Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

BEKLENTİLERİMİZ

Her şeyi açık ve net konuşmak lazım. Ne yalan söyleyeyim, hükümette değişiklik olacak dedikleri zaman içimdeki bir ses bana “ilimizden bir bakan çıkabilir” diye seslenmişti. Umuyordum. En azından bir sağlık bakanı ya da adalet bakanı çıkabilir miydi? Uşak bunu hak etmiyor muydu? Olmadı.. Yine tutturamadık. Yine Uşak’ımız bu hükümet dönemimi de bakansız sürdürecek. Tarihimize baktığımızda 1953 yılında il olan Uşak, şimdiye kadar iki bakan çıkarabildi. Bunlardan ilki rahmetle anıyorum, Orhan Dengiz.. Adalet Partisi dönemlerinin bize bahşet-tiği bir isim. Uşak’ın kendine göre okullaşmasında onun fevkalade gayretleri olmuştu. Sağolsun. Eee tabii Uşak’lı da onu unutmadı ve herkese nasip olmayan bir okula Anadolu Lisesi’ne onun adı verildi. Gerçi yakında onunda yerinde yeller esecek. Simge olmuş bir okul da gaiplere karışacak. Bir diğeri ise Anap dönemlerinin gözde vekili rahmetli Mehmet Topaç. Onu da rahmetle anıyorum. Kısa süreliğine de olsa devrin adalet bakanlığını yapmıştı. İlimiz Uşak’ın adalet sarayı onunla vücut buldu. Bu bakanlığın Uşak’a katkısı ne olabilirdi bilemem ama Uşak’tan bakanımız var diye zaman içinde göğsümüz kabarıveriyordu. Artık şimdi o yıllar geride kaldı ve 15 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yönetiliyoruz. Ve de her seçim döneminde bir dönem hariç bu partiden iki vekil mecliste Uşak’ımızı temsil ediyor. Ellerinden geldiğince karınca kararınca Uşak için çalışıyorlardır. Yani diyeceğim o ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin vekilleri icraatlarını bizlerle pek paylaşmıyorlar. Sadece Cumhuriyet Halk Partili vekilimiz bizlere çalışmaları ile ilgili bilgilerini paylaşıyorlar. Allah var bende onları sık sık rahatsız edip onu bunu sormuyorum. Arzu ederlerse gönderilerini gazetemizde kamuoyu ile paylaşırım. Bu dönem içinde bana göre vekillerimizin Uşak için yaptıkları en önemli iş bana göre Uşak Üniversitesi’dir. Bu bacasız fabrikayı bize kazandıranlara minnettarım. Zira bizimle birlikte yola çıkan diğer üniversitelere göre bir hayli önde olduğumuzu söyleyebilirim. Yıllar yılı Afyon’un hegemonyası altında ezilmekten kurtulup kendi adımıza bir üniversiteye sahip olduğumuz için mutluyum. Uşak için yapılması gerekenlerden biri de geçmiş zamanlarda adımıza bir tane “Ş” harfi eklenmesi talebi vardı. Yurdun dört bir tarafını dolaştığımız günlerde kimi adımızı bilmiyor kimi yerimizi bilmiyordu. Kelime anlamı olarakta “hizmetçi” anlamı çıkarıldığı için hafifçe burukluk yaşayabiliyordu. Her ne kadar biz kendimizi anlatmaya çalışsak “Biz Uşşak, yani aşıklar diyarıyız” desekte onlardaki ilk imajı değiştiremiyorduk. Bu derdimizi o günlerin vekili sayın Alim Tunç’a iletmiş ve o da bu konuyla ilgili bir yoğun çalışma içine girmişti. Uzun zaman sonra karşılaştığımız bir ortamda sayın Tunç, bu talebinin olumlu karşılanmadığını, bir harf için neredeyse 1 trilyon masraf çıkacağını, o nedenle bu talebin rafa kalktığından söz etmişti. Hoşumuza gitmese de kabullenmek zorunda kalmış ve adımızı bu şekilde duyurmaya devam edelim demiştik. Gel zaman git zaman komşu ilimizdeki tabelalara bir baktık ki… Afyon adı “Afyonkarahisar” oluvermiş. Hayda.. bir harf için masrafa katlanamayanlar bakın dokuz harfi birden değiştirivermişler.. Şaşırmadım desem yalan olur. Kulakların çınlasın sayın Tunç dedim.. Afyon’un bir bakanı var dillere destan.. Yıllar yılı demir attı vallahi bırakmıyor sayın Eroğlu... Siyasiler için büyük bir nimetti hava alanı. Ellili yıllarda alt yapısı oluşan hava alanımız açılmıştı. Artık bizim de başımızın