Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

ARTSIN EKSİLMESİN

Canımıza tak dedi şu fiyat artışları. Gün geçmiyor ki her hangi bir ürünün fiyatı artmasın. Vallahi herkeste alışkanlık yaptı. Artış olmayınca bir farklılık hissediyor alışverişe çıkanlar. Yani şu dolarla ya da euro ile uzaktan yakından ilgisi olmayan sade vatandaş bile her artış ona bağlayıp gönlünce zam yapıveriyor ürettiğine, sattığına. Doğrusunu söylemek gerekiyorsa iğneden ipliğe her şey dolara bağlanmış durumda. Büyüklerimiz her ne kadar “olursa yerli ve milli” deseler de işin aslı belli, dolarla alıp dolarla satacağız. Bunun dönüşü yok gibi.. Bütün bu dolar artışları garip bir olaya bağlanmıştı. Hani bir rahip vardı ya. Türkiye de her türlü entrikayı döndüren.. İşte onu yargımız köşeye sıkıştırmıştı ki araya birileri giriverdi, allem oldu kallem oldu ve rahip soluğu Amerika’da aldı. İşte tam o günlerde DOLAR aldı başını bir uçtu ki sormayın. Ne ekonomi bıraktı ne endüstri. Her şey birbirine karıştı. Bunun adı KRİZ dedik.. Hayır dediler bizim ekonomimiz güçlüdür.. Asla yıkılmaz, eğilmez. Ne yapacağız.. Atlatacağız.. Peki atlatalım derken bir ayağımız çukurda  kalabilir mi... Asla olmaz dediler. Ehh biraz sabır, biraz koruk helva olur dediler.. İnandık.. İnandık ama  yukarıdakiler bizimle birlik olmuyorlar. Asgari ücret artsın derken kendi maaşlarını artırıyorlar. Kulakları çınlasın AKŞENER hoca "kendi maaşlarını 76'ya çıkaranlara haram zıkkım olsun diyorum" dedi ama kim dinledi, kim tınladı. Cemaat ne derse desin imam bildiğini okudu. Şu işe çok takılıyorum. Asgari ücret ve gerek memurların maaşları, gerekse işçi ücretleri 1 Ocak’tan itibaren artacak. Artışlar belli komisyonlardan geçecek ve en sonunda sayın cumhurbaşkanımızın onayına sunulacak. Peki bu süreç belli ise neden her şey zamanında yapılmıyor. Ocak geldiğinde daha hala tefe belirlenmemiş, tüfe belirlenmemiş, asgari ücret netleşmemiş artış oranları belirlenmemiş oluyor ve bizler 1 Ocak’ta bu artış yapılmış zamlı maaşlarımıza kavuşamıyoruz. Ta şubat ayında artık ne artış yaptılarsa elimize geçen bir kaç kuruşa sevinmek zorunda kalıyoruz.  Ama işin püf noktası ise farklı. Eylül-ekimden itibaren maaşlara şu kadar zam geliyor diye Allahın her günü gazetelerde haberler yapılıyor. Yok şu kadar artış planlanıyor, bu kadar ele geçecek diye ver yansın yayınlar yapılıyor. Bunu duyan esnaf sattıkları her ürüne yavaş yavaş tıklayıp fiyatları yükseltmeye devam ediyor. Ki ne zaman artışlar maaşlara yansıdı ver bir katkı daha.. Alınan maaşlar ele geçmeden malların artışına sıvanıp yok oluyor. Biz gariban emekliler vur abalıya misali artışların sevincini yaşamadan kahrolup gidiyoruz. Bir başka gerçek ise yapılan artışların yüzdelik olması. Bu gün 1500 TL. emekli maaşı alan bir kişinin eline iyi niyetle diyelim ki 10 zam yapıldı. Ne artış olacak. 150 TL. oldu mu maaşın 1650 TL. oh ne güzel değil mi?.. Diğer hiç bir şeye zam gelmese bu artış o emekliyi belki bir kaç ay sevindirecek.. Ama... Kazın ayağı öyle değil.. 5000 TL. maaş alanım maaşı 500 TL artacak. Hele vekillerin 18 binlik maaşı 1800 artacak. Dolayısıyla onlar her yıl bir asgari ücretli kadar artı aldıklarından aradaki fark her geçen gün büyümekte ve de ara açılmaktadır. Halbuki bakkala gittiğimizde hepimiz ekmeği aynı paradan almaktayız. Doğru değil mi?.. Gelelim doların artmasından sonraki duruma... “KRİZ mıriz yok!” dediler amma öte yandan da elektriğe, suya, doğalgaza zam yapmayı ihmal etmediler. Efendim dışa bağımlıyız... her şey dolarla alınıyor.  