Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

GAZETECİLER GÜNÜ

Yılın 365 gününe şöyle bir göz atın. Ocak 1 ile Aralık 31 arasında çok önemli günler ve kutlamalar var. Öğretmenlik yıllarımda “Kutlanacak Belirli Günler ve Haftalar” kitabı her zaman elimin altındaydı. Kutlanmadık gün kalmasın diye ona bakar dururdum. Ama onda olmayan ve son yıllarda yeni kutlanmaya başlamış günler olduğu gibi, onda olupta kutlanmayan günler bile var. Yılın üçyüzaltmışbeş gününe paylaştırılmış bu güzel günler içerisinden biri de bize düştü. “10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü”.. “Eh biz de günümüzde birkaç kelam ederiz” dedik. Öncelikle bu meslekte çalışan tüm BASIN EMEKÇİLERİNİN günlerini kutlarım. 1961 yılında gazetelerin ve çalışanlarının ekonomik ve sosyal durumlarını iyileştirmek için yapılan çalışmalar sonuç vermiş ve çalışan gazetecilere önemli haklar tanınmış olması nedeniyle 10 Ocak’ta kutlanmaya başlamış bu gün. O günden sonra fırsat geldikçe günü kutluyoruz bizde. Gel gör ki o günden sonra gazetecilerin iyileştirilen hakları zamanla budana budana kele benzemiş ve günümüzde, ne olduğu anlaşılamayan bir vaziyet almıştır. O günkü hakların yarısı yok desek tevatür yapmış olmayız. Basında arzulanan anlamada bir özgürlük yoktur, önceki yıllara göre. Bazıları var dese de aslında “““özgürlük””” anlamında kısıtlamalar çoktur. 1961 yılında gazetecilere verilen hak ve özgürlükler önce 1970'li yıllarda sonra 80'de ve daha sonra gelen yıllarda kırpıla kırpıla kuşa döndürülmüştür. Buna rağmen yazanlar, yazmaya devam edenler de vardır. Uluslararası araştırmalarda kısıtlamalar anlamında geri sıralarda yer aldığımız malumlarınızdır. 1980 yılında gazete çıkarırken yazılarımızı önceden “sıkıyönetim komutanlığına” götürür ve oradan “okey” aldıktan sonra baskısını yapabilirdik. Zamanla “şunları yazma ya da şöyle yaz” diye ikazlar aldığımız olmuştur. EE şimdilerde de kimlerin neyi ne kadar yazabildikleri net olarak ortadadır. Ama komşunun tavuğu komşuya kaz gelir misali, geçen yıl TÜRKİ Cumhuriyetleri gazetecileriyle bir araya geldiğimizde “bize imrendiklerini” ifade etmişlerdi… “Doğrusu yerinizde olmak isterdik” dediler.. Anlayacağınız bizim meslek iki ucu moklu bir değnek gibidir. Hem kimseye yaranamazsın hem de herkes tarafından kötü görülürsün. Ancak işini doğru yapanları bu kıstasların dışında bırakırsak. Doğrusunu söylemem gerekirse GAZETECİLİK arzuladığım ve meslek olarak benimsediğim bir iştir. Görev ve sorumluluklarını bilerek, toplumun haber alma ihtiyacına cevap verecek çalışmalar yapabilen ve de toplumun iyi yaşam sürmesi adına yanlışları, hataları eksikleri göz önüne serebilecek tavırlar içinde gazetecilik yapmak ne kadar güzeldir.. Biz onu yapmaya çalışıyor ve bu uğurda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kimsenin gururunu rencide etmeden, özel yaşamlarına girmeden habercilik yapıyor ilçemizin kalkınması ve huzurlu ortamlarda yaşaması uğruna yazmaya devam ediyoruz. Taklitçilik, tehditçilik, şantaj, kıskançlık bizim çalışma alanımızın her zaman dışında kalmıştır ve de birilerinin omzuma basarak yükselmeyi, sırtına dayanarak yaşamayı amaç edinmedik. Doğruları yazmaya özen gösterdik. Yanlış ve hatalar yapmadık mı.. Yapmışızdır. Ama kasıtlı olmadığımızın bilinmesini de isteriz. Ben bu işin içine tam anlamıyla 1972 yılında Banaz’a ilk matbaayı kurmakla başladım. Hem mürettiplik, hem dizgi hem baskı ve de köşe yazılarıyla, haber yazılarıyla dahil oldum. Babam her ne kadar önceki yıllarda YEŞİL BANAZ’ı dışarılarda basımını yaptırarak 1967'de başlamış olsa da. Kendi el emeğimizle başardık ve devam ediyoruz. Geçen yıllar içinde zaman zaman ayrılıklarım da oldu. 1998 yılında babam Yusuf SARIOĞLU’nun (rahmetle anıyorum) vefatından sonra kardeşimin sahipliğinde bende gazetenin sorumlu müdürlüğünü bu güne kadar sürdürdük ve devam ediyoruz. Bu arada bize matbaa makinelerini almamız adına teşvikte bulunan ilk ustam Vecihi GÜNGÖR’ü de rahmetle anıyorum. Bana hep derdi “65 yaşıma geldiğimde sana para basmasın da öğreteceğim” .. Nedenini sorduğumda söylemezdi. Israr ettim. Yaş durumunu öylesine söyledim.. “Aslında biz her dakika para basıyoruz. Makine baskıya her tık dediğinde kuruş kuruş dökülüyor doğru değil mi” derdi.. Evet para kazandık. Ekmeğimizi elde ettik. Yıllarca. Sıkıntılı günler, dara düştüğümüz anlar oldu. Yılmadan usanmadan geldik bu günlere.. Gazetecilik güzel meslektir.. Kimilerinin işine geldikçe sevilirsin, kimilerinin dişine dokundukça ezilirsin. Zaten bunları var saymazsan o işi yapamazsın. Kimse korkulacakta değildir, korkusuz da değildir. Tek doğru işini DOĞRU yapabilmektir. Yalakalık, yardakçılık yapmak bizim lügatta bulunmamaktadır. Aslında gazeteci, yanlışlara karşıdır, haksızlıklara karşıdır, hatalara karşıdır. Elbette güzellikleri de yazacağız, yazıyoruz da. Ama ölçüyü kaçırmadan, kantarın topuzunu kırmadan. Biz; yani bu mesleği yapan gazeteciler yılda bir gün bile hatırlanmış olmaktan mutluyuz. Yıllar öncesinde başlatılan, bu günlerde bazı kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen organizasyonlara çağrılmaktan mutluyuz. Bu işe önderlik eden Uşak BELEDİYESİ’ne, Ticaret Odası’na, Ticaret Borsası’na, Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği’ne, CHP İl Başkanlığı’na, diğer kurum ve kuruluşlara meslektaşlarım adına TEŞEKKÜR ederim. Bizleri onurlandırdılar. Daha ÖZGÜR ve SANSÜRSÜZ günleri birlikte yaşamak adına günümüzü kutlayanlara da minnettarız. BASIN EMEKÇİLERİNE SAYGILARIMLA...
Ekleme Tarihi: 14 Ocak 2016 - Perşembe

