Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

SON DÜZLÜK

Hani maratoncular, yarışçılar derler ya!… “Yarışanlar son düzlüğe girdi” diye. İşte bizim siyasilerimiz de son düzlüğe girdiler. Herkes ellerindeki son kozlarını da oynayıp seçimi kazanmanın çaresine bakacaklar artık. Gerek Türkiye gerekse ilçemiz halkı kararlarını verip kendilerini yönetecek insanları seçecekler. Bana göre bu seçim diğerlerinden daha farklı ve zor bir seçim olacak. Zira, özellikle büyük şehirlerde partilerin katılımı ve bağımsız adayların çokluğu nedeniyle neredeyse bir metreyi bulan oy pusulasına “hakimiyet” oldukça zor olacak. Bir de yaşlı kesimin el becerilerindeki zaafiyet onların oy kullanma sürelerini bir hayli uzatacak. Kimileri de oy verecekleri partileri ve adayları bulmakta güçlük çekecekler gibi geliyor bana. Bildiğim kadarıyla her sandıkta duruma göre 400 civarı seçmen oy kullanıyor. Her seçmen 2 dakikada işlemi tamamlasa 400 seçmen için artı-eksi 800 dakika sürecek Bu da 13.33 saate denk gelecek. Hele biraz daha oyalanan olursa haliyle bu süre uzayacak. Yani sabah 08.00'de başlayıp akşam 17.00'de bitecek oy kullanma süresi yeterli olmaya bilir. O nedenle seçmenler bu süreyi kısaltmaya ve günün erken saatlerinde görevini yerine getirmeye çalışmalarında fayda var sanırım. Ve tabi ki iş bununla bitmeyecek. Oy kullanma bittikten sonra bir de bunun sayım süreci var. O süreç de sabaha kadar ve hatta birkaç güne uzayabilir. Bir de itirazlar olursa haftayı bulur düşüncesindeyim. Aklıma her seçim döneminde yaşadığım önemli birkaç anekdot geliyor. Görev yaptığımız dönemlerde genellikle sandık başkanı olarak vazifelendirildik. O günlerde yaşanan birkaç olayı sizlerle paylaşmak istedim. Bunları önceki yıllarda parça parça yazmıştım. Yinelemek istedim. Sandık başındayım.. Elinde baston oldukça yaşlı bir annemiz geldi. “Ben pek bilemem bana yardımcı olun” dedi. Kabine beraber girdik. Teyzem kime oy vereceksin dedim, “Aziz Ahmet’in partisine” dedi. Ben de o şahsın A.P.’li olduğunu anımsıyordum. Ve amblemi olan kırata mührü basıverdim. Teyzemiz eve gidince soruyorlar. “Oyunu kime verdin”. O da, “hoca kırata bastı” diyor. Evdekiler.. “Eyvah yanlış olmuş, sen el resmine basacaktın” demişler. Teyzem ıkına sıkına okula geliyor. Elindeki sopayla bana hücum ediyor. “Sen bana niçin yanlış oy kullandırdın” diye. Sandık kurulu müdahale ediyor. Olayı anlayıp dinliyor. Ve zaten o partiyi sevenler teyzeyi ikna ediyorlar. Yine aynı köydeyiz. Seçimler yaklaşırken seçmen kütüklerinin denetlenmesi için muhtar bizden yardım istiyor. Muhtar, ihtiyar heyeti ve bizler okulda toplanıyoruz. Seçmen kütüğünü baştan başlayıp isimler okunuyor. Eğer kişi köyde ise artı konuyor. Yoksa eksi konuyor. Vefat eden varsa siliniyor. Askerden dönen varsa listeye ekleniyor. Derken son sayfada bir isim okunuyor. Herkes bu ismi tanımadıklarını söylüyor. İçlerinden biri, “bu herhalde geçen yıl gelen göçebelerden biridir” diyor. Ve hepimizin kararıyla listeden siliniyor. Listeler güncellenip köye tekrar geliyor ve camiye okula asılıyor. O da ne!.. köyün imamı okula doğru geliyor. Kapıda karşılıyoruz. “Hayırdır imam efendi, hangi rüzgar sizi buraya attı” diyoruz. İmam sinirli.. İlk sözü “beni, niye sildiniz”… Biz durumu anlamaya çalışıyoruz. “Hocam senin adın nedir” diye sorunca söylüyor.. Sildiğimiz o kişi.. Gülüyorum.. “İmam efendi siz bu köyde kaç yıldır çalışıyorsunuz”.. “4" diyor.. “Bakın sizin adınızı muhtar bilmiyor. Azalar bilmiyor ki biz de bilmiyoruz. Size herkes “hoca” dediğinden adınız bilememişler. Siz şimdi doğru seçim kuruluna gidip adınız yeniden yazdıracaksınız ve köylüye