Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

Domates ve Kota

1970'li yıllarda Hatipler köyünde çalışmaktay-dım. İsteyerek geldiğim bu şirin köyde zaman zaman hayal kırıklıkları yaşamıştım. Okulların açılış günlerinde köyce köylü aşağıya (Manisa ovasına) çalışmaya gider ve neredeyse kasım ayının sonlarına doğru dönerlerdi. Biz de bu olumsuz günleri iyiye çevirme adına elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışırdık. Ve bu köy şimdilerde DOMATES satıyor. Ülke içine ve hatta dış ülkelere ve özellikle de RUSYA’ya. Domatesin hikayesi şöyle.Hatipler köyü ilçeye 8 km. mesafede içinden Banaz Çayı’nın bir kolu geçen verimli arazilere sahip şirin bir köy. Köy halkı genelde tarımla uğraşır ama dışarıda çalışmayı ihmal etmeyen bir yerleşim yeri.. Kendi arazilerinden umduklarını ziyadesiyle bulamadık-ları için AŞAĞI’ya (Manisa Ovasına) pamuk, üzüm toplamak için giderler.. Burada kaldıkları süre içinde kazandıklarını bir yıl önce aldıkları borçları kapatarak mutlanırlar. Genelde çoluk çocuk tarlalarda oluşturulan çadırlarda konaklayıp umulmadık zorlukları yaşayarak sürdürürler yaşamlarını.Biz de bu köyde görev yapan öğretmenler olarak hiç mutlu olmadığımız bu durum karşısında bir şeyler yapamamış olmanın ezikliğini yaşar dururuz. Bir keresinde ilçenin yöneticilerine durumu aktarmış çare ummuştuk. Ne var ki onlarda bazı siyasilerin etkisi altında kalarak bu durumun sonlanması için arzulanan tedbirleri alamamışlardı.Ve tabidir ki diğer köy okullarında 180 gün olan eğitim süresi ne yazık ki Hatipler köyünde 100-130 gün kadar sürdürülebiliyordu. Verim almakta zorlansakta sistem bizi buna mecbur ediyordu..Bu köyde kaldığımız yıllar içinde ben ve diğer öğretmenler “bu köyün verimli toprakları ve akarsuyu var, inanın adam diksen biter” demiş durmuştuk.. Burada yetişen BİBER “Hatıplar Biberi” diye anılır ve pazarlarda aranır durumdaydı. Kurutmalık, tarhanalık, sofralık biberler bu köyde yetişir ve pazar yerinin her metre karesinde Hatıplar köylülere rastlanırdı. Toprakların verimliliğinden seradan söz ettikçe, kooperatif kurup toplu üretim yapmaktan söz ettikçe “bu okula gelen öğretmenler komünisttir” diye okul duvarlarına yazı bile yazmışlardı. Kadere bakın ki şimdilerde bu köy RUSYA’ya DOMATES satmaktadır..Ben bu köyde yaşadığım günlere zaman içinde hayıflanmış olsam da, bu gün her tarafın SERA ile kaplı olmasından ve herkesin ÜRETİR olmasından fazlasıyla mutluluk duymaktayım. Bu işin içinde olan bir çok öğrencim ve onların çocuklarıyla pazarlarda karşılaşmaktayım.. Ben onlara mutluluğumu onlar da bana minnet duygularını aktarıyorlar.. Ne kadar güzel bir şey.. Onlara şunu söylemekten de geri durmadım. “Bakın çocuklar harika işler başarıyorsunuz.. Ama mutlaka KOOPERATİFLEŞİP ürünlerinizi değerinde pazarlamalısınız. Bunun için profesyonel pazarlama elemanları bulup çalıştırın. Geçmişte BANAZ’da yumurtacılık oldukça doruk noktalara kadar çıkmıştı. Hatta ilçede 40'ın üzerinde tavuk çiftliği açılmış ve “yumurta borsası” burada kurulmuştu.. Çok uzun sürmedi ve iyi yönetilmeme sonunda hiçbir şey kalmadı. Borsa satış günü yumurtalar pazarlanır; çekler, senetler alınır paralar ceplere demetlenir ama kazananlar soluğu ya İzmir’de ya da diğer büyük şehirlerde alırlardı. Geldiklerinde anlattıkları ile arşa çıkar avurtlarını doldura doldura sevinirlerdi.. Ve o günler de bitti.. Bunları hiç akıldan çıkarmadan ve dikkatle çalışın” demeyi ihmal etmemekteyim..Ama onlar yurtdışına yaptıkları ihracatlarda