Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

ŞEKERİM

Yıllar su gibi akıp gitmiş. Hiç farkına varamıyoruz. Ne zaman bir olay yaşasak geçmişi film şeridi gibi hafızamızda canlandırıyor ve ardından "vay anasına!" demekten kendimizi alamıyoruz. İşte öyle bir an yaşıyorum şu sırada. Geçen hafta şeker fabrikalarının satışa sunulmasına tepki olarak bazı partiler ve sivil toplum kuruluşları olarak imza kampanyası düzenlediler. Oldukça ilgi gördü. Aslında daha çok ilgi görmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Benim anılarımda da şeker fabrikasına ilk ziyaretim aklıma geldi. Her zaman olduğu gibi ortaokulda da aktif ve sosyal etkinliklerde en ön safta yer alan bir öğrenciydim. Öğretmenlerimiz beni ve arkadaşım Mehmet Arısoy’u görevlendirdiler. Yöremizin en endüstriyel tarım ürünü şeker pancarı ve Türkiye’de ilk kurulan şeker fabrikalarından biri de Uşak Şeker Fabrikası. “Siz ikiniz oraya gidecek, inceleyecek ve gelip burada arkadaşlarınıza anlatacaksınız” dediler. Ve hemen işe koyulduk. Ne yaparız, ne ederiz, nereden girip nerden çıkarız diye planlamalar yaptık. Kütüphaneden olduğu kadar doküman bulduk, okuduk, notlar aldık. Sonra neredeyse ilk kez oluyor, Uşak Şeker Fabrikası’na yolculuğumuz başladı. Fabrika önüne geldiğimizde bizi karşılayanlar, pancar istemeye geldiğimizi sandılar. Oysa biz araştırmacı gazeteci edalarıyla; "Amca biz müdürle görüşeceğiz" deyince ortam değişti. Hemen telefona sarılıp "efendim burada iki çocuk var sizi göreceklermiş" dedi. Sonra bize dönerek nereden ve niçin geldiğimizi sordu, döndü telefona anlattı.. “Tamam efendim” cevabıyla bizi yanına alıp doğruca müdürün odasına götürdü. Şimdi adını anımsayamadığım müdür bey ayağa kalkıp bizi karşıladı. “O küçük beyler, maaşallah, maaşallah demek burayı inceleyeceksiniz”. “Evet efendim biz şekerin nasıl olduğunun öğrenip sonra okuldaki arkadaşlarımıza anlatacağız” dedik. “Çok iyi yapmışsınız. Şimdi ben size bir görevli vereceğim o size baştan sona her şeyi anlatacak. Şimdi çaylarınızı için ve görevliyi buraya çağıralım” dedi. Gelen yetkili bizim saçlarımızı okşayıp “gelin bakalım” dedi ve odasına götürdü. "Önce baştan sona size anlatayım sonrasında fabrikayı dolaşıp bire bir göstereyim" dedi. Bizler de onu dinlemeye başladık. Burada söz etmeden geçemeyeceğim. Görevli konuşurken bazı harflerde zorluk yaşıyordu. İlk kez karşılaştığımızdan yadırgadık sanırım. Gülme krizine girmiştik. Sonradan çok utandığım bu duruma engel olamıyorduk ve bir müddet ara verdik. Derken alıştık ve edindiğimiz bilgiler ışığında fabrikayı da dolaştık. Baştan sona bilgi, yüklenmiştik adeta. Gördüklerimiz karşısında ŞEKER’i daha iyi tanıdık ve de hayran olduk. MOLLA ÖMER OĞLU NURİ ŞEKER’in bu harikulade girişimi sayesinde TÜRKİYE’de ilkler arasına girip UŞAK’TA şeker üretiliyor olmasından ziyadesiyle mutluluk doldu içim. Kitapta