Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

GÜNÜMÜZ

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, 1961 yılında dokuz patrona karşı başlatılan direniş sonrasında kazanılan haklar adına bu gün bayram ilan edilmiş. Sonraki yıllarda ise bayram değil gün olarak kutlanmaya başlamış. Ancak "çalışan" gazeteciler ibaresi bir çok kişi tarafından yadırgansa da,çalışmayan gazeteci olur mu sorusu devamlı karşımıza çıkmaktadır. Birçok mesleğin emekliliği yoktur. O nedenle bizim de emekliliğimiz olmuyor. Ve çalışmayan gazeteci yerine günü "GAZETECİLER GÜNÜ" olarak tescillemek gerek. Ne var ki bu gün geçen yıllar gibi yine buruk kutlanıyor. Zira GAZETECİLER ne yazık ki mutlu değil. Sorunlar dağ gibi, çözümler incir çekirdeğini doldurmuyor. Günümüzde gerek yaşanılan PANDEMİ ve gerekse ekonomik sıkıntılar nedeniyle kartopu gibi çoğalan dertler ile başbaşayız. 1500'e yakın yerel gazeteden neredeyse yarısına yakını yayın hayatına son verip kenara geldi. Ve buralarda görev yapan yüzlerce gazeteci İŞSİZ kaldı. Böyle bir ortamda gün kutlamak ne kadar yakışık alır onun takdirini siz değerli okuyuculara bırakıyorum. Yine de "Gazeteciyim” diye geçinenlerin değil, gazetecilikten geçinenlerin günü kutlu olsun. Doğru-dürüst-gerçek gazetecilik yapanlara selam olsun. Kalemini KIR ama asla SATMA!... Geçen yıl bu zamanlar başlayan sancımız hala sürmekte ve Korona günleri bizi sıkboğaz etmeye devam etmektedir. Sanırım Refik YILMAZ ile başlayan can kayıplarımız çift haneli rakamlara ulaşarak devam etmektedir. Son olarakta dostumuz arkadaşımız Pertev KARAHAN’ı toprağa verdik. Hepsine Allah’tan rahmetler diler, ışıklar içinde kalsınlar derim. Anlaşılan o ki biz bu sürece hazırlıksız yakalandık. Ama diğer ülkelerden daha hızlı davranıp daha az kayıplar verdik. Umarım AŞI konusunda da zamana karşı yarışarak gerekli çalışmaları tez zamanda gerçekleştirir ve mutlu günlere bir an önce kavuşuruz. Zihinlerdeki karmaşa duyguları bir kenara bırakır AŞI olmaya devam ederiz. Elbette bu sadece bizim arzu etmemizle gerçekleşmeyecek. Yetkililerin de bir an önce doğru adımları atıp insanlarımızı kısa sürede aşılamaya özen gösterirler. AŞI olup olmama da tereddüt edenlere şunu söylemek isterim. Ben neredeyse 22 yıla yakındır GRİP aşısı olmaktayım. İlk zamanlarda küçük kızarıklıklar olmasına rağmen hiç sorun yaşamadım. Aksine yıllara göre gribi daha kolay şekilde atlattığımı ifade edebilirim. Grip aşısı için de çeşitli dedikodular çıktı. Kimi şu ülkeninki faydalı, kimi bu ülkenin aşısı daha iyi diye yorumlarda ve önerilerde bulundular. Ben menşeini sormadan olmaya devam ettim. Hatta bir zamanlar kuş gribi salgını olduğunda bazı yetkililer “aşı olmayın” derken, bazıları da ekranlarda aşı olarak önerilerde bulundular. AŞI kelime anlamı olarak adı geçen salgının belli miktarda vücuda zerk edilerek vücudun o hastalığa karşı mücadele gücünü artırmaktan başka bir şey değildir. Aşı olunduğunda vücut buna mukavemet edemez ise zaten asıl mikrop geldiğinde gereğini yapacaktır. Bu nedenle size sıra geldiğinde mutlaka