Bu krizden TOPYEKÜN çıkmamız için fiyatları bir nebze olsun.. Yükselttik.. Dediler.. Amenna.. Ama kazın ayağı öyle olmadı.. Dolar arttıkça yükselen gaz-elektrik fiyatlarını doların düştüğü zamanlarda geri çekmediler.. Oldu mu ya.. Nerede kaldı maaşlara yapılan artılar.. Nerede kaldı bu doların tepe taklak gidişi. E Z İ L İ Y O R U Z.. Direncimiz azaldı.. Bizi aradan çıkarmak istiyorsanız onu bilemem.. Ve bu kadar olumsuzluklar içerisinde bir de yerel seçim havası başladı. Seçim dönemlerinde hava biraz daha puslu olur.. Bu puslu havaları avantaja döndürmek isteyen ana evlatları bulunur. Yani martın sonuna kadar bu piyasalardan çekeceğimiz var. Bir de akıllı insanlar mart ayında seçim yapmazlar diye duymuştum.. Zira insanların eli darda olur. Akıllarında seçim yerine GEÇİM dertleri önde olur. Bir de mevsim şartları gereği havaların yağışlı karlı kışlı olduğu var sayılırsa en uygun tarihin mayıs ya da haziran aylarında yapılması uygun olur düşüncesindeyim. Elbette bunlar önceden kararlaştırılmış planlamalar olsa da bundan sonrası için yapılabilir diye aklımdan geçti. Evet seçim demişken bir kaç cümleyle de onlara değinmeliyim.. Adı üstünde mahalli idareler seçimleri. Yani yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. Madem adı yerel o halde adaylar yerel ve yöresel olmalı. Yöreye yabancıların o yörenin başkan olmasının kabul edilebilir bir mantığı yok. Hangi partiden olursa olsun yerel yöneticiler elbette YEREL olmalı. Yerel halk dokusuna uymayanı kabullenemez. Aday belirlenmesinde hangi kriterler öne çıkıyor bilemedim. Siyasi partiler yarışmasına rağmen yapılan İTTİFAK’lar aslına uygun değil. Bırakın insanları onlar yerelde gereken ittifakları yapsınlar. Ankara’dan emir verilecek biz buradan ona uyacağız. Nerede kaldı  özgürlük, nerede kaldı bağımsız karar verme. Bana sorarsanız yerel adayları da yerelin insanları belirlemeli.. Bizler falanca ile filancayı istiyoruz demeli, herkes oy kullanmalı, seçilen o insanları yönetmeli... Derken adamcağız bir hiç uğruna göçüp gitti dünyadan. Hani üzülmemek elde değil. Çocukları babalarının cenazelerine bire kavuşup defnedemediler. Ne kadar zor ve acı bir durum aslına bakarsanız. Ama üzerinden onca zaman geçmesine rağmen elle tutulur bir sonuca ulaşılamadı. En çokta prensin Arjantin de  büyük elçiliğe taşınması tuhafıma gitti.. Nedendir bilemedim.. Bu hafta ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü 205 emekli öğretmene ulaşarak onları misafir etmeyi tasarlamış. Nereden akıllarına geldiyse çok güzel düşünmüşler. Keşke her zaman yapabilseler. Yıllarca olmasa da bir 24 Kasım’da bile hatırlanmak bizleri mutlu eder en azından. Geleneksel olması dileğimle. Şu günlerde ASGARİ ücret komisyonu toplanacak. Memurların, emeklilerin maaşlarına yapılacak artışları görüşecek kurullar-komisyonlar. Elinizi vicdanınıza koyun da bizlerin yüzünü güldürecek artışlara imza atın. Yalvarmıyorum ama ne olursunuz GERÇEKÇİ olun.. Ya da ne maaşları artırın ne de fiyatları. Kalsın her şey olduğu gibi, sanki artış olunca yüzümüz mü gülüyor.. Hiç olmaya fiyatlarda artmaz maaşlarda. Biz de rahat ederiz. Hadi yine maaşlarınız artırıldı teranesinden kurtuluruz. Zam yaparak yaşatmak yerine daha radikal çözümlerle yaşam kalitemizi yükseltelim olmaz mı.. Artışı bol.. bereketi bol.. Sağlıklı ve mutlu bir yaşama merhaba demek ümidiyle...