üstünden uçuşmaları görebiliyorduk. Hatta birkaç kere hava alanına gidip uçakların kalkışlarını inişlerini bile izlemiştim. İşte onlarda tarih oldu. Belki zaman zaman şahit oluyorsunuzdur. Hava alanımız antrenman sahası oldu. Bazı özel havayolları pilotlarına burada antrenman yaptırıyorlar. Umarım önümüzdeki günlerde buradan uçakların iniş kalkışlarını yeniden görme fırsatı yakalarız. Yaz dönemlerinde genellikle festivaller yapılır. Bizde de vardı. Sivaslı “Çilek Festivali”, Ulubey “Kanyon Festivali”, Banaz “Yörük Şenliği”, Eşme “Kilim Festivali”, Karahallı “Dokuma Festivali”, Uşak “Yayla Festivali” gibi... O günlerin gelmesini dört gözle beklerdik. Doğrusunu söylemek gerekirse beklentimize de değerdi. Son yıllarda nedenini bilemediğim şekilde ilçeler bu etkinlikleri ulusal düzeyde pek yansıtamadılar. Hatta Eşme uluslararası niteliklere taşınmıştı. Ne var ki tanıtımlara gereği kadar önem veremiyoruz ve onun nemalarından yararlanamıyoruz gibi geliyor bana. Bu yıl ağız tadıyla bir çilek yiyemedim örneğin. Kanyon için defalara yazı yazım ve bir çok arkadaşımı bizzat bilgilendirip oranın görülmesini sağlamaya çalıştım. Elbette teşekkür beklemiyorum ama bir Uşaklı olarak buraların tanınmasını ve gezilmesini, adından söz edilmesini istiyorum. Kula’daki peri bacalarını görmeye gelenlere önce kanyonları gezdirdim. Kula’ya zamanımız kalmadı sonra gelelim dediler. Zira Taşyaran Vadisi, zira Banaz’daki tabiat güzellikleri. Elbette biz sonradan olma küçük bir iliz. Ama artık kabımıza sığmıyoruz. Kendi kendine yeten karınca kararınca tarımda, karınca kararınca sanayide adını duyurmaya çalışan, halkını doyurmaya çalışan mazbut bir şehiriz. Beklentilerimde haksız mıyım.. Deyin bakalım…
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2024 - Cumartesi

BEKLENTİLERİMİZ

Her şeyi açık ve net konuşmak lazım. Ne yalan söyleyeyim, hükümette değişiklik olacak dedikleri zaman içimdeki bir ses bana “ilimizden bir bakan çıkabilir” diye seslenmişti. Umuyordum. En azından bir sağlık bakanı ya da adalet bakanı çıkabilir miydi? Uşak bunu hak etmiyor muydu? Olmadı.. Yine tutturamadık. Yine Uşak’ımız bu hükümet dönemimi de bakansız sürdürecek.
Tarihimize baktığımızda 1953 yılında il olan Uşak, şimdiye kadar iki bakan çıkarabildi. Bunlardan ilki rahmetle anıyorum, Orhan Dengiz.. Adalet Partisi dönemlerinin bize bahşet-tiği bir isim. Uşak’ın kendine göre okullaşmasında onun fevkalade gayretleri olmuştu. Sağolsun. Eee tabii Uşak’lı da onu unutmadı ve herkese nasip olmayan bir okula Anadolu Lisesi’ne onun adı verildi. Gerçi yakında onunda yerinde yeller esecek. Simge olmuş bir okul da gaiplere karışacak.
Bir diğeri ise Anap dönemlerinin gözde vekili rahmetli Mehmet Topaç. Onu da rahmetle anıyorum. Kısa süreliğine de olsa devrin adalet bakanlığını yapmıştı.
İlimiz Uşak’ın adalet sarayı onunla vücut buldu. Bu bakanlığın Uşak’a katkısı ne olabilirdi bilemem ama Uşak’tan bakanımız var diye zaman içinde göğsümüz kabarıveriyordu.
Artık şimdi o yıllar geride kaldı ve 15 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yönetiliyoruz. Ve de her seçim döneminde bir dönem hariç bu partiden iki vekil mecliste Uşak’ımızı temsil ediyor. Ellerinden geldiğince karınca kararınca Uşak için çalışıyorlardır. Yani diyeceğim o ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin vekilleri icraatlarını bizlerle pek paylaşmıyorlar. Sadece Cumhuriyet Halk Partili vekilimiz bizlere çalışmaları ile ilgili bilgilerini paylaşıyorlar. Allah var bende onları sık sık rahatsız edip onu bunu sormuyorum. Arzu ederlerse gönderilerini gazetemizde kamuoyu ile paylaşırım.
