Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

ANADOLU’NUN ESİNTİLERİ

Uzunca bir süre önce paylaşılan bir gönderide “Uşaklı Yerel Sanatçı Mehmet KARADEDELİ, TRT Türkü’de Uşak türkülerini seslendirecek” deyince heyecanla gece geç saatlere kadar o programı bekledim.. Güzel söyleşiler ve Karadedeli tarafından derlenmiş Uşak ve yöresine ait türküleri dinledim. Bir çoğunu hiç duymamışım. Kulaklarımızın pasını sildik ve dedik ki; “Uşağımızın da türküleri varmış”. Elbette yıllar öncesinde derlenmiş meşhur olmuş türkülerimiz var ama uzun yıllar boş kalmış bir ortamı solumaktan yorulmuşuz meğer. Araştırdığım kaynaklara göre ilimiz ve yöre-sinde ilk türkü araştırmacıları ve o günlerin çalar söylerleri varmış. Bunlardan biri de İbilak Mehmet’dir. Ondan sonra dile gelen pek derlemeci duyamadık. Elbette yöresel sanatçılarımız var. Onlar çalıp söylüyorlar ve bizlerde onları zevkle dinliyoruz. Yöremizin “Kiremitte Buz musun ile Ay Bulutta Bulutta” türküleri radyolarımızdan en çok seslendirilenler olmuştur. Daha bir çok türkümüz olmasına rağmen özümüzde Kütahya’dan kopup geldiğimiz için bizim adımız fazlaca seslendirilmemiştir. Eşme ilçemizin köylerinden birinde görev yaptığım sırada Özay Gönlüm (rahmetler olsun) elinde teyp ile köy köy dolaşır yörelerde söylenen türküleri yerel insanlardan dinler ve teybe kaydederdi. Haliyle o yıllarda türküleri içinde birkaç kelime değişimi ile herkesin kendi yöresince seslendirilirdi. İlimiz Uşak’ta da bu işi sahiplenen bir çok arkadaşı tanıma fırsatı bulmuştum. İlk olarak Banazımızın Hatıplar köyünden Hulusi Barlay (rahmetle anıyorum) düğünlerde çalgı ekibiyle çalışmakta iken bir plak doldurdu. Adı “Yosma Gelin” olan bu plak uzun süre radyolarda çalındı. Özellikle de Kıbrıs Radyo Yayın Kooperasyonu isimli Kıbrıs radyosundan gün aşırı dinlerdim, mutlanırdım. Sonraki yıllarda Uşaklı sanatçılar Şaban Er, Mustafa Çobanoğlu, Mehmet Karadedeli, Mustafa Koçak, Kazım Karabaşoğlu, H. İbrahim Hotak, Naim Akbaş, Şükrah Şah, Fatoş Kadıoğlu, Alim Toker, Garip Ali, Şevki Ünlü gibi yöresel sanatçılarımız Uşak türkülerini çalıp söylediler ve bir çoğu yaptığı derlemeler ile Uşak yöresi repertuarına türkü kazandırdılar. Her ne kadar “UŞŞAK Aşıklar Şehri” dense de öyle dağlara taşlara sığmayacak sayıda aşığımız olamadı son yıllarda. Parlayıp sönenler ya da ülke çapında isminden söz ettirenler elbette var. Ancak bu güzelim aşıklar diyarımızda dillere pelesenk olacak bir türkücümüzü yetiştirmemişiz. 7 yıl önce 1967-70 yılları arasında aynı sınıfta okuduğum sınıf arkadaşlarımın önemli bir bölümüne ulaşıp onları Uşak’a davet etmiştim. Onlarda bu davetime uyup geldiler. Yurdumuzun çeşitli illerinden gelen bu misafirlere bir tarhana çorbası içirip yollamak yetmez diye kanyonları Clandrası, Uşak müzelerini gezdirdim. Akşama da şöyle müzikli bir gece yapabilirsem ne güzel olur diye düşündüm. Önce futbol sahalarından top arkadaşım olan Mehmet Karadedeli’ye ulaştım. Ricamı kabul etti. “Bize 3-5 türkü çalsan özellikle de Uşak türküleri, olur mu” dedim. Evet olur” dedi. Sonra Mustafa Çobanoğlu’na ulaştım.. “Üstad” dedim “durum böyle böyle.. Bende para pul yok ama sesinin ulaşacağı bir yığın dost var” dedim. O da “zaten parası olan bize gelmiyor dışarıdan sanatçı buluyor şimdi seni mi kıralım hay hay” dedi ve o gece bu sanatçı arkadaşlarım Uşak türkülerini seslendirdiler. Ve gurubumuzun mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Sanatçı dostlara bir kez daha buradan