Ekleme Tarihi: 04 Aralık 2018 - Salı

ARTSIN EKSİLMESİN

Canımıza tak dedi şu fiyat artışları. Gün geçmiyor ki her hangi bir ürünün fiyatı artmasın. Vallahi herkeste alışkanlık yaptı. Artış olmayınca bir farklılık hissediyor alışverişe çıkanlar. Yani şu dolarla ya da euro ile uzaktan yakından ilgisi olmayan sade vatandaş bile her artış ona bağlayıp gönlünce zam yapıveriyor ürettiğine, sattığına. Doğrusunu söylemek gerekiyorsa iğneden ipliğe her şey dolara bağlanmış durumda. Büyüklerimiz her ne kadar “olursa yerli ve milli” deseler de işin aslı belli, dolarla alıp dolarla satacağız. Bunun dönüşü yok gibi..
Bütün bu dolar artışları garip bir olaya bağlanmıştı. Hani bir rahip vardı ya. Türkiye de her türlü entrikayı döndüren.. İşte onu yargımız köşeye sıkıştırmıştı ki araya birileri giriverdi, allem oldu kallem oldu ve rahip soluğu Amerika’da aldı. İşte tam o günlerde DOLAR aldı başını bir uçtu ki sormayın. Ne ekonomi bıraktı ne endüstri. Her şey birbirine karıştı. Bunun adı KRİZ dedik..
Hayır dediler bizim ekonomimiz güçlüdür.. Asla yıkılmaz, eğilmez. Ne yapacağız.. Atlatacağız.. Peki atlatalım derken bir ayağımız çukurda  kalabilir mi... Asla olmaz dediler. Ehh biraz sabır, biraz koruk helva olur dediler.. İnandık.. İnandık ama  yukarıdakiler bizimle birlik olmuyorlar. Asgari ücret artsın derken kendi maaşlarını artırıyorlar. Kulakları çınlasın AKŞENER hoca "kendi maaşlarını 76'ya çıkaranlara haram zıkkım olsun diyorum" dedi ama kim dinledi, kim tınladı. Cemaat ne derse desin imam bildiğini okudu.
Şu işe çok takılıyorum. Asgari ücret ve gerek memurların maaşları, gerekse işçi ücretleri 1 Ocak’tan itibaren artacak. Artışlar belli komisyonlardan geçecek ve en sonunda sayın cumhurbaşkanımızın onayına sunulacak. Peki bu süreç belli ise neden her şey zamanında yapılmıyor. Ocak geldiğinde daha hala tefe belirlenmemiş, tüfe belirlenmemiş, asgari ücret netleşmemiş artış oranları belirlenmemiş oluyor ve bizler 1 Ocak’ta bu artış yapılmış zamlı maaşlarımıza kavuşamıyoruz. Ta şubat ayında artık ne artış yaptılarsa elimize geçen bir kaç kuruşa sevinmek zorunda kalıyoruz. 
Ama işin püf noktası ise farklı. Eylül-ekimden itibaren maaşlara şu kadar zam geliyor diye Allahın her günü gazetelerde haberler yapılıyor. Yok şu kadar artış planlanıyor, bu kadar ele geçecek diye ver yansın yayınlar yapılıyor. Bunu duyan esnaf sattıkları her ürüne yavaş yavaş tıklayıp fiyatları yükseltmeye devam ediyor. Ki ne zaman artışlar maaşlara yansıdı ver bir katkı daha.. Alınan maaşlar ele geçmeden malların artışına sıvanıp yok oluyor. Biz gariban emekliler vur abalıya misali artışların sevincini yaşamadan kahrolup gidiyoruz.
Bir başka gerçek ise yapılan artışların yüzdelik olması. Bu gün 1500 TL. emekli maaşı alan bir kişinin eline iyi niyetle diyelim ki 10 zam yapıldı. Ne artış olacak. 150 TL. oldu mu maaşın 1650 TL. oh ne güzel değil mi?.. Diğer hiç bir şeye zam gelmese bu artış o emekliyi belki bir kaç ay sevindirecek.. Ama... Kazın ayağı öyle değil.. 5000 TL. maaş alanım maaşı 500 TL artacak. Hele vekillerin 18 binlik maaşı 1800 artacak. Dolayısıyla onlar her yıl bir asgari ücretli kadar artı aldıklarından aradaki fark her geçen gün büyümekte ve de ara açılmaktadır. Halbuki bakkala gittiğimizde hepimiz ekmeği aynı paradan almaktayız. Doğru değil mi?..
