Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

BAHTIMIZ YİNE KARA

Bartın’ın Amasra ilçesinde bulunan Türkiye Taşkömürü İşletmeleri’ne bağlı maden ocağında meydana gelen GRİZU patlamasında yine bahtımız karardı yine içimiz yandı. 41 canımız daha kara toprağa düştü. Kurtarılan 58 kişi için sevinç duysakta gidenlere yanmamak elde değil. “Bahtımız hep kararacak mı?” diye sormadan da edemiyorum. Türkiye’nin KÖMÜR deposu olan ZONGULDAK ve çevresinde Uzun Mehmet tarafından 1829 yılında ilk kez bulunmuştur. Sonraki yıllarda ülkemizin çeşitli yörelerinde keşfedilen kömür sık sık yaşanılan patlamalar ile oldukça fazla can kayıpları yaşamamıza neden olmuştur. Bir çok kaybımız olsa da SOMA’da verdiğimiz 301 can kaybı en yükseklerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Son yirmi yılda yaşanan GRİZU faciaları da şöyledir. Karaman’da 10 kayıp, Kastamonu’da 18, Balıkesir’de 17, Bursa’da 19, yine Balıkesir’de 19,  Zonguldak’ta 30, Edirne’de 3, Zonguldak Kozlu’da 9 işçi yaşamını yitirmiştir. Burada daha önceki yıllarda 1992'de 263 kaybımız olmuştur. Ve Manisa Soma’da 2014 yılında 301 emekçi yaşamını yitirmiştir. Aralıklarla da olsa kayıplarımız sadece yaşanılan yeri değil tüm ülkemizi yasa boğmuş ve içimiz sızlamıştır. Yerin 300-400 metre altında gece gündüz demeden çalışarak bizlere hizmet eden bu güzel insanları rahmetle anıyor yararlılara da acil şifalar diliyorum. Zonguldak kömürün başkenti. Burada her aileden bir kişi mutlaka kömür ocaklarında çalışmış, alın teri dökmüştür. Kömür onların kaderidir. Her ne kadar kara olsa da yararları nedeniyle KARA ELMAS olarak da adlandırılır. Yıllar yılı yaşanılan kayıplara rağmen “ben artık ocağa giremem” diyen hiç olmamıştır. Kömür kara bahtımız Kara BARTIN’ımız kara bir durumdadır. Elbette gidenleri geri getirmek mümkün değildir ama yaşadığımız bu uzay çağında tedbirleri daha iyi alıp can kayıplarımızı azaltmanın yolları olmalıdır diye düşünüyorum. Soma’da yaşanan facianın ardından yaralar sarılsa da hala izleri vardır ve çözümlenmesi gereken sorunlar vardır. Devletimize düşen tedbirleri daha sıkı alıp takiplerini kararlıca yaparak sonraki yıllarda yaşanması muhtemel kayıpların önüne geçebilmek olmalıdır. Yaralı iken ambulansa bindirilmek istenen işçimizin “araba kirlenmesin” diye yaptığı serzenişi hala belleklerimizdedir. Çok önemli