Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

ARABA DEVRİLİNCE

“Araba devrilince yol gösteren çok olur.” Atalarımızın yıllara dayanan tecrübelerinden doğmuş, gerçekten anlamlı ve çok yerinde ata sözlerimiz var. Hiç sevmediğim sözlerden biri de “ben demiştim!”. İşte bu güzel sözler eşliğinde akılımız düşenleri daha doğrusu içimizden geçenleri söylemek istiyorum. Hiç akılda hayalde olmadığı halde sayın BAHÇELİ’nin ani bir çıkışı ile alınan “erken seçim” kararı nihayetinde uygulandı ve yeni bir dönem başladı. Parlamenter sistem yerine Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik. Şimdi yeni bir hükümet ve yeni bir yönetim şekliyle yönetileceğiz. Aslında uzun zamandır bunun çalışması ve uygulamaları yapılagelmişti. Geçen hafta kazananları kutlamıştım. Bu hafta da kaybedenler demeyeyim de amacına ulaşamayanlar için bir cümle sarf edeyim. Elbette ilk konuşmamız gereken ve de halka en fazla UMUT veren Cumhuriyet Halk Partisi’nden başlayalım. Sözümün en başında şunu söylemek isterim. Demokrasinin tam anlamıyla işlediği ortamlarda, başarısız olanlar İSTİFA ederler. Oralarda en ufak aksamalar yönetenleri rahatsız eder. İSTİFA Kültürü tam anlamıyla yerleşmiştir. Biz bu konularda biraz gerideyiz. Ekstrem birkaç örnek var mı pek hatırlamıyorum ama sanmıyorum ki başarısız yönetenler görevi bıraksın. Burada iş sayın KILIÇDAROĞLU’na düşer. Partisinin hedeflerine ulaşamadığını görünce hiçbir mazerete sığınmadan istifa edip genel kurula gitmesi olmalıydı. Sizler ne düşünüyorsunuz bilemem ama ben bu kanıdaydım. Yaşadığı tüm seçimler (kurultaylar hariç) hemen hepsini kaybetti. Ama her keresinde bir yolunu bulup ya da bardağın dolu tarafına bakıp kendini akladı. Onun orada durmasından parti kazanç sayfasını çoğaltamadı. Elbette tek suçlu sayın KILIÇDAROĞLU değil. Tüm parti, üyeler, seçmenler oy verenler vermeyenler. Ama başarı olduğunda öne çıkarılacak olanlar başarısızlıkta da önde olmalıydılar. Şimdi biz araba devrilince yol gösteriyor olsakta aslında bizden önce onların düşünmesi gereken olayları anlatmaya çalışıyorum. Ki geçen dönem asla olmaz diye düşündüğümüz. Ama “tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz” dedikleri sayın EKMELEDDİN İHSANOĞLU olayından sonra neredeyse aynı hatayı yapmak için gösterilen gayretleri gördük seçim öncesinde. Neyse ki Güllük gülistanlık bir durum olmadı da Muharrem İNCE’de karar kılındı. Ehh!. O da üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Partiden 8'e kadar bir fazlalık yarattı. 30'lara ulaştı. Kabul etmek gerekir ki ülkemizde sol oylar 30-35 bandında geriye kalan sağ oylar da 2'ye, 3'e bölünürse ancak başarı olabilir. (Sağ-sol diye bahsediyorum bunları geçmişin söylemleri şimdi her şey birbirine karıştı ya!) Cumhuriyet Halk Partisi kendini ve de teşkilatını baştan ayağa yenilemeli. Yeni söylemler ve yeni strateji yaratmalı. Bunu yapabilmek elbette zor ve göze alınması oldukça eziyetli bir iş. Ama bana göre sayın KILIÇDAROĞLU şöyle demeli. “Bu gün itibariyle istifa ediyorum ve bütün teşkilatlardakileri de görevden alıyorum. Atayacağım birer yetkili her ilde yeniden örgütlenmek için çalışacak. Her üye bizzat gelip kendisi üye olacak. Üye olanlar orada kendi seçimlerini yapacak. Genel merkezi oluşturmak için de delege melege olmayacak. Her üye seçme ve seçilme hakkına sahip olacak. Genel başkan seçilmek için kriter ya da falan kadar imza istenmeyecek. Oluşacak organlar ile başkan yeni bir hava, yeni bir proje ile yeni bir yola çıkacak. Bu çalışma yıllar alabilir. Ama geriye bakıldığında zaten yılların boşa aktığının görmek zor değil. Doğrusu bunu yapmak çok cesaretli olmayı gerektirir ve de gerçekten meşakkatli bir iştir. Cesaret eden olabilir mi?.. Vallahi pek umutlu değilim. Erkin KORAY adaşımın şarkısında söylediği gibi, böyle gelmiş böyle gidecek, korkarım vallah!”