de adınız ezberleteceksiniz”. Bu kez başka bir yerde sandık başkanıyım. Oy kullanma sürerken bir vatandaş kimlik beyan etmeden oy kullanmak istiyor. Ben de olmaz diyorum. Sonra bir parti yöneticisi geliyor. Ben bu şahsı tanıyorum lütfen oyunu kullansın diyor. Olmaz diyorum. Daha sabahın er saati. Köye gidip kimliğini getirsin diyorum. Az sonra bir başka partinin başkanı geliyor. O da rica ediyor. Ona da olmaz diyorum. Üçüncü kez biri daha geliyor beni tanıyan.. Ne çare ki ona da cevabım aynı.. Taa akşama doğru vatandaş kimliğini getiriyor ve oyunun kullandırıyoruz. Sizler de kimliksiz gitmeyin olur mu?.. Sandık Kurulu hikayelerinden biri de şöyle. Sabahın er saatinde kurulu oluşturduk. Hemen hemen seçime katılan her partinin üyesi tam tekmil var. Öğleye doğru bir kişi, kaç kişi olduğumuzu soruyor ve az sonra onlara birer kumanya getiriyor. Bana yok!.. Sonradan resmi bir kişi de bana bir kumanya veriyor. Neyse.. Oy verme işlemi tamamlanıp sayıma geçiyoruz. Sayım bitiyor ve ilginç bir şeyle karşılaşıyorum. Bir partiye hiç oy çıkmıyor, partinin görevlisi kendi partisine oy vermemiş.. Şaşırıyorum.. Ona dönüp soruyorum. Yüzü kızarıyor.. Gözlerimle kınıyorum..Olacak iş mi?.. Ve hafta sonu seçim heyecanı yaşayacağız. Herkes vatandaşlık görevini yerine getirmeli. Kendini yönetecek kişileri kendi seçmeli. Kimsenin etkisinde kalmadan kendi öz düşünüşlerini sandığa yansıtmalı. Eğri oturup doğru karar vermeli. Bu seçimler ülkemiz yaşadıkça, ülkemiz var oldukça ve süresi geldikçe hep yapılacak. Karamsarlığa kapılmadan, doğru karar için sandıklara gitmeliyiz. Bakıyorum da her seçim sonrası oyunu kullanmayan bir hayli insanımız var. Oy kullanmamak doğru bir yorum değildir. Var olan partilerden en azından biri size yakındır. Onu bulun ve oyunuzu kullanın. Haydi hayırlısı, bu son düzlükte her adaya başarılar. Hayırlısı diyelim.
Ekleme Tarihi: 26 Mart 2024 - Salı

SON DÜZLÜK

Hani maratoncular, yarışçılar derler ya!… “Yarışanlar son düzlüğe girdi” diye. İşte bizim siyasilerimiz de son düzlüğe girdiler. Herkes ellerindeki son kozlarını da oynayıp seçimi kazanmanın çaresine bakacaklar artık. Gerek Türkiye gerekse ilçemiz halkı kararlarını verip kendilerini yönetecek insanları seçecekler. Bana göre bu seçim diğerlerinden daha farklı ve zor bir seçim olacak. Zira, özellikle büyük şehirlerde partilerin katılımı ve bağımsız adayların çokluğu nedeniyle neredeyse bir metreyi bulan oy pusulasına “hakimiyet” oldukça zor olacak. Bir de yaşlı kesimin el becerilerindeki zaafiyet onların oy kullanma sürelerini bir hayli uzatacak. Kimileri de oy verecekleri partileri ve adayları bulmakta güçlük çekecekler gibi geliyor bana.
Bildiğim kadarıyla her sandıkta duruma göre 400 civarı seçmen oy kullanıyor. Her seçmen 2 dakikada işlemi tamamlasa 400 seçmen için artı-eksi 800 dakika sürecek Bu da 13.33 saate denk gelecek. Hele biraz daha oyalanan olursa haliyle bu süre uzayacak.
Yani sabah 08.00'de başlayıp akşam 17.00'de bitecek oy kullanma süresi yeterli olmaya bilir. O nedenle seçmenler bu süreyi kısaltmaya ve günün erken saatlerinde görevini yerine getirmeye çalışmalarında fayda var sanırım. Ve tabi ki iş bununla bitmeyecek. Oy kullanma bittikten sonra bir de bunun sayım süreci var. O süreç de sabaha kadar ve hatta birkaç güne uzayabilir. Bir de itirazlar olursa haftayı bulur düşüncesindeyim.
Aklıma her seçim döneminde yaşadığım önemli birkaç anekdot geliyor. Görev yaptığımız dönemlerde genellikle sandık başkanı olarak vazifelendirildik. O günlerde yaşanan birkaç olayı sizlerle paylaşmak istedim. Bunları önceki yıllarda parça parça yazmıştım. Yinelemek istedim.