bir enerji kaynağı olarak bildiğimiz bu kıymetli maden KARA ELMAS gelecek yıllarda da yerini koruyacak mı. Yoksa yer altından fışkıran beyaz elmas doğalgaza yenik mi düşecek diye de sormadan edemiyorum. Gelecek yıllarda pabucu dama atılacak gibi görünen petrolün yerini elektrik enerjisinin almasının planlandığı gibi kömürün yerini de doğalgaz mı alacak acaba? Okul yıllarımda bir askeri öğretmenimiz “teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin savaşı SÜNGÜ kazanır” derdi. Hiç aklımdan çıkmayan bu güzel sözü kömür için de düşünüyorum. Ne kadar enerji kaynağı bulunursa bulunsun KÖMÜR yine birinci sıradaki yerini koruyacaktır gelecekte de. Kayıplar geri gelemeyecek olsa da yaralar elbette sarılacak ve hayat devam edecek. Ben yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle bir dünya harikası olan bu güzel ülkemizin bu cennet vatanımızın daha iyi koşullarda korunması ve kullanılması için gayret edilmesi gerektiğine inanıyorum. Depremler, seller, orman yangınları içimizde sızlamalar yaşatsa da metanetimizi koruyarak onlara göğüs germek, bir daha yaşanmaması için tedbirleri almak sağduyulu davranmak hepimize düşen milli bir görevdir. Manavgat’ta, Marmaris’te yanan ormanın; Rize’ye gelen selin, Bartın’da göçen kömür ocağının, Soma’daki kayıpların, İzmir’de yaşanan depremin aslında tüm ülkemize zararı vardır. Böyle durumlarda tüm ülke olarak acımızı her halûkarda paylaşabilen ender ülkelerden biriyiz. Acınız acımızdır. Her ne kadar ateş düştüğü yeri yakar deseler de bizim için ateş hepimizin içini yakar. Hüzünlenir, kederlenir ve elimizden gelen her türlü fedakârlığı yapmaktan asla geri durmayız. Yalnız küçük bir eksiğimiz var! Bu yaşanılanları olaylar olmadan önce dillendirip önlemleri önce alabilirsek daha az kayıplarla bu acıları azaltırız. Şimdi tüm ülkemizin yeniden başı sağolsun diyerek; kaybettiğimiz canlara Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar dilerim. Yetkililer, ilgililer ne olursunuz hadi bu tedbirleri şimdiden alıp ülkemize böyle acıları bir daha yaşatmamanın yollarını bulalım. inanıyorum ki biz bunların hakkından geliriz. Biraz daha gayretli biraz daha ilgiyle yaklaşalım. GEÇMİŞ OLSUN Zonguldak, GEÇMİŞ OLSUN Bartın, GEÇMİŞ olsun AMASRA ve geçmiş olsun Güzel ülkem, Türkiyem. Hepimizin başı sağolsun.
Ekleme Tarihi: 18 Ekim 2022 - Salı

