Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

BİR TÜRLÜ OLMADI

Yerel seçimlere doğru hızla ilerlerken aklımıza takılanları da söylemeden duramayacağım. Siyasilerin seçim öncelerinde verdiği o güzel mesajlar ne yazık ki seçim sonrasında bir türlü hayata geçirilemiyor. Ağzımıza çalınan bir parmak balın tadına varmadan eriyip gidiyor. Her zaman savunduğum gibi ülkede seçimler bir kör dövüşü gibi başlayıp bitiyor. Hele günümüzde liderlerin gösterdiği adaylara öyle ya da böyle oy veriyoruz. İşlem tamam deyip yine yolumuza devam ediyoruz. Oysa kafamdaki siyasi düşünce yaşanılanlardan çok farklı. Yani aday olacak kişi kendi isteğiyle er meydanına çıkıp, insanlara kendini anlatıp yeterli oyu alarak seçilemiyor. Elbette bir siyasi ÖRGÜT olacak ve o örgüt içerisinde yapılacak değerlendirmeler ve incelemeler anketler oylamalar sonucunda adaylar belirlenecek. O kişi de partinin adayı olarak yarışa katılacak ve halktan gerekli oyu alırsa o göreve gelecek. Oysa olaylar böyle gelişmiyor. Koalisyonları bitireceğiz diye getirilen bir seçim sisteminde bu kez de İTTİFAKLAR ortaya çıktı. Bir dönem birbirlerini parçalayacak kadar kanlı -bıçaklı düşman olan siyasiler şimdi adı ne olursa olsun İTTİFAK kurmayı, daha doğrusu bir şekilde seçimi kazanmanın hesapları içine girdiler. Tam anlayamamış olsam da siyasi partiler bir amaç için kurulur, bir fikir etrafında toplanır ve hazırladıkları tüzükle, parti programı ile İKTİDARA talip olurlar. Demek ki ben doğru anlayamamışım. Seçimlere katılırken partinin tüzük ve programları ara sıra rafa kaldırılabiliyormuş. O zaman bırakın İTTİFAK’ı partinizi birleştirin. Şimdi yerel seçimler yapılacak. Şöyle bir senaryo düşünelim. A partisi ile B partisi Ankara’da oturdular, konuştular ve anlaştılar. Dediler ki falan ilde sen beni filan ilde ben seni destekleyeceğim. Tamam mı... Tamam. Peki o ildeki falan partili seçmenler niçin filan partinin adayına oy verecekler. Ya da filan yerdeki falan partililer niçin başka partinin adayına oy verecekler.  Yıllardır peşinden koştuğu partisinin amaçlarına şu güne kadar hizmet etmiş zavallı ÜYE niçin yoluna kurban olduğu partisinden vazgeçecek.. O zaman uğruna mücadele ettiği o görüşünden vaz mı geçecek. Anlayamıyorum. Kaldı ki bu seçim yerel seçim. Seçmenler kendi yörelerinde kendilerini yönetecek idarecilerini seçecekler. Bu kadar gerilmenin anlamı nedir. Hafızalarımızın almadığı bir sistem. Ve inanın vatandaşlık görevimi yapmaktan böyle zamanlarda utanç duyuyorum. Adam sen de diyeceğim. Kim olursa olsun. Sanki biri ötekinden farklı mı diyesim geliyor ama yapamıyorum. Üstüme düşeni yapmalıyım. Ya da ben oyumu kullanmalıyım ki sonrasında hem eleştirebilmeli hem de alkışlamalıyım diyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkede uygulanmakta olan BAŞKANLIK sistemi içerisinde parlemento aktivitelerinin azaldığı düşünülürse asıl önem verilmesi gereken seçimler yerel yönetimler olmalıdır. Bir sorunda Muhtarlık seçimleri. Her işlemin elektronik ortamda yapılabildiği varsayılırsa muhtarların yapabilecekleri fevkalade görevler neredeyse kalmadı. Yol mu yapacaklar. Mahalledeki okul, çeşme, cami gibi yerleri mi imar edecekler. Hayır. Artık her şeyi belediyeler yapıyor ve hatta Büyükşehir belediyeleri yapıyor.. Nikahlar bile neredeyse muhtarlara düşmüyor.. Köylerin en büyük mülki amirleri sadece satır aralarında kalan bir ünvan oldu neredeyse. Köylerde muhtar herkesi, herkes de muhtarı tanır idi. Şimdi mahallede muhtar kimseyi, ya da muhtarlar mahallelerindeki sakinleri bilemiyor artık. 