Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

BÖYLE OLMALI MI?

Daha önceki yazılarımda kısmen söz etmiştim. Ülkemizde bir referandum süreci başladı. Gerek siyasiler ve gerekse konuyla ilgili kurum ve kuruluşlar hummalı bir çalışma dönemine girmiş durumdalar. Yurt içi ve yurt dışında çalışmalar sürüyor. Her ne kadar yurt dışında bazı olumsuzluklar yaşanmış olsa da, durumun geçici olduğu ve zamanla düzeleceği kanısındayım. Her ülke önce can derdindedir. Politikalarını iç siyasete göre ayarlar. Atasözünde belirtildiği gibi önce can, sonra canan gelir. Son birkaç gündür referandum sürecinde partiler yurt dışında bulunan seçmenlere konuyu daha yakından aktarabilmek adına önemli aktiviteler düzenlemektedirler. Ancak bazı ülkelerde gereken çalışmalar yapılamayınca, bazı aksilikler yaşanınca ufak yollu gerilmeler oldu. Söylemler sert gibi olmuş olsa da bunun aşılacağı fikri bende daha hakim durumda. Almanya ve Hollanda yetkilileri ile hükümet arasında yaşanan olumsuzluklar ve bazı partilerin bunlara gösterdiği refleksler doğrudur. Ama bunlar daha sakin düşünüldüğünde ve de tarafların yakın görüşmeleri ile çözülebilecek meselelerdir. Ben işin başka bir tarafından bakmak istiyorum. Şimdi yapılmak istenen nedir? REDFERANDUM.. Yani halk oylaması, halka ne yapacak. Kendine sunulan 18 maddelik anayasa değişikliğini aklına yatacak şekliyle düşünüp taşınacak ve olması istediği şekliyle oyunu kullanacak. Çıkan sonuç tüm demokrasilerde olduğu gibi kabul edilecek, uygulanacak. Düşüncem şöyle. Halk kendini direkt ilgilendiren bu konuyu en uygun şekliyle kendi niye incelemez. Aslında kendisi tüm maddeleri enine boyuna inceleyecek, anlayamadıkları maddelerde ilgililerden bilgi alacak ve ona göre karar verecek olsa daha gerçekçi olmaz mı?.. Böylelikle gerek siyasi partiler ve gerekse taraflar il il, ilçe ilçe, köy köy dolaşıp masrafa girmezler. Maddeler halka dağıtılır, okur inceler ve oyunu kullanır. Elbette bunun gerçekleşeceğini düşünemiyorum. Hani keşke olsa diyorum. Ne kadar arzulasakta asla gerçekleşemeyecek bir düşünce.Zira toplum olarak okumuyoruz. Hele hele televizyonlar çıktığından bu yana ve de internet var olduğu günden bu yana insanlarımızın çok çok önemli bir bölümü artık hazırcı oldu. Bilmediklerini, tabiri caizse google amcasına soruyor, aldığı cevabı tamam sayıyor, sayfalarca kitap okumaktan, göz yorgunluğundan kafa patlamasından kurtuluyor. Haliyle 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasında insanların onayına sunulan ANAYASA değişikliklerini okumak zahmetine katlanmıyorlar. Üzüldüğüm durum bu, kim ne derse desin ülkemizdeki kültür seviyesi işte bu yüzden düşük görünüyor. Oy kullanacak üniversite öğrencilerini  kültürlü sayarsak, onlar bile bu duruma gereği kadar duyarlı değiller. İlginçtir bir çok üniversite öğrencisi seçimlerde oy kullanmayı bile düşünmüyor. Bir oyla ne olacak sanki düşünüşü var. Bir kısmı seçmen olsa da 16 Nisan’da oy kullanma yerine nasıl ulaşacağı kaygısında. “Memleket uzak” diyor. “Nasıl gideyim”. Şu kadar bilet parası diye hayıflanıyor. Biz de, Uşak’ta 30 bine yakın üniversite öğrencisi var. Bunlar okur yazar insanlar, en azından az okumuşlara göre daha bilinçlidirler, diyorum ama ne yazık ki yanılıyorum.. Bu işlerde biraz dirsek çürütmüş biri olarak kendi kendime hayıflanıyorum. Daha kültürlü bir nesil yetiştirmeye yaptığımız katkılar yeterli gelmemiş diye. Öncelikle vatandaş olarak, konunun bilincine vararak, neye oy vereceğimizi iyice anlayıp karar verelim. Ülkemizde eksiğiyle fazlasıyla 58 milyon seçmen var. Her seçim sonrası gördüğümüz sayılar yine karşımıza çıkacak. Yani 5-6 milyon seçmen oy kullanmayacak. Nedenlerini bilemiyorum ancak bu rakam hem EVET’i ve hem de HAYIR’ı etkileyecek bir rakamdır. Oy kullanma oranlarını yüzde de doksanların üzerine çıkarmak gerek. Bununla ilgili olarak bir takım önlemlerin alınması taraftarıyım. Öncelikle seçmen kartlarının düzgün bir şekilde seçmenler ulaştırılması çok önemlidir. Ve oy kullanma anında bu kartların “seçmen oyunu kullanmıştır” ibaresi konarak, imza ve mühür altına alınmalı. İşte bundan sonrası önemli.. O seçmenin bu tarihten sonraki tüm resmi işlerinde oyunun kullanıp kullanmadığına bakılmalı. Oyunu kullanmış ise her türlü işi görülmeli, şayet kullanmamışsa bir takım yaptırımlara maruz kalmalı. Geçmiş yıllarda ceza uygulanacağı yasalarda olmasına rağmen, uygulandığını hiç görmedim. Daha da ileri gidilerek oyunu kullanmış, yani vatandaşlık görevini yapmış insanlara bir takım kolaylıklar da tanınmalıdır. Bunu yaparsak inanıyorum, birkaç seçim sonrası hem oy kullanma oranı artacak ve hem de çoğunluğun kararı parlamentoya yansıyacak. İyi olmaz mı sizce.. Bu dönemlerde şikayet ettiğim bir konu da televizyon yayınları.. Öncelikle her siyasi partiye eşit şekilde yayınlarda yer vermiyorlar. Bazıları tek düze yayın yapıyor. Konuşmacılar genellikle aynı.. Sanırsın ki kadrolu konuşmacı. Vallahi her akşam aynı yüzleri görmekten gına geldi. Aynı kişilerin birkaç defadan fazla çıkmasına izin verilmemeli. REFERANDUM.. Çıkaracağı sonuçlar itibarıyla, bu günlük yarınlık bir durum değildir. Yıllarca bu uygulanacak. Onu da dikkate almak gerek.. 16 Nisan’a bir hayli var. Düşüneceğiz taşınacağız. Fikirlerimizi sizlerle paylaşacağız. Bütün bunlar olurken ne olursunuz birbirimizi kırmayalım. Onarılmaz yaralar açmayalım. Sakin ve ılımlı bir ortam yaratalım kendimiz ve ülkemiz için...
Ekleme Tarihi: 14 Mart 2017 - Salı