aşı olmalısınız. Burada dikkat edilecek en önemli konu çoğunluğun aşı olmasıdır. Yani seksen milyon insanımızdan en az altmış milyonu aşı olursa biz bu illetten kurtulur yeniden normal yaşamımıza dönebiliriz. Ve örneği dünya çapına yayarak genişletilmiş olarak düşünürsek sekiz milyara yakın dünya nüfusunun en az altı milyarı aşı olmalıdır ki bu sorun ortadan kalksın. Bunu hep birlikte istemiyor muyuz. İstiyorsak buyrun sıra geldiğinde AŞIMIZI olalım.. Sonra mutlu yaşayalım.. Bu kadar konu içinde şimdi sırası mı diyeceksiniz ama ben sporu sevdiğimden ve de bu EVDE KAL günlerinde olabildiğince maç izlemeye kendimi verdiğimden kafayı bu VAR sistemine taktım. Olmuyor.. Olmuyor.. Hataları en aza indirgemek ve EMEK hırsızlığını azaltmak için konan bu VAR sistemi de tartışılır duruma geldi. Hatalar yine yapılıyor. O zaman bırakalım hakemler yine hata yapmaya devam etsinler. Futbolda sahanın tek yetkilisi hakem ise kararı o insan versin. VAR sistemi de hata yapmaya çok müsait. Bizim ofsayt gördüğümüz bir pozisyonu salise farkıyla geride tutunca ofsayt olmuyor. Ya da bazı durumlara karışıyor, bazılarına karışmıyormuş. Ben kendi adıma bu VAR sisteminden pek hoşnut değilim. Konuyu yeniden ele alıp daha kapsamlı ama futbolu daha izlenir hale getirmenin yollarını bulmalıyız.. Futbolcu tüm enerjisini harcıyor, didiniyor,  golünü atıyor dakikalar sonra VAR karar veriyor OFSAYT var. Burada en çok üzgün olduğum ofsayt pozisyonun devam ettirilip dakikalar sonra karar verilmesi ve geri dönülmesi. En çok üzüldüğüm de Galatasaray’ın kalecisi Muslera’nın ayağının kırılması idi. Ofsayta karar verilmeyip pozisyon sürmüş ve sonrasında kalecinin ayağı kırılmıştı. Ve buna benzer daha bir çok pozisyon haklı-haksız karar değişikliklerine uğradı. Ve VAR’a gidildiğinde kararların dakikalarca sonra verilmesi oyunda olan sporcuların konsantras-yonunu bozmakta ve oyuna yeniden dönmelerinde sakıncalar yaratmaktadır. Gelin bu konuları daha yetkili spor adamlarınca yeniden ele alıp baştan sona HAKSIZLIKLARA son verecek yeni kuralları yeni baştan gündemimize alalım. Her şeyden önce de HAKEMLİK müessesesini sil baştan yenileyelim. Bu bir meslek olsun ve spor akademileri hakem yetiştirecek BRANŞLAR kursun. Hakemlik babadan-oğula geçen bir kazanç yolu olmasın. En başta da futbolu yönetenleri yöneticiler değil futbol insanları seçsin.. Balık baştan kokmasın. Uluslararası bir kurallar dizisine sahip futbol da profesyonel maçlar oynanırken neden amatörlere bu fırsat verilmedi diye sormak isterim. Yerel bazda onların da başlaması gerekmez miydi? Futbol demişken biraz da BANAZ’daki futboldan söz etmek isterdim. Ama düşündüm ki bu konu öyle bir kaç cümleyle anlatılamayacak. O zaman bu BANAZ’daki spor olaylarını bir dahaki sefere de uzun uzadıya yazabilmek üzere diyorum. Tekraren.. Kutlanan günlerin bir gün ile sınırlı kalmaması, yılın her gününde o günlerin akıldan çıkarılmaması ne kadar güzel olur düşüncesiyle GAZETECİLER gününü kutluyoruz. Özgürce yazan ve halkın haber almasına katkı sağlayanlara selam olsun diyelim.