. Aklımıza takılanlar arasında önemli birkaç soru var. Cevap bulur mu bilemiyorum. Ama yine de sorayım, belki birileri iki satır cevap verebilir. Öncelikle Sayın Deniz BAYKAL’ın aday olmasını içime sindiremedim. Allahtan şifalar dilediğim bu değerli insana elbette partinin vefa borcu vardır. Bunun ödenme şekli böyle olmamalıydı. Geçmişte partiye neredeyse canlarını vermiş binlerce nefer vardır. Onlara ne yaptınız demek geliyor içimden. Ki BAYKAL’ın rahatsız olduğu ve yaşam gerçekleri gereği artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı besbelliyken neden aday gösterildiğinin cevabını alamıyoruz. Bakın en yaşlı üye olarak meclise başkanlık edecekti. Ne çare ki sağlık sorunları nedeniyle sanırım bunu da yerine getiremeyecek. Çok önemli olan bir milletvekilliği mecliste boş kalacak. Bunun yanında aday belirlemeler esnasında yapılan “son dakika” değişiklikleri ne kazandırmış, ya da neler kaybettirmiştir. Bunları da HALK’a açık yüreklilik ile anlatabilir misiniz. İTTİFAK. Bu kelime Cumhuriyet HALK Partisi’ne pek uyar gelmedi. Kurulan MİLLET ittifakı ne kazandırdı. İttifaka karşıyım ama adı neden HALK olmadı. İYİ Parti’ye geçici giden ve geri dönen vekillerin yaşadıkları travmaları izahı nedir. İttifak kurulan KARAMOLLAOĞLU ile SİVAS’ta buluşulacak mı?. Konya’dan ilk sıra verilen vekil ila nihaye partide kalacak mı?.. Ve kontenjan verilen Saadet adayları partiye ne kazandırdı, neler kaybettirdi. İktidar olmak isteyen bir parti İTTİFAK yerine onların tamamen partiye katılmaların sağlansaydı daha uygun olmaz mıydı.? Ve son olarak da sayın İNCE’ye çağrım var. Seçim döneminde sana ne kadar para gönderildi. Ne kadar harcadın. Açıklama yapabilirsen iyi olur. Bir de o mitingde gösterdiğin “ALTIN”ın sahibi öğrenciye “bütün öğrenim masrafların bana ait” diyebilir misin. Bir erken seçimi de atlattık, ama bitmedi. Kasımda yerel seçimler geliyor HAZIR OLUN..
Ekleme Tarihi: 03 Temmuz 2018 - Salı

ARABA DEVRİLİNCE

“Araba devrilince yol gösteren çok olur.” Atalarımızın yıllara dayanan tecrübelerinden doğmuş, gerçekten anlamlı ve çok yerinde ata sözlerimiz var. Hiç sevmediğim sözlerden biri de “ben demiştim!”. İşte bu güzel sözler eşliğinde akılımız düşenleri daha doğrusu içimizden geçenleri söylemek istiyorum.
Hiç akılda hayalde olmadığı halde sayın BAHÇELİ’nin ani bir çıkışı ile alınan “erken seçim” kararı nihayetinde uygulandı ve yeni bir dönem başladı. Parlamenter sistem yerine Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik. Şimdi yeni bir hükümet ve yeni bir yönetim şekliyle yönetileceğiz. Aslında uzun zamandır bunun çalışması ve uygulamaları yapılagelmişti.
Geçen hafta kazananları kutlamıştım. Bu hafta da kaybedenler demeyeyim de amacına ulaşamayanlar için bir cümle sarf edeyim. Elbette ilk konuşmamız gereken ve de halka en fazla UMUT veren Cumhuriyet Halk Partisi’nden başlayalım.
Sözümün en başında şunu söylemek isterim.
Demokrasinin tam anlamıyla işlediği ortamlarda, başarısız olanlar İSTİFA ederler. Oralarda en ufak aksamalar yönetenleri rahatsız eder. İSTİFA Kültürü tam anlamıyla yerleşmiştir. Biz bu konularda biraz gerideyiz. Ekstrem birkaç örnek var mı pek hatırlamıyorum ama sanmıyorum ki başarısız yönetenler görevi bıraksın.
Burada iş sayın KILIÇDAROĞLU’na düşer. Partisinin hedeflerine ulaşamadığını görünce hiçbir mazerete sığınmadan istifa edip genel kurula gitmesi olmalıydı. Sizler ne düşünüyorsunuz bilemem ama ben bu kanıdaydım. Yaşadığı tüm seçimler (kurultaylar hariç) hemen hepsini kaybetti. Ama her keresinde bir yolunu bulup ya da bardağın dolu tarafına bakıp kendini akladı. Onun orada durmasından parti kazanç sayfasını çoğaltamadı. Elbette tek suçlu sayın KILIÇDAROĞLU değil. Tüm parti, üyeler, seçmenler oy verenler vermeyenler. Ama başarı olduğunda öne çıkarılacak olanlar başarısızlıkta da önde olmalıydılar.