Bu dönem içinde bana göre vekillerimizin Uşak için yaptıkları en önemli iş bana göre Uşak Üniversitesi’dir. Bu bacasız fabrikayı bize kazandıranlara minnettarım. Zira bizimle birlikte yola çıkan diğer üniversitelere göre bir hayli önde olduğumuzu söyleyebilirim. Yıllar yılı Afyon’un hegemonyası altında ezilmekten kurtulup kendi adımıza bir üniversiteye sahip olduğumuz için mutluyum.
Uşak için yapılması gerekenlerden biri de geçmiş zamanlarda adımıza bir tane “Ş” harfi eklenmesi talebi vardı. Yurdun dört bir tarafını dolaştığımız günlerde kimi adımızı bilmiyor kimi yerimizi bilmiyordu. Kelime anlamı olarakta “hizmetçi” anlamı çıkarıldığı için hafifçe burukluk yaşayabiliyordu. Her ne kadar biz kendimizi anlatmaya çalışsak “Biz Uşşak, yani aşıklar diyarıyız” desekte onlardaki ilk imajı değiştiremiyorduk. Bu derdimizi o günlerin vekili sayın Alim Tunç’a iletmiş ve o da bu konuyla ilgili bir yoğun çalışma içine girmişti. Uzun zaman sonra karşılaştığımız bir ortamda sayın Tunç, bu talebinin olumlu karşılanmadığını, bir harf için neredeyse 1 trilyon masraf çıkacağını, o nedenle bu talebin rafa kalktığından söz etmişti. Hoşumuza gitmese de kabullenmek zorunda kalmış ve adımızı bu şekilde duyurmaya devam edelim demiştik.
Gel zaman git zaman komşu ilimizdeki tabelalara bir baktık ki… Afyon adı “Afyonkarahisar” oluvermiş. Hayda.. bir harf için masrafa katlanamayanlar bakın dokuz harfi birden değiştirivermişler.. Şaşırmadım desem yalan olur. Kulakların çınlasın sayın Tunç dedim.. Afyon’un bir bakanı var dillere destan.. Yıllar yılı demir attı vallahi bırakmıyor sayın Eroğlu...
Siyasiler için büyük bir nimetti hava alanı. Ellili yıllarda alt yapısı oluşan hava alanımız açılmıştı. Artık bizim de başımızın üstünden uçuşmaları görebiliyorduk. Hatta birkaç kere hava alanına gidip uçakların kalkışlarını inişlerini bile izlemiştim. İşte onlarda tarih oldu. Belki zaman zaman şahit oluyorsunuzdur. Hava alanımız antrenman sahası oldu. Bazı özel havayolları pilotlarına burada antrenman yaptırıyorlar. Umarım önümüzdeki günlerde buradan uçakların iniş kalkışlarını yeniden görme fırsatı yakalarız.
Yaz dönemlerinde genellikle festivaller yapılır. Bizde de vardı. Sivaslı “Çilek Festivali”, Ulubey “Kanyon Festivali”, Banaz “Yörük Şenliği”, Eşme “Kilim Festivali”, Karahallı “Dokuma Festivali”, Uşak “Yayla Festivali” gibi... O günlerin gelmesini dört gözle beklerdik. Doğrusunu söylemek gerekirse beklentimize de değerdi. Son yıllarda nedenini bilemediğim şekilde ilçeler bu etkinlikleri ulusal düzeyde pek yansıtamadılar. Hatta Eşme uluslararası niteliklere taşınmıştı. Ne var ki tanıtımlara gereği kadar önem veremiyoruz ve onun nemalarından yararlanamıyoruz gibi geliyor bana. Bu yıl ağız tadıyla bir çilek yiyemedim örneğin.
Kanyon için defalara yazı yazım ve bir çok arkadaşımı bizzat bilgilendirip oranın görülmesini sağlamaya çalıştım. Elbette teşekkür beklemiyorum ama bir Uşaklı olarak buraların tanınmasını ve gezilmesini, adından söz edilmesini istiyorum. Kula’daki peri bacalarını görmeye gelenlere önce kanyonları gezdirdim. Kula’ya zamanımız kalmadı sonra gelelim dediler. Zira Taşyaran Vadisi, zira Banaz’daki tabiat güzellikleri.
Elbette biz sonradan olma küçük bir iliz. Ama artık kabımıza sığmıyoruz. Kendi kendine yeten karınca kararınca tarımda, karınca kararınca sanayide adını duyurmaya çalışan, halkını doyurmaya çalışan mazbut bir şehiriz.
Beklentilerimde haksız mıyım.. Deyin bakalım…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.