genelde sorun yaşamaktalar. Ve de özellikle RUSYA bu konulara daha titiz olduğu için bir anda şemsiye tersine dönüvermektedir. İşte o nedenle profesyonel pazarlamacılarla ve de kooperatifle çalışmanın büyük yararları var demiştim.Her ne kadar mevsim sonuna rastlamış olması münasebetiyle düşürülen UÇAK sonrası Rusya ile yaşanan kriz ilk etapta bizim köylüleri fazla tedirgin etmemiş olsa da gelecekte yapılamayacak ihracat onların çalışmalarına sekte vurabilir. Ona göre üretmek ve de şimdiden gereken önlemleri almak esastır. Bu konuda sonuna kadar haklı olmamız bir şey ifade etmiyor. Bizim için önemli olan yetiştirdiğimiz ürünlerin değerlenmesidir. Rusya’nın bize kapıları kapatabileceği varsayımı ile yeni pazarlar arayıp, yetiştirdiğimiz kaliteli ürünlerimize yeni kapılar açmalıyız. Bizim yetiştirdiklerimiz sadece bize değil cümle aleme yeter. Ve köylülerim siz ürünleriniz en iyi olarak yetiştirin ki, kimse uçağı bahane edip almamazlık etmesin.. Desinler ki “o ürünler gerçekten harika, olanları yutalım ve onları alalım demeleri için çalışalım. Biz onlara sebze meyve satmak, onlar da bize doğalgaz vermek zorundalar. Yoksa mahalle çocukları gibi ufak tefek olayları gündemde tutup küsmek caymak olur mu PUTİN BEY.. Mahallede mızıkçılık çıkaran çocuklar gibisin.. Bırak böyle şeyleri. Olanları diplomatlar değerlendirsin, yanlışlar düzeltilsin. Sen neyin peşindesin.Almazsan da bir şey olmaz, vermezsen de bir şey olmaz. Biz düne kadar doğalgaz olmadan da varlığımızı sürdürüyorduk, siz domatesi başka yerden alarakta yaşama devam ediyordunuz. Başa geleni çekeriz. Ama işin doğrusu aklıselimin galip gelmesidir.İster alın ister almayın, benim köylülerim üretmeye devam edecekler. Hem de en iyisini… BOR’un pazarı geçerse süreriz NİĞDE’ye. Yetiştirelim de, üretelim de isteyen alsın BEYLER… Hayde domate gel..
Ekleme Tarihi: 06 Ocak 2016 - Çarşamba

Domates ve Kota

1970'li yıllarda Hatipler köyünde çalışmaktay-dım. İsteyerek geldiğim bu şirin köyde zaman zaman hayal kırıklıkları yaşamıştım. Okulların açılış günlerinde köyce köylü aşağıya (Manisa ovasına) çalışmaya gider ve neredeyse kasım ayının sonlarına doğru dönerlerdi. Biz de bu olumsuz günleri iyiye çevirme adına elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışırdık. Ve bu köy şimdilerde DOMATES satıyor. Ülke içine ve hatta dış ülkelere ve özellikle de RUSYA’ya. Domatesin hikayesi şöyle.
Hatipler köyü ilçeye 8 km. mesafede içinden Banaz Çayı’nın bir kolu geçen verimli arazilere sahip şirin bir köy. Köy halkı genelde tarımla uğraşır ama dışarıda çalışmayı ihmal etmeyen bir yerleşim yeri.. Kendi arazilerinden umduklarını ziyadesiyle bulamadık-ları için AŞAĞI’ya (Manisa Ovasına) pamuk, üzüm toplamak için giderler.. Burada kaldıkları süre içinde kazandıklarını bir yıl önce aldıkları borçları kapatarak mutlanırlar. Genelde çoluk çocuk tarlalarda oluşturulan çadırlarda konaklayıp umulmadık zorlukları yaşayarak sürdürürler yaşamlarını.
Biz de bu köyde görev yapan öğretmenler olarak hiç mutlu olmadığımız bu durum karşısında bir şeyler yapamamış olmanın ezikliğini yaşar dururuz. Bir keresinde ilçenin yöneticilerine durumu aktarmış çare ummuştuk. Ne var ki onlarda bazı siyasilerin etkisi altında kalarak bu durumun sonlanması için arzulanan tedbirleri alamamışlardı.
Ve tabidir ki diğer köy okullarında 180 gün olan eğitim süresi ne yazık ki Hatipler köyünde 100-130 gün kadar sürdürülebiliyordu. Verim almakta zorlansakta sistem bizi buna mecbur ediyordu..