GAZETECİLER GÜNÜ

Yılın 365 gününe şöyle bir göz atın. Ocak 1 ile Aralık 31 arasında çok önemli günler ve kutlamalar var. Öğretmenlik yıllarımda “Kutlanacak Belirli Günler ve Haftalar” kitabı her zaman elimin altındaydı. Kutlanmadık gün kalmasın diye ona bakar dururdum. Ama onda olmayan ve son yıllarda yeni kutlanmaya başlamış günler olduğu gibi, onda olupta kutlanmayan günler bile var. Yılın üçyüzaltmışbeş gününe paylaştırılmış bu güzel günler içerisinden biri de bize düştü. “10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü”.. “Eh biz de günümüzde birkaç kelam ederiz” dedik.
Öncelikle bu meslekte çalışan tüm BASIN EMEKÇİLERİNİN günlerini kutlarım. 1961 yılında gazetelerin ve çalışanlarının ekonomik ve sosyal durumlarını iyileştirmek için yapılan çalışmalar sonuç vermiş ve çalışan gazetecilere önemli haklar tanınmış olması nedeniyle 10 Ocak’ta kutlanmaya başlamış bu gün. O günden sonra fırsat geldikçe günü kutluyoruz bizde. Gel gör ki o günden sonra gazetecilerin iyileştirilen hakları zamanla budana budana kele benzemiş ve günümüzde, ne olduğu anlaşılamayan bir vaziyet almıştır. O günkü hakların yarısı yok desek tevatür yapmış olmayız. Basında arzulanan anlamada bir özgürlük yoktur, önceki yıllara göre.