10 bine yaklaşan  nüfuslu mahalleler var.. Ben Banaz Belediyesinin kurulduğu 1953 yılından bu yana yaşımın yettiği kadarıyla olan belediye başkanlarını anımsıyorum. Seyit Ahmet KILINÇ, İbrahim YILDIZ, Osman YAVAŞ, Sami BARDAKÇI, Azmi ÖZKUK, Necati AKIN, Ali Rıza DIBIRDIK, Avni ÖZTÜRK, Tahsin ERDEM, Zafer ARPACI.. Hepsinin ilçemiz adına yaptığı hizmetler elbette vardır. Kimileri programa aldığı faaliyetleri tam anlamıyla bitirmiş, kimileri ise zaman yetersizliğinden ya da ödenek yokluğundan düşündüklerini hayata geçirememişlerdir. Kimlerin yararlı olduğu, olmadığı BANAZ halkı tarafından zaman içinde görülmüştür. Biz yaşamdan göçenlere rahmetler, yaşayanlara uzun ve sağlıklı ömürler dilerken hizmetleri için de TEŞEKKÜRÜ bir borç biliriz. Elbette aklımızda kalan 1960'lı yılların BANAZ’ı ile günümüzün BANAZ’ı arasında oldukça farklılıklar bulunmaktadır. Ancak yaşanılan değişim yeterli midir dersek asla yeterli olmadığına sanırım herkes hem fikir olacaktır.  İnanıyorum ki BANAZ müreffeh ve gelişmiş bir çehreye sahip olabilirdi. Yapılan yanlış tercihler ya da yapılamayan tercihler bizi bu günlere getirmiştir. Aslolan bundan sonra ilçemizi yaşanılır bir hale getirmek için çalışılmalıdır. Her şey sadece siyasi kapsamda değerlendirip yeterli görmemelidir. Seçimin ertesi günü rozeti çıkarıp BANAZ ve BANAZLILAR için yeni adımlar atmalı. Gelişimi için akıl yürütmeli projeler geliştirilmelidir. En çok nefret ettiğim bir olay ise seçime girecek adayları harcadıkları paralar. Gelin buna fırsat vermeyelim. Sonrasında da "adam bir yığın para harcadı onu çıkartacak" gibi teranelerle kendimizi oyalamayalım. Bu bir demokrasi sınavıdır. Bu sınavı geçmek için insanlar demokratik haklarını kullanmalıdırlar. İyi düşünmeli, özgürce karar vermelidirler. Bu güzel ilçemizde daha da güzellikler yaşayabilmek adına..
Ekleme Tarihi: 11 Aralık 2018 - Salı

BİR TÜRLÜ OLMADI

Yerel seçimlere doğru hızla ilerlerken aklımıza takılanları da söylemeden duramayacağım. Siyasilerin seçim öncelerinde verdiği o güzel mesajlar ne yazık ki seçim sonrasında bir türlü hayata geçirilemiyor. Ağzımıza çalınan bir parmak balın tadına varmadan eriyip gidiyor.
Her zaman savunduğum gibi ülkede seçimler bir kör dövüşü gibi başlayıp bitiyor. Hele günümüzde liderlerin gösterdiği adaylara öyle ya da böyle oy veriyoruz. İşlem tamam deyip yine yolumuza devam ediyoruz. Oysa kafamdaki siyasi düşünce yaşanılanlardan çok farklı.
Yani aday olacak kişi kendi isteğiyle er meydanına çıkıp, insanlara kendini anlatıp yeterli oyu alarak seçilemiyor. Elbette bir siyasi ÖRGÜT olacak ve o örgüt içerisinde yapılacak değerlendirmeler ve incelemeler anketler oylamalar sonucunda adaylar belirlenecek. O kişi de partinin adayı olarak yarışa katılacak ve halktan gerekli oyu alırsa o göreve gelecek.
Oysa olaylar böyle gelişmiyor. Koalisyonları bitireceğiz diye getirilen bir seçim sisteminde bu kez de İTTİFAKLAR ortaya çıktı. Bir dönem birbirlerini parçalayacak kadar kanlı -bıçaklı düşman olan siyasiler şimdi adı ne olursa olsun İTTİFAK kurmayı, daha doğrusu bir şekilde seçimi kazanmanın hesapları içine girdiler.
Tam anlayamamış olsam da siyasi partiler bir amaç için kurulur, bir fikir etrafında toplanır ve hazırladıkları tüzükle, parti programı ile İKTİDARA talip olurlar. Demek ki ben doğru anlayamamışım. Seçimlere katılırken partinin tüzük ve programları ara sıra rafa kaldırılabiliyormuş. O zaman bırakın İTTİFAK’ı partinizi birleştirin.
Şimdi yerel seçimler yapılacak. Şöyle bir senaryo düşünelim. A partisi ile B partisi Ankara’da oturdular, konuştular ve anlaştılar. Dediler ki falan ilde sen beni filan ilde ben seni destekleyeceğim. Tamam mı... Tamam. Peki o ildeki falan partili seçmenler niçin filan partinin adayına oy verecekler. Ya da filan yerdeki falan partililer niçin başka partinin adayına oy verecekler. 