Sandık başındayım.. Elinde baston oldukça yaşlı bir annemiz geldi. “Ben pek bilemem bana yardımcı olun” dedi. Kabine beraber girdik. Teyzem kime oy vereceksin dedim, “Aziz Ahmet’in partisine” dedi. Ben de o şahsın A.P.’li olduğunu anımsıyordum. Ve amblemi olan kırata mührü basıverdim. Teyzemiz eve gidince soruyorlar. “Oyunu kime verdin”. O da, “hoca kırata bastı” diyor. Evdekiler.. “Eyvah yanlış olmuş, sen el resmine basacaktın” demişler. Teyzem ıkına sıkına okula geliyor. Elindeki sopayla bana hücum ediyor. “Sen bana niçin yanlış oy kullandırdın” diye. Sandık kurulu müdahale ediyor. Olayı anlayıp dinliyor. Ve zaten o partiyi sevenler teyzeyi ikna ediyorlar.
Yine aynı köydeyiz. Seçimler yaklaşırken seçmen kütüklerinin denetlenmesi için muhtar bizden yardım istiyor. Muhtar, ihtiyar heyeti ve bizler okulda toplanıyoruz. Seçmen kütüğünü baştan başlayıp isimler okunuyor. Eğer kişi köyde ise artı konuyor. Yoksa eksi konuyor. Vefat eden varsa siliniyor. Askerden dönen varsa listeye ekleniyor. Derken son sayfada bir isim okunuyor. Herkes bu ismi tanımadıklarını söylüyor. İçlerinden biri, “bu herhalde geçen yıl gelen göçebelerden biridir” diyor. Ve hepimizin kararıyla listeden siliniyor. Listeler güncellenip köye tekrar geliyor ve camiye okula asılıyor. O da ne!.. köyün imamı okula doğru geliyor. Kapıda karşılıyoruz. “Hayırdır imam efendi, hangi rüzgar sizi buraya attı” diyoruz. İmam sinirli.. İlk sözü “beni, niye sildiniz”… Biz durumu anlamaya çalışıyoruz. “Hocam senin adın nedir” diye sorunca söylüyor.. Sildiğimiz o kişi.. Gülüyorum.. “İmam efendi siz bu köyde kaç yıldır çalışıyorsunuz”.. “4" diyor.. “Bakın sizin adınızı muhtar bilmiyor. Azalar bilmiyor ki biz de bilmiyoruz. Size herkes “hoca” dediğinden adınız bilememişler. Siz şimdi doğru seçim kuruluna gidip adınız yeniden yazdıracaksınız ve köylüye de adınız ezberleteceksiniz”.
Bu kez başka bir yerde sandık başkanıyım. Oy kullanma sürerken bir vatandaş kimlik beyan etmeden oy kullanmak istiyor. Ben de olmaz diyorum. Sonra bir parti yöneticisi geliyor. Ben bu şahsı tanıyorum lütfen oyunu kullansın diyor. Olmaz diyorum. Daha sabahın er saati. Köye gidip kimliğini getirsin diyorum.
Az sonra bir başka partinin başkanı geliyor. O da rica ediyor. Ona da olmaz diyorum. Üçüncü kez biri daha geliyor beni tanıyan.. Ne çare ki ona da cevabım aynı.. Taa akşama doğru vatandaş kimliğini getiriyor ve oyunun kullandırıyoruz. Sizler de kimliksiz gitmeyin olur mu?..
Sandık Kurulu hikayelerinden biri de şöyle.
Sabahın er saatinde kurulu oluşturduk. Hemen hemen seçime katılan her partinin üyesi tam tekmil var. Öğleye doğru bir kişi, kaç kişi olduğumuzu soruyor ve az sonra onlara birer kumanya getiriyor. Bana yok!.. Sonradan resmi bir kişi de bana bir kumanya veriyor. Neyse.. Oy verme işlemi tamamlanıp sayıma geçiyoruz. Sayım bitiyor ve ilginç bir şeyle karşılaşıyorum. Bir partiye hiç oy çıkmıyor, partinin görevlisi kendi partisine oy vermemiş.. Şaşırıyorum.. Ona dönüp soruyorum. Yüzü kızarıyor.. Gözlerimle kınıyorum..Olacak iş mi?..
Ve hafta sonu seçim heyecanı yaşayacağız. Herkes vatandaşlık görevini yerine getirmeli. Kendini yönetecek kişileri kendi seçmeli. Kimsenin etkisinde kalmadan kendi öz düşünüşlerini sandığa yansıtmalı. Eğri oturup doğru karar vermeli. Bu seçimler ülkemiz yaşadıkça, ülkemiz var oldukça ve süresi geldikçe hep yapılacak. Karamsarlığa kapılmadan, doğru karar için sandıklara gitmeliyiz. Bakıyorum da her seçim sonrası oyunu kullanmayan bir hayli insanımız var. Oy kullanmamak doğru bir yorum değildir. Var olan partilerden en azından biri size yakındır. Onu bulun ve oyunuzu kullanın.
Haydi hayırlısı, bu son düzlükte her adaya başarılar. Hayırlısı diyelim.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.