Ekleme Tarihi: 12 Ocak 2021 - Salı

GÜNÜMÜZ

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, 1961 yılında dokuz patrona karşı başlatılan direniş sonrasında kazanılan haklar adına bu gün bayram ilan edilmiş. Sonraki yıllarda ise bayram değil gün olarak kutlanmaya başlamış. Ancak "çalışan" gazeteciler ibaresi bir çok kişi tarafından yadırgansa da,çalışmayan gazeteci olur mu sorusu devamlı karşımıza çıkmaktadır.

Birçok mesleğin emekliliği yoktur. O nedenle bizim de emekliliğimiz olmuyor. Ve çalışmayan gazeteci yerine günü "GAZETECİLER GÜNÜ" olarak tescillemek gerek. Ne var ki bu gün geçen yıllar gibi yine buruk kutlanıyor. Zira GAZETECİLER ne yazık ki mutlu değil. Sorunlar dağ gibi, çözümler incir çekirdeğini doldurmuyor. Günümüzde gerek yaşanılan PANDEMİ ve gerekse ekonomik sıkıntılar nedeniyle kartopu gibi çoğalan dertler ile başbaşayız. 1500'e yakın yerel gazeteden neredeyse yarısına yakını yayın hayatına son verip kenara geldi.

Ve buralarda görev yapan yüzlerce gazeteci İŞSİZ kaldı. Böyle bir ortamda gün kutlamak ne kadar yakışık alır onun takdirini siz değerli okuyuculara bırakıyorum. Yine de "Gazeteciyim” diye geçinenlerin değil, gazetecilikten geçinenlerin günü kutlu olsun. Doğru-dürüst-gerçek gazetecilik yapanlara selam olsun. Kalemini KIR ama asla SATMA!...
Geçen yıl bu zamanlar başlayan sancımız hala sürmekte ve Korona günleri bizi sıkboğaz etmeye devam etmektedir. Sanırım Refik YILMAZ ile başlayan can kayıplarımız çift haneli rakamlara ulaşarak devam etmektedir. Son olarakta dostumuz arkadaşımız Pertev KARAHAN’ı toprağa verdik. Hepsine Allah’tan rahmetler diler, ışıklar içinde kalsınlar derim.
Anlaşılan o ki biz bu sürece hazırlıksız yakalandık. Ama diğer ülkelerden daha hızlı davranıp daha az kayıplar verdik. Umarım AŞI konusunda da zamana karşı yarışarak gerekli çalışmaları tez zamanda gerçekleştirir ve mutlu günlere bir an önce kavuşuruz. Zihinlerdeki karmaşa duyguları bir kenara bırakır AŞI olmaya devam ederiz. Elbette bu sadece bizim arzu etmemizle gerçekleşmeyecek. Yetkililerin de bir an önce doğru adımları atıp insanlarımızı kısa sürede aşılamaya özen gösterirler. AŞI olup olmama da tereddüt edenlere şunu söylemek isterim. Ben neredeyse 22 yıla yakındır GRİP aşısı olmaktayım. İlk zamanlarda küçük kızarıklıklar olmasına rağmen hiç sorun yaşamadım. Aksine yıllara göre gribi daha kolay şekilde atlattığımı ifade edebilirim. Grip aşısı için de çeşitli dedikodular çıktı. Kimi şu ülkeninki faydalı, kimi bu ülkenin aşısı daha iyi diye yorumlarda ve önerilerde bulundular. Ben menşeini sormadan olmaya devam ettim. Hatta bir zamanlar kuş gribi salgını olduğunda bazı yetkililer “aşı olmayın” derken, bazıları da ekranlarda aşı olarak önerilerde bulundular.