Yıllardır peşinden koştuğu partisinin amaçlarına şu güne kadar hizmet etmiş zavallı ÜYE niçin yoluna kurban olduğu partisinden vazgeçecek.. O zaman uğruna mücadele ettiği o görüşünden vaz mı geçecek. Anlayamıyorum. Kaldı ki bu seçim yerel seçim. Seçmenler kendi yörelerinde kendilerini yönetecek idarecilerini seçecekler. Bu kadar gerilmenin anlamı nedir.
Hafızalarımızın almadığı bir sistem. Ve inanın vatandaşlık görevimi yapmaktan böyle zamanlarda utanç duyuyorum. Adam sen de diyeceğim. Kim olursa olsun. Sanki biri ötekinden farklı mı diyesim geliyor ama yapamıyorum. Üstüme düşeni yapmalıyım. Ya da ben oyumu kullanmalıyım ki sonrasında hem eleştirebilmeli hem de alkışlamalıyım diyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkede uygulanmakta olan BAŞKANLIK sistemi içerisinde parlemento aktivitelerinin azaldığı düşünülürse asıl önem verilmesi gereken seçimler yerel yönetimler olmalıdır.
Bir sorunda Muhtarlık seçimleri. Her işlemin elektronik ortamda yapılabildiği varsayılırsa muhtarların yapabilecekleri fevkalade görevler neredeyse kalmadı. Yol mu yapacaklar. Mahalledeki okul, çeşme, cami gibi yerleri mi imar edecekler. Hayır. Artık her şeyi belediyeler yapıyor ve hatta Büyükşehir belediyeleri yapıyor.. Nikahlar bile neredeyse muhtarlara düşmüyor.. Köylerin en büyük mülki amirleri sadece satır aralarında kalan bir ünvan oldu neredeyse. Köylerde muhtar herkesi, herkes de muhtarı tanır idi. Şimdi mahallede muhtar kimseyi, ya da muhtarlar mahallelerindeki sakinleri bilemiyor artık. 10 bine yaklaşan 
nüfuslu mahalleler var..
Ben Banaz Belediyesinin kurulduğu 1953 yılından bu yana yaşımın yettiği kadarıyla olan belediye başkanlarını anımsıyorum. Seyit Ahmet KILINÇ, İbrahim YILDIZ, Osman YAVAŞ, Sami BARDAKÇI, Azmi ÖZKUK, Necati AKIN, Ali Rıza DIBIRDIK, Avni ÖZTÜRK, Tahsin ERDEM, Zafer ARPACI..
Hepsinin ilçemiz adına yaptığı hizmetler elbette vardır. Kimileri programa aldığı faaliyetleri tam anlamıyla bitirmiş, kimileri ise zaman yetersizliğinden ya da ödenek yokluğundan düşündüklerini hayata geçirememişlerdir. Kimlerin yararlı olduğu, olmadığı BANAZ halkı tarafından zaman içinde görülmüştür. Biz yaşamdan göçenlere rahmetler, yaşayanlara uzun ve sağlıklı ömürler dilerken hizmetleri için de TEŞEKKÜRÜ bir borç biliriz.
Elbette aklımızda kalan 1960'lı yılların BANAZ’ı ile günümüzün BANAZ’ı arasında oldukça farklılıklar bulunmaktadır. Ancak yaşanılan değişim yeterli midir dersek asla yeterli olmadığına sanırım herkes hem fikir olacaktır. 
İnanıyorum ki BANAZ müreffeh ve gelişmiş bir çehreye sahip olabilirdi. Yapılan yanlış tercihler ya da yapılamayan tercihler bizi bu günlere getirmiştir. Aslolan bundan sonra ilçemizi yaşanılır bir hale getirmek için çalışılmalıdır. Her şey sadece siyasi kapsamda değerlendirip yeterli görmemelidir. Seçimin ertesi günü rozeti çıkarıp BANAZ ve BANAZLILAR için yeni adımlar atmalı. Gelişimi için akıl yürütmeli projeler geliştirilmelidir.
En çok nefret ettiğim bir olay ise seçime girecek adayları harcadıkları paralar. Gelin buna fırsat vermeyelim. Sonrasında da "adam bir yığın para harcadı onu çıkartacak" gibi teranelerle kendimizi oyalamayalım. Bu bir demokrasi sınavıdır. Bu sınavı geçmek için insanlar demokratik haklarını kullanmalıdırlar.
İyi düşünmeli, özgürce karar vermelidirler. Bu güzel ilçemizde daha da güzellikler yaşayabilmek adına..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.