teşekkürlerimi yollamak isterim. Güzel bir gece yaşattılar, güzel sazları eşliğinde, güzel sesleriyle. Ben türküleri seviyorum. İmkanım oldukça, fırsat buldukça türkü dinlemeye gayret ediyorum. Elbette müziğin her türlüsüne evet diyorum ama türküler bir başka benim için. Yörenin yaşamını bizlere aksettiriyorlar, geleneklerini bizlere ulaştırıyorlar. Tabi arada anlam veremediğimiz sözlerinin absürt olanları da yok değil. Onları bir kenara bırakıp derin anlamlar ifade eden dinledikçe içimizde bir coşku yaratan türküler bizim için daha muteberdir. Minareden at beni, in aşağı tut beni, ya da bu gün ayın ön dördü kız saçını kim ördü, ördüyse yârim ördü, ay karanlık kim gördü gibisine türkülerimizde var elbette. Ama manda yuva yapmış söğüt dalına yavrusunu sinek kapmış gördün mü diye içimizi ısıtıp yüzümüzde gülümsemeler yaratan türkülerimizde var. Hep diyoruz ya şarkılar bestelenir türküler yakılır… Yöremiz dediğim gibi “Aşıklar Diyarı” diye ün yapmış olsa da öyle her köşemizde bir aşığa rastlayamıyoruz. Ömer Bedrettin Uşaklı’nın söylediği gibi, “Ufkun dalga dalga göğsün çiçekli, Gülüyor bağların akşamlarında, Aşıklar diyarı olduğun belli, Bir şarap rengi var akşamlarında” demeyi çok çok istemekteyim. Türküler özümüz. Türküler sözümüz. Ben türküleri TRT’den dinliyorum. Eh nasıl olsa yaktığımız elektrik paralarıyla birlikte birkaç kuruş verip TRT’ye borcumuzu da ödüyoruz. Hem televizyon hem de radyo bu konuda bize yarar sağlıyor. Her yöreden dinliyorum. İsimlerini anımsayamadığım yerel sanatçılardan özür dileyerek, onların katkılarına da teşekkür ediyorum. Hepsine alkış tutsun ellerimiz, bağlamada türkü çalsın tellerimiz..
Ekleme Tarihi: 22 Mart 2024 - Cuma

ANADOLU’NUN ESİNTİLERİ

Uzunca bir süre önce paylaşılan bir gönderide “Uşaklı Yerel Sanatçı Mehmet KARADEDELİ, TRT Türkü’de Uşak türkülerini seslendirecek” deyince heyecanla gece geç saatlere kadar o programı bekledim.. Güzel söyleşiler ve Karadedeli tarafından derlenmiş Uşak ve yöresine ait türküleri dinledim. Bir çoğunu hiç duymamışım. Kulaklarımızın pasını sildik ve dedik ki; “Uşağımızın da türküleri varmış”. Elbette yıllar öncesinde derlenmiş meşhur olmuş türkülerimiz var ama uzun yıllar boş kalmış bir ortamı solumaktan yorulmuşuz meğer.
Araştırdığım kaynaklara göre ilimiz ve yöre-sinde ilk türkü araştırmacıları ve o günlerin çalar söylerleri varmış. Bunlardan biri de İbilak Mehmet’dir. Ondan sonra dile gelen pek derlemeci duyamadık. Elbette yöresel sanatçılarımız var. Onlar çalıp söylüyorlar ve bizlerde onları zevkle dinliyoruz.
Yöremizin “Kiremitte Buz musun ile Ay Bulutta Bulutta” türküleri radyolarımızdan en çok seslendirilenler olmuştur. Daha bir çok türkümüz olmasına rağmen özümüzde Kütahya’dan kopup geldiğimiz için bizim adımız fazlaca seslendirilmemiştir.
Eşme ilçemizin köylerinden birinde görev yaptığım sırada Özay Gönlüm (rahmetler olsun) elinde teyp ile köy köy dolaşır yörelerde söylenen türküleri yerel insanlardan dinler ve teybe kaydederdi. Haliyle o yıllarda türküleri içinde birkaç kelime değişimi ile herkesin kendi yöresince seslendirilirdi.
İlimiz Uşak’ta da bu işi sahiplenen bir çok arkadaşı tanıma fırsatı bulmuştum. İlk olarak Banazımızın Hatıplar köyünden Hulusi Barlay (rahmetle anıyorum) düğünlerde çalgı ekibiyle çalışmakta iken bir plak doldurdu. Adı “Yosma Gelin” olan bu plak uzun süre radyolarda çalındı. Özellikle de Kıbrıs Radyo Yayın Kooperasyonu isimli Kıbrıs radyosundan gün aşırı dinlerdim, mutlanırdım.