BAHTIMIZ YİNE KARA

Bartın’ın Amasra ilçesinde bulunan Türkiye Taşkömürü İşletmeleri’ne bağlı maden ocağında meydana gelen GRİZU patlamasında yine bahtımız karardı yine içimiz yandı. 41 canımız daha kara toprağa düştü. Kurtarılan 58 kişi için sevinç duysakta gidenlere yanmamak elde değil. “Bahtımız hep kararacak mı?” diye sormadan da edemiyorum.
Türkiye’nin KÖMÜR deposu olan ZONGULDAK ve çevresinde Uzun Mehmet tarafından 1829 yılında ilk kez bulunmuştur. Sonraki yıllarda ülkemizin çeşitli yörelerinde keşfedilen kömür sık sık yaşanılan patlamalar ile oldukça fazla can kayıpları yaşamamıza neden olmuştur. Bir çok kaybımız olsa da SOMA’da verdiğimiz 301 can kaybı en yükseklerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

Son yirmi yılda yaşanan GRİZU faciaları da şöyledir. Karaman’da 10 kayıp, Kastamonu’da 18, Balıkesir’de 17, Bursa’da 19, yine Balıkesir’de 19, 

Zonguldak’ta 30, Edirne’de 3, Zonguldak Kozlu’da 9 işçi yaşamını yitirmiştir. Burada daha önceki yıllarda 1992'de 263 kaybımız olmuştur. Ve Manisa Soma’da 2014 yılında 301 emekçi yaşamını yitirmiştir. Aralıklarla da olsa kayıplarımız sadece yaşanılan yeri değil tüm ülkemizi yasa boğmuş ve içimiz sızlamıştır.
Yerin 300-400 metre altında gece gündüz demeden çalışarak bizlere hizmet eden bu güzel insanları rahmetle anıyor yararlılara da acil şifalar diliyorum.
Zonguldak kömürün başkenti. Burada her aileden bir kişi mutlaka kömür ocaklarında çalışmış, alın teri dökmüştür. Kömür onların kaderidir. Her ne kadar kara olsa da yararları nedeniyle KARA ELMAS olarak da adlandırılır. Yıllar yılı yaşanılan kayıplara rağmen “ben artık ocağa giremem” diyen hiç olmamıştır. Kömür kara bahtımız Kara BARTIN’ımız kara bir durumdadır. Elbette gidenleri geri getirmek mümkün değildir ama yaşadığımız bu uzay çağında tedbirleri daha iyi alıp can kayıplarımızı azaltmanın yolları olmalıdır diye düşünüyorum.
Soma’da yaşanan facianın ardından yaralar sarılsa da hala izleri vardır ve çözümlenmesi gereken sorunlar vardır. Devletimize düşen tedbirleri daha sıkı alıp takiplerini kararlıca yaparak sonraki yıllarda yaşanması muhtemel kayıpların önüne geçebilmek olmalıdır. Yaralı iken ambulansa bindirilmek istenen işçimizin “araba kirlenmesin” diye yaptığı serzenişi hala belleklerimizdedir.
Çok önemli bir enerji kaynağı olarak bildiğimiz bu kıymetli maden KARA ELMAS gelecek yıllarda da yerini koruyacak mı. Yoksa yer altından fışkıran beyaz elmas doğalgaza yenik mi düşecek diye de sormadan edemiyorum. Gelecek yıllarda pabucu dama atılacak gibi görünen petrolün yerini elektrik enerjisinin almasının planlandığı gibi kömürün yerini de doğalgaz mı alacak acaba? Okul yıllarımda bir askeri öğretmenimiz “teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin savaşı SÜNGÜ kazanır” derdi. Hiç aklımdan çıkmayan bu güzel sözü kömür için de düşünüyorum. Ne kadar enerji kaynağı bulunursa bulunsun KÖMÜR yine birinci sıradaki yerini koruyacaktır gelecekte de.
Kayıplar geri gelemeyecek olsa da yaralar elbette sarılacak ve hayat devam edecek. Ben yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle bir dünya harikası olan bu güzel ülkemizin bu cennet vatanımızın daha iyi koşullarda korunması ve kullanılması için gayret edilmesi gerektiğine inanıyorum. Depremler, seller, orman yangınları içimizde sızlamalar yaşatsa da metanetimizi koruyarak onlara göğüs germek, bir daha yaşanmaması için tedbirleri almak sağduyulu davranmak hepimize düşen milli bir görevdir. Manavgat’ta, Marmaris’te yanan ormanın; Rize’ye gelen selin, Bartın’da göçen kömür ocağının, Soma’daki kayıpların, İzmir’de yaşanan depremin aslında tüm ülkemize zararı vardır. Böyle durumlarda tüm ülke olarak acımızı her halûkarda paylaşabilen ender ülkelerden biriyiz. Acınız acımızdır. Her ne kadar ateş düştüğü yeri yakar deseler de bizim için ateş hepimizin içini yakar. Hüzünlenir, kederlenir ve elimizden gelen her türlü fedakârlığı yapmaktan asla geri durmayız. Yalnız küçük bir eksiğimiz var! Bu yaşanılanları olaylar olmadan önce dillendirip önlemleri önce alabilirsek daha az kayıplarla bu acıları azaltırız.
Şimdi tüm ülkemizin yeniden başı sağolsun diyerek; kaybettiğimiz canlara Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar dilerim.
Yetkililer, ilgililer ne olursunuz hadi bu tedbirleri şimdiden alıp ülkemize böyle acıları bir daha yaşatmamanın yollarını bulalım. inanıyorum ki biz bunların hakkından geliriz. Biraz daha gayretli biraz daha ilgiyle yaklaşalım.
GEÇMİŞ OLSUN Zonguldak, GEÇMİŞ OLSUN Bartın, GEÇMİŞ olsun AMASRA ve geçmiş olsun Güzel ülkem, Türkiyem. Hepimizin başı sağolsun.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.