Şimdi biz araba devrilince yol gösteriyor olsakta aslında bizden önce onların düşünmesi gereken olayları anlatmaya çalışıyorum. Ki geçen dönem asla olmaz diye düşündüğümüz. Ama “tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz” dedikleri sayın EKMELEDDİN İHSANOĞLU olayından sonra neredeyse aynı hatayı yapmak için gösterilen gayretleri gördük seçim öncesinde. Neyse ki Güllük gülistanlık bir durum olmadı da Muharrem İNCE’de karar kılındı. Ehh!. O da üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Partiden 8'e kadar bir fazlalık yarattı. 30'lara ulaştı. Kabul etmek gerekir ki ülkemizde sol oylar 30-35 bandında geriye kalan sağ oylar da 2'ye, 3'e bölünürse ancak başarı olabilir. (Sağ-sol diye bahsediyorum bunları geçmişin söylemleri şimdi her şey birbirine karıştı ya!)
Cumhuriyet Halk Partisi kendini ve de teşkilatını baştan ayağa yenilemeli. Yeni söylemler ve yeni strateji yaratmalı. Bunu yapabilmek elbette zor ve göze alınması oldukça eziyetli bir iş. Ama bana göre sayın KILIÇDAROĞLU şöyle demeli. “Bu gün itibariyle istifa ediyorum ve bütün teşkilatlardakileri de görevden alıyorum. Atayacağım birer yetkili her ilde yeniden örgütlenmek için çalışacak. Her üye bizzat gelip kendisi üye olacak. Üye olanlar orada kendi seçimlerini yapacak. Genel merkezi oluşturmak için de delege melege olmayacak. Her üye seçme ve seçilme hakkına sahip olacak. Genel başkan seçilmek için kriter ya da falan kadar imza istenmeyecek. Oluşacak organlar ile başkan yeni bir hava, yeni bir proje ile yeni bir yola çıkacak. Bu çalışma yıllar alabilir. Ama geriye bakıldığında zaten yılların boşa aktığının görmek zor değil. Doğrusu bunu yapmak çok cesaretli olmayı gerektirir ve de gerçekten meşakkatli bir iştir. Cesaret eden olabilir mi?.. Vallahi pek umutlu değilim. Erkin KORAY adaşımın şarkısında söylediği gibi, böyle gelmiş böyle gidecek, korkarım vallah!”.
Aklımıza takılanlar arasında önemli birkaç soru var. Cevap bulur mu bilemiyorum. Ama yine de sorayım, belki birileri iki satır cevap verebilir. Öncelikle Sayın Deniz BAYKAL’ın aday olmasını içime sindiremedim. Allahtan şifalar dilediğim bu değerli insana elbette partinin vefa borcu vardır. Bunun ödenme şekli böyle olmamalıydı. Geçmişte partiye neredeyse canlarını vermiş binlerce nefer vardır. Onlara ne yaptınız demek geliyor içimden. Ki BAYKAL’ın rahatsız olduğu ve yaşam gerçekleri gereği artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı besbelliyken neden aday gösterildiğinin cevabını alamıyoruz. Bakın en yaşlı üye olarak meclise başkanlık edecekti. Ne çare ki sağlık sorunları nedeniyle sanırım bunu da yerine getiremeyecek. Çok önemli olan bir milletvekilliği mecliste boş kalacak. Bunun yanında aday belirlemeler esnasında yapılan “son dakika” değişiklikleri ne kazandırmış, ya da neler kaybettirmiştir. Bunları da HALK’a açık yüreklilik ile anlatabilir misiniz.
İTTİFAK. Bu kelime Cumhuriyet HALK Partisi’ne pek uyar gelmedi. Kurulan MİLLET ittifakı ne kazandırdı. İttifaka karşıyım ama adı neden HALK olmadı. İYİ Parti’ye geçici giden ve geri dönen vekillerin yaşadıkları travmaları izahı nedir. İttifak kurulan KARAMOLLAOĞLU ile SİVAS’ta buluşulacak mı?. Konya’dan ilk sıra verilen vekil ila nihaye partide kalacak mı?.. Ve kontenjan verilen Saadet adayları partiye ne kazandırdı, neler kaybettirdi. İktidar olmak isteyen bir parti İTTİFAK yerine onların tamamen partiye katılmaların sağlansaydı daha uygun olmaz mıydı.?
Ve son olarak da sayın İNCE’ye çağrım var. Seçim döneminde sana ne kadar para gönderildi. Ne kadar harcadın. Açıklama yapabilirsen iyi olur. Bir de o mitingde gösterdiğin “ALTIN”ın sahibi öğrenciye “bütün öğrenim masrafların bana ait” diyebilir misin.
Bir erken seçimi de atlattık, ama bitmedi. Kasımda yerel seçimler geliyor HAZIR OLUN..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.