AŞI kelime anlamı olarak adı geçen salgının belli miktarda vücuda zerk edilerek vücudun o hastalığa karşı mücadele gücünü artırmaktan başka bir şey değildir. Aşı olunduğunda vücut buna mukavemet edemez ise zaten asıl mikrop geldiğinde gereğini yapacaktır. Bu nedenle size sıra geldiğinde mutlaka aşı olmalısınız. Burada dikkat edilecek en önemli konu çoğunluğun aşı olmasıdır. Yani seksen milyon insanımızdan en az altmış milyonu aşı olursa biz bu illetten kurtulur yeniden normal yaşamımıza dönebiliriz. Ve örneği dünya çapına yayarak genişletilmiş olarak düşünürsek sekiz milyara yakın dünya nüfusunun en az altı milyarı aşı olmalıdır ki bu sorun ortadan kalksın. Bunu hep birlikte istemiyor muyuz. İstiyorsak buyrun sıra geldiğinde AŞIMIZI olalım.. Sonra mutlu yaşayalım..
Bu kadar konu içinde şimdi sırası mı diyeceksiniz ama ben sporu sevdiğimden ve de bu EVDE KAL günlerinde olabildiğince maç izlemeye kendimi verdiğimden kafayı bu VAR sistemine taktım. Olmuyor.. Olmuyor.. Hataları en aza indirgemek ve EMEK hırsızlığını azaltmak için konan bu VAR sistemi de tartışılır duruma geldi. Hatalar yine yapılıyor. O zaman bırakalım hakemler yine hata yapmaya devam etsinler. Futbolda sahanın tek yetkilisi hakem ise kararı o insan versin. VAR sistemi de hata yapmaya çok müsait. Bizim ofsayt gördüğümüz bir pozisyonu salise farkıyla geride tutunca ofsayt olmuyor. Ya da bazı durumlara karışıyor, bazılarına karışmıyormuş. Ben kendi adıma bu VAR sisteminden pek hoşnut değilim. Konuyu yeniden ele alıp daha kapsamlı ama futbolu daha izlenir hale getirmenin yollarını bulmalıyız.. Futbolcu tüm enerjisini harcıyor, didiniyor,  golünü atıyor dakikalar sonra VAR karar veriyor OFSAYT var. Burada en çok üzgün olduğum ofsayt pozisyonun devam ettirilip dakikalar sonra karar verilmesi ve geri dönülmesi. En çok üzüldüğüm de Galatasaray’ın kalecisi Muslera’nın ayağının kırılması idi. Ofsayta karar verilmeyip pozisyon sürmüş ve sonrasında kalecinin ayağı kırılmıştı. Ve buna benzer daha bir çok pozisyon haklı-haksız karar değişikliklerine uğradı. Ve VAR’a gidildiğinde kararların dakikalarca sonra verilmesi oyunda olan sporcuların konsantras-yonunu bozmakta ve oyuna yeniden dönmelerinde sakıncalar yaratmaktadır.
Gelin bu konuları daha yetkili spor adamlarınca yeniden ele alıp baştan sona HAKSIZLIKLARA son verecek yeni kuralları yeni baştan gündemimize alalım. Her şeyden önce de HAKEMLİK müessesesini sil baştan yenileyelim. Bu bir meslek olsun ve spor akademileri hakem yetiştirecek BRANŞLAR kursun. Hakemlik babadan-oğula geçen bir kazanç yolu olmasın. En başta da futbolu yönetenleri yöneticiler değil futbol insanları seçsin.. Balık baştan kokmasın. Uluslararası bir kurallar dizisine sahip futbol da profesyonel maçlar oynanırken neden amatörlere bu fırsat verilmedi diye sormak isterim. Yerel bazda onların da başlaması gerekmez miydi?
Futbol demişken biraz da BANAZ’daki futboldan söz etmek isterdim. Ama düşündüm ki bu konu öyle bir kaç cümleyle anlatılamayacak. O zaman bu BANAZ’daki spor olaylarını bir dahaki sefere de uzun uzadıya yazabilmek üzere diyorum.
Tekraren.. Kutlanan günlerin bir gün ile sınırlı kalmaması, yılın her gününde o günlerin akıldan çıkarılmaması ne kadar güzel olur düşüncesiyle GAZETECİLER gününü kutluyoruz. Özgürce yazan ve halkın haber almasına katkı sağlayanlara selam olsun diyelim.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.