BÖYLE OLMALI MI?

Daha önceki yazılarımda kısmen söz etmiştim. Ülkemizde bir referandum süreci başladı. Gerek siyasiler ve gerekse konuyla ilgili kurum ve kuruluşlar hummalı bir çalışma dönemine girmiş durumdalar. Yurt içi ve yurt dışında çalışmalar sürüyor. Her ne kadar yurt dışında bazı olumsuzluklar yaşanmış olsa da, durumun geçici olduğu ve zamanla düzeleceği kanısındayım. Her ülke önce can derdindedir. Politikalarını iç siyasete göre ayarlar. Atasözünde belirtildiği gibi önce can, sonra canan gelir.
Son birkaç gündür referandum sürecinde partiler yurt dışında bulunan seçmenlere konuyu daha yakından aktarabilmek adına önemli aktiviteler düzenlemektedirler. Ancak bazı ülkelerde gereken çalışmalar yapılamayınca, bazı aksilikler yaşanınca ufak yollu gerilmeler oldu. Söylemler sert gibi olmuş olsa da bunun aşılacağı fikri bende daha hakim durumda. Almanya ve Hollanda yetkilileri ile hükümet arasında yaşanan olumsuzluklar ve bazı partilerin bunlara gösterdiği refleksler doğrudur.

Ama bunlar daha sakin düşünüldüğünde ve de tarafların yakın görüşmeleri ile çözülebilecek meselelerdir.
Ben işin başka bir tarafından bakmak istiyorum. Şimdi yapılmak istenen nedir? REDFERANDUM.. Yani halk oylaması, halka ne yapacak. Kendine sunulan 18 maddelik anayasa değişikliğini aklına yatacak şekliyle düşünüp taşınacak ve olması istediği şekliyle oyunu kullanacak. Çıkan sonuç tüm demokrasilerde olduğu gibi kabul edilecek, uygulanacak. Düşüncem şöyle. Halk kendini direkt ilgilendiren bu konuyu en uygun şekliyle kendi niye incelemez. Aslında kendisi tüm maddeleri enine boyuna inceleyecek, anlayamadıkları maddelerde ilgililerden bilgi alacak ve ona göre karar verecek olsa daha gerçekçi olmaz mı?.. Böylelikle gerek siyasi partiler ve gerekse taraflar il il, ilçe ilçe, köy köy dolaşıp masrafa girmezler. Maddeler halka dağıtılır, okur inceler ve oyunu kullanır. Elbette bunun gerçekleşeceğini düşünemiyorum. Hani keşke olsa diyorum. Ne kadar arzulasakta asla gerçekleşemeyecek bir düşünce.
Zira toplum olarak okumuyoruz. Hele hele televizyonlar çıktığından bu yana ve de internet var olduğu günden bu yana insanlarımızın çok çok önemli bir bölümü artık hazırcı oldu. Bilmediklerini, tabiri caizse google amcasına soruyor, aldığı cevabı tamam sayıyor, sayfalarca kitap okumaktan, göz yorgunluğundan kafa patlamasından kurtuluyor. Haliyle 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasında insanların onayına sunulan ANAYASA değişikliklerini okumak zahmetine katlanmıyorlar. Üzüldüğüm durum bu, kim ne derse desin ülkemizdeki kültür seviyesi işte bu yüzden düşük görünüyor. Oy kullanacak üniversite öğrencilerini 