Gelelim doların artmasından sonraki duruma... “KRİZ mıriz yok!” dediler amma öte yandan da elektriğe, suya, doğalgaza zam yapmayı ihmal etmediler. Efendim dışa bağımlıyız... her şey dolarla alınıyor.  Bu krizden TOPYEKÜN çıkmamız için fiyatları bir nebze olsun.. Yükselttik.. Dediler.. Amenna.. Ama kazın ayağı öyle olmadı.. Dolar arttıkça yükselen gaz-elektrik fiyatlarını doların düştüğü zamanlarda geri çekmediler.. Oldu mu ya.. Nerede kaldı maaşlara yapılan artılar.. Nerede kaldı bu doların tepe taklak gidişi. E Z İ L İ Y O R U Z.. Direncimiz azaldı..
Bizi aradan çıkarmak istiyorsanız onu bilemem.. Ve bu kadar olumsuzluklar içerisinde bir de yerel seçim havası başladı. Seçim dönemlerinde hava biraz daha puslu olur.. Bu puslu havaları avantaja döndürmek isteyen ana evlatları bulunur. Yani martın sonuna kadar bu piyasalardan çekeceğimiz var. Bir de akıllı insanlar mart ayında seçim yapmazlar diye duymuştum.. Zira insanların eli darda olur. Akıllarında seçim yerine GEÇİM dertleri önde olur. Bir de mevsim şartları gereği havaların yağışlı karlı kışlı olduğu var sayılırsa en uygun tarihin mayıs ya da haziran aylarında yapılması uygun olur düşüncesindeyim. Elbette bunlar önceden kararlaştırılmış planlamalar olsa da bundan sonrası için yapılabilir diye aklımdan geçti.
Evet seçim demişken bir kaç cümleyle de onlara değinmeliyim.. Adı üstünde mahalli idareler seçimleri. Yani yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. Madem adı yerel o halde adaylar yerel ve yöresel olmalı. Yöreye yabancıların o yörenin başkan olmasının kabul edilebilir bir mantığı yok. Hangi partiden olursa olsun yerel yöneticiler elbette YEREL olmalı. Yerel halk dokusuna uymayanı kabullenemez.
Aday belirlenmesinde hangi kriterler öne çıkıyor bilemedim. Siyasi partiler yarışmasına rağmen yapılan İTTİFAK’lar aslına uygun değil. Bırakın insanları onlar yerelde gereken ittifakları yapsınlar. Ankara’dan emir verilecek biz buradan ona uyacağız. Nerede kaldı  özgürlük, nerede kaldı bağımsız karar verme. Bana sorarsanız yerel adayları da yerelin insanları belirlemeli.. Bizler falanca ile filancayı istiyoruz demeli, herkes oy kullanmalı, seçilen o insanları yönetmeli...
Derken adamcağız bir hiç uğruna göçüp gitti dünyadan. Hani üzülmemek elde değil. Çocukları babalarının cenazelerine bire kavuşup defnedemediler. Ne kadar zor ve acı bir durum aslına bakarsanız. Ama üzerinden onca zaman geçmesine rağmen elle tutulur bir sonuca ulaşılamadı. En çokta prensin Arjantin de  büyük elçiliğe taşınması tuhafıma gitti.. Nedendir bilemedim..
Bu hafta ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü 205 emekli öğretmene ulaşarak onları misafir etmeyi tasarlamış. Nereden akıllarına geldiyse çok güzel düşünmüşler. Keşke her zaman yapabilseler. Yıllarca olmasa da bir 24 Kasım’da bile hatırlanmak bizleri mutlu eder en azından. Geleneksel olması dileğimle.
Şu günlerde ASGARİ ücret komisyonu toplanacak. Memurların, emeklilerin maaşlarına yapılacak artışları görüşecek kurullar-komisyonlar. Elinizi vicdanınıza koyun da bizlerin yüzünü güldürecek artışlara imza atın. Yalvarmıyorum ama ne olursunuz GERÇEKÇİ olun.. Ya da ne maaşları artırın ne de fiyatları. Kalsın her şey olduğu gibi, sanki artış olunca yüzümüz mü gülüyor.. Hiç olmaya fiyatlarda artmaz maaşlarda. Biz de rahat ederiz. Hadi yine maaşlarınız artırıldı teranesinden kurtuluruz.
Zam yaparak yaşatmak yerine daha radikal çözümlerle yaşam kalitemizi yükseltelim olmaz mı.. Artışı bol.. bereketi bol.. Sağlıklı ve mutlu bir yaşama merhaba demek ümidiyle...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.