

         Özellikle yaz aylarında ardı ardına gelen ve şeklen birbirinin kopyası diyebileceğimiz düğünlere birçok kişi tarafından isteksiz gidildiği bir gerçek değil mi?

          Daha önceki tarihlerde ZİYNET EŞYALARI VE ÖRF ADET başlıklı bir yazımda da değindiğim gibi artık düğünlerde takıların borç olarak addedilmesinden vazgeçilmelidir. "O bana altın taktı, benim de ona borcum var"diye düşündürülmek ,kişilerin ekonomik durumuna göre beklenti ne büyük samimiyetsizlik ?" Madem böyle borç ilişkisi olacak takılmasın altın ve para. Davetli gerçekten dost ve arkadaşsa düğüne gelir, oynar veya oynamaz, takısını takar veya takmaz, neşe katar, orada görünür, bu özel günde arkadaşının veya aile dostunun yanında bulunarak destek olur. Kısacası son dönemlerde bu şekilde yapılan düğünler artık samimiyetten uzak hale geldi, şahsen eski adetlerle yapılan düğünler bana her zaman daha güzel gelmiştir. Daha samimi, daha az katılımlı, çok yakın aile efradı ve çok yakın aile dostları, gelin ve damadın yakın arkadaşlarını içerir en fazla 150-200 kişilik bir davetli topluluğuyla daha masrafsız ve sade düğünler yapılması gerektiği düşüncesindeyim. Zaman kaybına, emek kaybına, gereksiz bir çok akla hayale gelmez masrafa yol açan yukarıda bahsettiğimiz şekilde yapılan düğünlerden vazgeçilmelidir. Hesabınızı yapın bir düğün için haybeye giden ve birkaç saatte buharlaşan para en az 100-200.000TL. Avukat olarak birçok davada gördüğümüz ve çoğu düğün masrafı ve borçlarından kaynaklanan ve düğünden sonra ortaya çıkan geçimsizliklerin kaynağı da bu değil mi? Düğünde girilen borçların ödenmesi için hayatının en önemli hediyesi olan düğün takıları gelinin elinden alınıyor, geçimsizlik ve sonunda boşanmalar başlıyor.

          Esasen İl Kültür Müdürlüğü de bu tür yıpratıcı etkileri azaltıcı çalışmalar yapmalı, aileler ve çiftler birbirleriyle nispet edercesine ve yarışırcasına masraflı düğün yapmaktan kaçınmalıdır. Unutulmamalıdır ki toplumun direği olan ailelerin korunmasında ekonomi en önemli unsurlardan biridir. Selam ve saygılarımla. Pazar, 06.01.2019

                                                                                                                   Av.H.Vadi Dalkılıç-Serra Gülşah Dalkılıç

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.