okuduklarımız sadece küçük detaylarmış. Bu kocaman fabrikada çalışan yüzlerce işçi ve onlara bu pancarları üreten binlerce köylü aklımıza geldi. DEVASA bir topluluk. UŞAK halkının en önemli ekmek kapısı. Elbette yalnız Uşak değil çevre il ve ilçelerdeki çiftçiler de, yani pancar ekicileri 1926'dan bu yana yaşamlarını pancar ve bu fabrika sayesinde devam ettiriyorlar. Okula dönüşümüzde edindiğimiz bilgileri arkadaşlarımıza aktardık. Ve hatta tatmin olmadık diye isteyenleri fabrikaya götürüp gezdirdik. Oradaki görevliler de bize yardımcı oldular. Böylece yöremizin yegane endüstriyel ürünü olan pancarı ve şekeri daha yakından tanımış ve tanıtmış olduk. Geldik bu güne.. Şimdi yetkililer şeker fabrikalarını "özelleştirme" adı altında satışa sunuyorlar. Türkiye’deki 25 fabrikadan kar eden 15'i satılacak. Kime.. Kim alırsa. Satılacak ama sorunlar oldukça derinleşecek. Şeker yerine kullanılacak olan nişasta şurubu ucuzluğu nedeniyle insanları cezbederken bir yandan da onulmaz hastalıklara yol açacağı konusunda derin endişeler var. İşinin uzmanları öyle söylüyor. Küçük bir detayda satış sonrası işin devamı için sadece 5 yıllık bir garantörlük verilebiliyor. Sonrası muamma.. Geçen hafta Uşak TİRİTOĞLU parkında "şeker fabrikalarının satılmaması" için imza kampanyası başlatıldı. Başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları bu kampanyaya destek verdiler. Cumhuriyet Halk Partisi başta Uşak Milletvekili Özkan Yalım olmak üzere Afyon Milletvekili Burcu KÖKSAL, İzmir Milletvekili Kamil Okyay SINDIR, Manisa Milletvekili Yıldız BİÇER, Denizli Milletvekili Melike BASMACI ve Şeker İş Başkanı Yaşar TAYLAN ile CHP İl Başkanı Nadi SANCAR, İlçe Başkanı Halil ARSLAN, Banaz CHP İlçe Başkanı Etem ERDEM ADD Başkanı Arif GÜVENİR, Nuri Şeker’in torunları ve kalabalık bir halk katılımı vardı. Ne varki sendikanın işçileri ve üreticilerini pek göremedik. Bu çilenin asıl sahipleri ortalıkta pek görünmüyorlardı. Düşündürücü.. Konuyu teknik olarak fazlaca irdeleyemesekte özünün ne olduğunu sizler anladınız. Stratejik bir ürün olan şeker pancarının ekiminin azaltılması fabrikalarının önce özelleştirilip sonra kapatılması ya da fabrikaların başka işlemler için restorasyonu ülke ekonomisine çok zarar verir. Milyonlarca PANCAR EKİCİSİ mağdur olur. Hayvancılık sekteye uğrar. Nakliyeciler sinek avlar. Ve bir yığın işçiile pancar ekicisi aileler işsiz kalırlar. Bana sormazsınız ama işi daha iyi bilenlere bir daha sorun. Ve deyin ki biz hata yaptık, evet farikaları satmayacağız ve pancar ekimine devam edilecek deyiverin, iş olsun bitsin. En kısa yol bu yol bence. Böylece hem çiftçi kurtulur hem insanlık.. Fazlası bile olur. Bu mümbit topraklarda alabildiğine pancar ekip şeker üreterek dünya piyasasına hakim olabiliriz. Uçuk bir fikir değil aslında.. Hadi yapalım.. Ne dersiniz yetkililer..
Ekleme Tarihi: 06 Mart 2018 - Salı