Bazıları var dese de aslında “““özgürlük””” anlamında kısıtlamalar çoktur. 1961 yılında gazetecilere verilen hak ve özgürlükler önce 1970'li yıllarda sonra 80'de ve daha sonra gelen yıllarda kırpıla kırpıla kuşa döndürülmüştür. Buna rağmen yazanlar, yazmaya devam edenler de vardır. Uluslararası araştırmalarda kısıtlamalar anlamında geri sıralarda yer aldığımız malumlarınızdır. 1980 yılında gazete çıkarırken yazılarımızı önceden “sıkıyönetim komutanlığına” götürür ve oradan “okey” aldıktan sonra baskısını yapabilirdik. Zamanla “şunları yazma ya da şöyle yaz” diye ikazlar aldığımız olmuştur. EE şimdilerde de kimlerin neyi ne kadar yazabildikleri net olarak ortadadır.
Ama komşunun tavuğu komşuya kaz gelir misali, geçen yıl TÜRKİ Cumhuriyetleri gazetecileriyle bir araya geldiğimizde “bize imrendiklerini” ifade etmişlerdi… “Doğrusu yerinizde olmak isterdik” dediler.. Anlayacağınız bizim meslek iki ucu moklu bir değnek gibidir. Hem kimseye yaranamazsın hem de herkes tarafından kötü görülürsün. Ancak işini doğru yapanları bu kıstasların dışında bırakırsak.
Doğrusunu söylemem gerekirse GAZETECİLİK arzuladığım ve meslek olarak benimsediğim bir iştir. Görev ve sorumluluklarını bilerek, toplumun haber alma ihtiyacına cevap verecek çalışmalar yapabilen ve de toplumun iyi yaşam sürmesi adına yanlışları, hataları eksikleri göz önüne serebilecek tavırlar içinde gazetecilik yapmak ne kadar güzeldir.. Biz onu yapmaya çalışıyor ve bu uğurda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kimsenin gururunu rencide etmeden, özel yaşamlarına girmeden habercilik yapıyor ilçemizin kalkınması ve huzurlu ortamlarda yaşaması uğruna yazmaya devam ediyoruz. Taklitçilik, tehditçilik, şantaj, kıskançlık bizim çalışma alanımızın her zaman dışında kalmıştır ve de birilerinin omzuma basarak yükselmeyi, sırtına dayanarak yaşamayı amaç edinmedik.
Doğruları yazmaya özen gösterdik. Yanlış ve hatalar yapmadık mı.. Yapmışızdır. Ama kasıtlı olmadığımızın bilinmesini de isteriz.
Ben bu işin içine tam anlamıyla 1972 yılında Banaz’a ilk matbaayı kurmakla başladım. Hem mürettiplik, hem dizgi hem baskı ve de köşe yazılarıyla, haber yazılarıyla dahil oldum. Babam her ne kadar önceki yıllarda YEŞİL BANAZ’ı dışarılarda basımını yaptırarak 1967'de başlamış olsa da. Kendi el emeğimizle başardık ve devam ediyoruz. Geçen yıllar içinde zaman zaman ayrılıklarım da oldu. 1998 yılında babam Yusuf SARIOĞLU’nun (rahmetle anıyorum) vefatından sonra kardeşimin sahipliğinde bende gazetenin sorumlu müdürlüğünü bu güne kadar sürdürdük ve devam ediyoruz. Bu arada bize matbaa makinelerini almamız adına teşvikte bulunan ilk ustam Vecihi GÜNGÖR’ü de rahmetle anıyorum. Bana hep derdi “65 yaşıma geldiğimde sana para basmasın da öğreteceğim” .. Nedenini sorduğumda söylemezdi. Israr ettim. Yaş durumunu öylesine söyledim.. “Aslında biz her dakika para basıyoruz. Makine baskıya her tık dediğinde kuruş kuruş dökülüyor doğru değil mi” derdi.. Evet para kazandık. Ekmeğimizi elde ettik. Yıllarca. Sıkıntılı günler, dara düştüğümüz anlar oldu. Yılmadan usanmadan geldik bu günlere..
Gazetecilik güzel meslektir.. Kimilerinin işine geldikçe sevilirsin, kimilerinin dişine dokundukça ezilirsin. Zaten bunları var saymazsan o işi yapamazsın. Kimse korkulacakta değildir, korkusuz da değildir. Tek doğru işini DOĞRU yapabilmektir. Yalakalık, yardakçılık yapmak bizim lügatta bulunmamaktadır. Aslında gazeteci, yanlışlara karşıdır, haksızlıklara karşıdır, hatalara karşıdır. Elbette güzellikleri de yazacağız, yazıyoruz da. Ama ölçüyü kaçırmadan, kantarın topuzunu kırmadan.
Biz; yani bu mesleği yapan gazeteciler yılda bir gün bile hatırlanmış olmaktan mutluyuz.
Yıllar öncesinde başlatılan, bu günlerde bazı kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen organizasyonlara çağrılmaktan mutluyuz. Bu işe önderlik eden Uşak BELEDİYESİ’ne, Ticaret Odası’na, Ticaret Borsası’na, Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği’ne, CHP İl Başkanlığı’na, diğer kurum ve kuruluşlara meslektaşlarım adına TEŞEKKÜR ederim. Bizleri onurlandırdılar.
Daha ÖZGÜR ve SANSÜRSÜZ günleri birlikte yaşamak adına günümüzü kutlayanlara da minnettarız.
BASIN EMEKÇİLERİNE SAYGILARIMLA...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.