kültürlü sayarsak, onlar bile bu duruma gereği kadar duyarlı değiller. İlginçtir bir çok üniversite öğrencisi seçimlerde oy kullanmayı bile düşünmüyor. Bir oyla ne olacak sanki düşünüşü var. Bir kısmı seçmen olsa da 16 Nisan’da oy kullanma yerine nasıl ulaşacağı kaygısında. “Memleket uzak” diyor. “Nasıl gideyim”. Şu kadar bilet parası diye hayıflanıyor. Biz de, Uşak’ta 30 bine yakın üniversite öğrencisi var. Bunlar okur yazar insanlar, en azından az okumuşlara göre daha bilinçlidirler, diyorum ama ne yazık ki yanılıyorum.. Bu işlerde biraz dirsek çürütmüş biri olarak kendi kendime hayıflanıyorum. Daha kültürlü bir nesil yetiştirmeye yaptığımız katkılar yeterli gelmemiş diye.
Öncelikle vatandaş olarak, konunun bilincine vararak, neye oy vereceğimizi iyice anlayıp karar verelim. Ülkemizde eksiğiyle fazlasıyla 58 milyon seçmen var. Her seçim sonrası gördüğümüz sayılar yine karşımıza çıkacak. Yani 5-6 milyon seçmen oy kullanmayacak. Nedenlerini bilemiyorum ancak bu rakam hem EVET’i ve hem de HAYIR’ı etkileyecek bir rakamdır. Oy kullanma oranlarını yüzde de doksanların üzerine çıkarmak gerek. Bununla ilgili olarak bir takım önlemlerin alınması taraftarıyım. Öncelikle seçmen kartlarının düzgün bir şekilde seçmenler ulaştırılması çok önemlidir. Ve oy kullanma anında bu kartların “seçmen oyunu kullanmıştır” ibaresi konarak, imza ve mühür altına alınmalı. İşte bundan sonrası önemli.. O seçmenin bu tarihten sonraki tüm resmi işlerinde oyunun kullanıp kullanmadığına bakılmalı. Oyunu kullanmış ise her türlü işi görülmeli, şayet kullanmamışsa bir takım yaptırımlara maruz kalmalı. Geçmiş yıllarda ceza uygulanacağı yasalarda olmasına rağmen, uygulandığını hiç görmedim. Daha da ileri gidilerek oyunu kullanmış, yani vatandaşlık görevini yapmış insanlara bir takım kolaylıklar da tanınmalıdır. Bunu yaparsak inanıyorum, birkaç seçim sonrası hem oy kullanma oranı artacak ve hem de çoğunluğun kararı parlamentoya yansıyacak. İyi olmaz mı sizce..
Bu dönemlerde şikayet ettiğim bir konu da televizyon yayınları.. Öncelikle her siyasi partiye eşit şekilde yayınlarda yer vermiyorlar. Bazıları tek düze yayın yapıyor. Konuşmacılar genellikle aynı.. Sanırsın ki kadrolu konuşmacı. Vallahi her akşam aynı yüzleri görmekten gına geldi. Aynı kişilerin birkaç defadan fazla çıkmasına izin verilmemeli.
REFERANDUM.. Çıkaracağı sonuçlar itibarıyla, bu günlük yarınlık bir durum değildir. Yıllarca bu uygulanacak. Onu da dikkate almak gerek..
16 Nisan’a bir hayli var. Düşüneceğiz taşınacağız. Fikirlerimizi sizlerle paylaşacağız. Bütün bunlar olurken ne olursunuz birbirimizi kırmayalım. Onarılmaz yaralar açmayalım. Sakin ve ılımlı bir ortam yaratalım kendimiz ve ülkemiz için...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.