ŞEKERİM

Yıllar su gibi akıp gitmiş. Hiç farkına varamıyoruz. Ne zaman bir olay yaşasak geçmişi film şeridi gibi hafızamızda canlandırıyor ve ardından "vay anasına!" demekten kendimizi alamıyoruz. İşte öyle bir an yaşıyorum şu sırada. Geçen hafta şeker fabrikalarının satışa sunulmasına tepki olarak bazı partiler ve sivil toplum kuruluşları olarak imza kampanyası düzenlediler. Oldukça ilgi gördü. Aslında daha çok ilgi görmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Benim anılarımda da şeker fabrikasına ilk ziyaretim aklıma geldi.
Her zaman olduğu gibi ortaokulda da aktif ve sosyal etkinliklerde en ön safta yer alan bir öğrenciydim. Öğretmenlerimiz beni ve arkadaşım Mehmet Arısoy’u görevlendirdiler. Yöremizin en endüstriyel tarım ürünü şeker pancarı ve Türkiye’de ilk kurulan şeker fabrikalarından biri de Uşak Şeker Fabrikası. “Siz ikiniz oraya gidecek, inceleyecek ve gelip burada arkadaşlarınıza anlatacaksınız” dediler. Ve hemen işe koyulduk.

Ne yaparız, ne ederiz, nereden girip nerden çıkarız diye planlamalar yaptık. Kütüphaneden olduğu kadar doküman bulduk, okuduk, notlar aldık. Sonra neredeyse ilk kez oluyor, Uşak Şeker Fabrikası’na yolculuğumuz başladı. Fabrika önüne geldiğimizde bizi karşılayanlar, pancar istemeye geldiğimizi sandılar. Oysa biz araştırmacı gazeteci edalarıyla; "Amca biz müdürle görüşeceğiz" deyince ortam değişti. Hemen telefona sarılıp "efendim burada iki çocuk var sizi göreceklermiş" dedi. Sonra bize dönerek nereden ve niçin geldiğimizi sordu, döndü telefona anlattı.. “Tamam efendim” cevabıyla bizi yanına alıp doğruca müdürün odasına götürdü. Şimdi adını anımsayamadığım müdür bey ayağa kalkıp bizi karşıladı. “O küçük beyler, maaşallah, maaşallah demek burayı inceleyeceksiniz”. “Evet efendim biz şekerin nasıl olduğunun öğrenip sonra okuldaki arkadaşlarımıza anlatacağız” dedik. “Çok iyi yapmışsınız. Şimdi ben size bir görevli vereceğim o size baştan sona her şeyi anlatacak. Şimdi çaylarınızı için ve görevliyi buraya çağıralım” dedi. Gelen yetkili bizim saçlarımızı okşayıp “gelin bakalım” dedi ve odasına götürdü. "Önce baştan sona size anlatayım sonrasında fabrikayı dolaşıp bire bir göstereyim" dedi. Bizler de onu dinlemeye başladık. Burada söz etmeden geçemeyeceğim. Görevli konuşurken bazı harflerde zorluk yaşıyordu. İlk kez karşılaştığımızdan yadırgadık sanırım. Gülme krizine girmiştik. Sonradan çok utandığım bu duruma engel olamıyorduk ve bir müddet ara verdik. Derken alıştık ve edindiğimiz bilgiler ışığında fabrikayı da dolaştık. Baştan sona bilgi, yüklenmiştik adeta. Gördüklerimiz karşısında ŞEKER’i daha iyi tanıdık ve de hayran olduk.
MOLLA ÖMER OĞLU NURİ ŞEKER’in bu harikulade girişimi sayesinde TÜRKİYE’de ilkler arasına girip UŞAK’TA şeker üretiliyor olmasından ziyadesiyle mutluluk doldu içim. Kitapta okuduklarımız sadece küçük detaylarmış. Bu kocaman fabrikada çalışan yüzlerce işçi ve onlara bu pancarları üreten binlerce köylü aklımıza geldi. DEVASA bir topluluk. UŞAK halkının en önemli ekmek kapısı. Elbette yalnız Uşak değil çevre il ve ilçelerdeki çiftçiler de, yani pancar ekicileri 1926'dan bu yana yaşamlarını pancar ve bu fabrika sayesinde devam ettiriyorlar.
Okula dönüşümüzde edindiğimiz bilgileri arkadaşlarımıza aktardık. Ve hatta tatmin olmadık diye isteyenleri fabrikaya götürüp gezdirdik. Oradaki görevliler de bize yardımcı oldular. Böylece yöremizin yegane endüstriyel ürünü olan pancarı ve şekeri daha yakından tanımış ve tanıtmış olduk.
Geldik bu güne.. Şimdi yetkililer şeker fabrikalarını "özelleştirme" adı altında satışa sunuyorlar. Türkiye’deki 25 fabrikadan kar eden 15'i satılacak. Kime.. Kim alırsa. Satılacak ama sorunlar oldukça derinleşecek. Şeker yerine kullanılacak olan nişasta şurubu ucuzluğu nedeniyle insanları cezbederken bir yandan da onulmaz hastalıklara yol açacağı konusunda derin endişeler var. İşinin uzmanları öyle söylüyor. Küçük bir detayda satış sonrası işin devamı için sadece 5 yıllık bir garantörlük verilebiliyor. Sonrası muamma..
Geçen hafta Uşak TİRİTOĞLU parkında "şeker fabrikalarının satılmaması" için imza kampanyası başlatıldı. Başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları bu kampanyaya destek verdiler. Cumhuriyet Halk Partisi başta Uşak Milletvekili Özkan Yalım olmak üzere Afyon Milletvekili Burcu KÖKSAL, İzmir Milletvekili Kamil Okyay SINDIR, Manisa Milletvekili Yıldız BİÇER, Denizli Milletvekili Melike BASMACI ve Şeker İş Başkanı Yaşar TAYLAN ile CHP İl Başkanı Nadi SANCAR, İlçe Başkanı Halil ARSLAN, Banaz CHP İlçe Başkanı Etem ERDEM ADD Başkanı Arif GÜVENİR, Nuri Şeker’in torunları ve kalabalık bir halk katılımı vardı. Ne varki sendikanın işçileri ve üreticilerini pek göremedik. Bu çilenin asıl sahipleri ortalıkta pek görünmüyorlardı. Düşündürücü..
Konuyu teknik olarak fazlaca irdeleyemesekte özünün ne olduğunu sizler anladınız. Stratejik bir ürün olan şeker pancarının ekiminin azaltılması fabrikalarının önce özelleştirilip sonra kapatılması ya da fabrikaların başka işlemler için restorasyonu ülke ekonomisine çok zarar verir. Milyonlarca PANCAR EKİCİSİ mağdur olur. Hayvancılık sekteye uğrar. Nakliyeciler sinek avlar. Ve bir yığın işçiile pancar ekicisi aileler işsiz kalırlar.
Bana sormazsınız ama işi daha iyi bilenlere bir daha sorun. Ve deyin ki biz hata yaptık, evet farikaları satmayacağız ve pancar ekimine devam edilecek deyiverin, iş olsun bitsin. En kısa yol bu yol bence. Böylece hem çiftçi kurtulur hem insanlık.. Fazlası bile olur. Bu mümbit topraklarda alabildiğine pancar ekip şeker üreterek dünya piyasasına hakim olabiliriz. Uçuk bir fikir değil aslında.. Hadi yapalım.. Ne dersiniz yetkililer..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.