Bu köyde kaldığımız yıllar içinde ben ve diğer öğretmenler “bu köyün verimli toprakları ve akarsuyu var, inanın adam diksen biter” demiş durmuştuk.. Burada yetişen BİBER “Hatıplar Biberi” diye anılır ve pazarlarda aranır durumdaydı. Kurutmalık, tarhanalık, sofralık biberler bu köyde yetişir ve pazar yerinin her metre karesinde Hatıplar köylülere rastlanırdı. Toprakların verimliliğinden seradan söz ettikçe, kooperatif kurup toplu üretim yapmaktan söz ettikçe “bu okula gelen öğretmenler komünisttir” diye okul duvarlarına yazı bile yazmışlardı. Kadere bakın ki şimdilerde bu köy RUSYA’ya DOMATES satmaktadır..
Ben bu köyde yaşadığım günlere zaman içinde hayıflanmış olsam da, bu gün her tarafın SERA ile kaplı olmasından ve herkesin ÜRETİR olmasından fazlasıyla mutluluk duymaktayım. Bu işin içinde olan bir çok öğrencim ve onların çocuklarıyla pazarlarda karşılaşmaktayım.. Ben onlara mutluluğumu onlar da bana minnet duygularını aktarıyorlar.. Ne kadar güzel bir şey.. Onlara şunu söylemekten de geri durmadım. “Bakın çocuklar harika işler başarıyorsunuz.. Ama mutlaka KOOPERATİFLEŞİP ürünlerinizi değerinde pazarlamalısınız. Bunun için profesyonel pazarlama elemanları bulup çalıştırın. Geçmişte BANAZ’da yumurtacılık oldukça doruk noktalara kadar çıkmıştı. Hatta ilçede 40'ın üzerinde tavuk çiftliği açılmış ve “yumurta borsası” burada kurulmuştu.. Çok uzun sürmedi ve iyi yönetilmeme sonunda hiçbir şey kalmadı. Borsa satış günü yumurtalar pazarlanır; çekler, senetler alınır paralar ceplere demetlenir ama kazananlar soluğu ya İzmir’de ya da diğer büyük şehirlerde alırlardı. Geldiklerinde anlattıkları ile arşa çıkar avurtlarını doldura doldura sevinirlerdi.. Ve o günler de bitti.. Bunları hiç akıldan çıkarmadan ve dikkatle çalışın” demeyi ihmal etmemekteyim..
Ama onlar yurtdışına yaptıkları ihracatlarda genelde sorun yaşamaktalar. Ve de özellikle RUSYA bu konulara daha titiz olduğu için bir anda şemsiye tersine dönüvermektedir. İşte o nedenle profesyonel pazarlamacılarla ve de kooperatifle çalışmanın büyük yararları var demiştim.
Her ne kadar mevsim sonuna rastlamış olması münasebetiyle düşürülen UÇAK sonrası Rusya ile yaşanan kriz ilk etapta bizim köylüleri fazla tedirgin etmemiş olsa da gelecekte yapılamayacak ihracat onların çalışmalarına sekte vurabilir. Ona göre üretmek ve de şimdiden gereken önlemleri almak esastır. Bu konuda sonuna kadar haklı olmamız bir şey ifade etmiyor. Bizim için önemli olan yetiştirdiğimiz ürünlerin değerlenmesidir. Rusya’nın bize kapıları kapatabileceği varsayımı ile yeni pazarlar arayıp, yetiştirdiğimiz kaliteli ürünlerimize yeni kapılar açmalıyız. Bizim yetiştirdiklerimiz sadece bize değil cümle aleme yeter. Ve köylülerim siz ürünleriniz en iyi olarak yetiştirin ki, kimse uçağı bahane edip almamazlık etmesin.. Desinler ki “o ürünler gerçekten harika, olanları yutalım ve onları alalım demeleri için çalışalım. Biz onlara sebze meyve satmak, onlar da bize doğalgaz vermek zorundalar. Yoksa mahalle çocukları gibi ufak tefek olayları gündemde tutup küsmek caymak olur mu PUTİN BEY.. Mahallede mızıkçılık çıkaran çocuklar gibisin.. Bırak böyle şeyleri. Olanları diplomatlar değerlendirsin, yanlışlar düzeltilsin. Sen neyin peşindesin.
Almazsan da bir şey olmaz, vermezsen de bir şey olmaz. Biz düne kadar doğalgaz olmadan da varlığımızı sürdürüyorduk, siz domatesi başka yerden alarakta yaşama devam ediyordunuz. Başa geleni çekeriz. Ama işin doğrusu aklıselimin galip gelmesidir.
İster alın ister almayın, benim köylülerim üretmeye devam edecekler. Hem de en iyisini… BOR’un pazarı geçerse süreriz NİĞDE’ye. Yetiştirelim de, üretelim de isteyen alsın BEYLER… Hayde domate gel..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.