Sonraki yıllarda Uşaklı sanatçılar Şaban Er, Mustafa Çobanoğlu, Mehmet Karadedeli, Mustafa Koçak, Kazım Karabaşoğlu, H. İbrahim Hotak, Naim Akbaş, Şükrah Şah, Fatoş Kadıoğlu, Alim Toker, Garip Ali, Şevki Ünlü gibi yöresel sanatçılarımız Uşak türkülerini çalıp söylediler ve bir çoğu yaptığı derlemeler ile Uşak yöresi repertuarına türkü kazandırdılar.
Her ne kadar “UŞŞAK Aşıklar Şehri” dense de öyle dağlara taşlara sığmayacak sayıda aşığımız olamadı son yıllarda. Parlayıp sönenler ya da ülke çapında isminden söz ettirenler elbette var. Ancak bu güzelim aşıklar diyarımızda dillere pelesenk olacak bir türkücümüzü yetiştirmemişiz.
7 yıl önce 1967-70 yılları arasında aynı sınıfta okuduğum sınıf arkadaşlarımın önemli bir bölümüne ulaşıp onları Uşak’a davet etmiştim. Onlarda bu davetime uyup geldiler. Yurdumuzun çeşitli illerinden gelen bu misafirlere bir tarhana çorbası içirip yollamak yetmez diye kanyonları Clandrası, Uşak müzelerini gezdirdim. Akşama da şöyle müzikli bir gece yapabilirsem ne güzel olur diye düşündüm. Önce futbol sahalarından top arkadaşım olan Mehmet Karadedeli’ye ulaştım. Ricamı kabul etti. “Bize 3-5 türkü çalsan özellikle de Uşak türküleri, olur mu” dedim. Evet olur” dedi. Sonra Mustafa Çobanoğlu’na ulaştım.. “Üstad” dedim “durum böyle böyle.. Bende para pul yok ama sesinin ulaşacağı bir yığın dost var” dedim. O da “zaten parası olan bize gelmiyor dışarıdan sanatçı buluyor şimdi seni mi kıralım hay hay” dedi ve o gece bu sanatçı arkadaşlarım Uşak türkülerini seslendirdiler. Ve gurubumuzun mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Sanatçı dostlara bir kez daha buradan teşekkürlerimi yollamak isterim. Güzel bir gece yaşattılar, güzel sazları eşliğinde, güzel sesleriyle.
Ben türküleri seviyorum. İmkanım oldukça, fırsat buldukça türkü dinlemeye gayret ediyorum. Elbette müziğin her türlüsüne evet diyorum ama türküler bir başka benim için. Yörenin yaşamını bizlere aksettiriyorlar, geleneklerini bizlere ulaştırıyorlar. Tabi arada anlam veremediğimiz sözlerinin absürt olanları da yok değil. Onları bir kenara bırakıp derin anlamlar ifade eden dinledikçe içimizde bir coşku yaratan türküler bizim için daha muteberdir. Minareden at beni, in aşağı tut beni, ya da bu gün ayın ön dördü kız saçını kim ördü, ördüyse yârim ördü, ay karanlık kim gördü gibisine türkülerimizde var elbette. Ama manda yuva yapmış söğüt dalına yavrusunu sinek kapmış gördün mü diye içimizi ısıtıp yüzümüzde gülümsemeler yaratan türkülerimizde var. Hep diyoruz ya şarkılar bestelenir türküler yakılır…
Yöremiz dediğim gibi “Aşıklar Diyarı” diye ün yapmış olsa da öyle her köşemizde bir aşığa rastlayamıyoruz. Ömer Bedrettin Uşaklı’nın söylediği gibi,
“Ufkun dalga dalga göğsün çiçekli,
Gülüyor bağların akşamlarında,
Aşıklar diyarı olduğun belli,
Bir şarap rengi var akşamlarında”
demeyi çok çok istemekteyim.
Türküler özümüz. Türküler sözümüz. Ben türküleri TRT’den dinliyorum. Eh nasıl olsa yaktığımız elektrik paralarıyla birlikte birkaç kuruş verip TRT’ye borcumuzu da ödüyoruz. Hem televizyon hem de radyo bu konuda bize yarar sağlıyor. Her yöreden dinliyorum.
İsimlerini anımsayamadığım yerel sanatçılardan özür dileyerek, onların katkılarına da teşekkür ediyorum. Hepsine alkış tutsun ellerimiz, bağlamada türkü çalsın tellerimiz..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.