Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

YOLLAR YÜRÜMEKLE AŞINIR MI?

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU, Ankara’dan İstanbul’a bir yürüyüş başlattı. “ADALET” yazılı pankart taşıyarak 28 gün sürecek bu yürüyüşün amacı milletvekili Enis BERBEROĞLU’nun ve gazetecilerin tutuklanmasını protesto etmek için. Yani hukuktaki yanlışlar ve ADALET’in doğru sağlanmadığını umuma duyurmak için olduğu belirtildi. Parti bu kararı alırken anlaşılan enine boyuna düşünmüş, mesafeyi ayarlamış, yürüyüşte provokasyon yaşanmaması için uyarılarda bulunmuş idi. Daha üçüncü gününde ufak tefekte olsa yürüyüşü provoke etmek isteyen, kargaşa çıkarmak isteyenler oldu. Güvenlik görevlilerimiz olaylara anında müdahale ederek uzamasını önlediler. Yürümek doğru muydu? Başka neler yapılabilirdi? Eylemin şekli ve zamanı doğru muydu? Bunların hepsi tartışılabilir ve belki de başka eylemler planlanabilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir eyleme karar vermiş ve 28 gün boyunca bunu gerçekleştirecek. HUKUK elbette herkese ve her zaman gerekli. Adaletin doğru tecelli etmesi ve hiçbir şekle ve şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde uygulanması arzumuzdur. Biz, tam anlamıyla yaşanan bu tutuklama olayının artısını eksisini bilmiyoruz. Bildiğimiz kadarıyla, ulusal medyaya yansıdığı şekliyle doğru bulunmadığı için bu eylemlere başvurulduğunu anlıyoruz. Elbette şiddet içermeyen, her türlü eylemin hak olduğunu düşünüyor ve yasalar çerçevesinde vatandaşın protesto hakkını kullanabileceğini düşünüyorum. Burada en dikkat çeken olay muhalefet partilerinin birbirini eleştirmeleri. Asıl görevi iktidarı eleştirmek, onun yanlışlarını düzeltmeye yönlendirmek olan bu partiler şimdi en acımasıza birbirini suçlamaya devam ediyorlar. Milliyetçi Hareket Partisi eylemi doğru bulmuyor olabilir. İnanın iktidardan daha ağır eleştirilerde bulunuyor. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için Cumhuriyet Halk Partisi vekillerinin oy verdiği dişlendiriliyor. Oysa iktidar partisi olmasa bu yasa çıkabilir miydi? İdamın kaldırılmasın oy veren Milliyetçi Hareket Partisi şimdi idamı ısrarla istemektedir. Demek ki, siyasi günün esen rüzgarına göre tavır almaktadırlar. KILIÇDAROĞLU şimdi bile yasa gelse aynı şeyi yine yaparız. Milletvekillerine kürsü dokunulmazlığı yeterlidir. Biz hala aynı noktadayız diyerek tavrını netleştirmiştir. Ayrıca seçilmiş vekillerin tutuklanması ve de tutuklu olarak yargılanması biraz sorunlu gibi görünüyor. Günümüzde yaşadığımız FETÖ davalarında bazı kişilerin önce tutuklanıp sonra serbest bırakılmaları ne kadar yanlışsa vekillerin tutuklanması da o kadar yanlıştır. Doğrusu suçlu olan herkes her zaman yargılansın. Ancak hakkındaki karar kesinleşene kadar tutuklanmasına gerek var mıdır? Yüzbinlerce vatandaşın oyunu almış bir zatın, tutuklu yargılanması, görevi bitmeden tutuklanması pek hoş bir durum olmasa gerek. Gazetelerde yer alan haberlere göre BERBEROĞLU’nun “casusluk” suçlaması nedeniyle tutuklandığı belirtiliyor. Ancak hangi ülke ile ilişkilendirildiğinden söz edilmiyor. Evet yürüyüş başladı ve bayram seyran bir kenara bırakılıp sonuna kadar gidilecek. Program böyle.. Peki bu süreç devam ederken sayın BERBEROĞLU’nun tutuklama kararı iptal edilip yeniden yargılanması başlarsa ne olacak? Parti yürüyüşü sonlandıracak mı yoksa hala “ADALET” arama yürüyüşünü sürdürecek mi?.. KILIÇDAROĞLU’nun, bu yürüyüşü yalnız başına yaptığını ve yerelde bazı katılımcıların kendisine eşlik ettiğini görüyoruz. Anlaşılan o ki 28 gün sonunda İSTANBUL’da final yapılacak. Öncelikle iktidarın ve dünyanın ilgisini bu olaya çekme fikrini gerçekleştirdiler diyelim. Tutuklama sona ermedi ve mahkemeler geri adım atmadı. Sonra ne olacak?.. Parti bu iş için B planı yapmış mıdır? Bu kez tüm vekillerini istifa ettirip “Sine-i Millete” dönebilirler mi? Ya da daha başka ne gibi eylemler ortaya koyabilirler. Yoksa iktidarın tavsiye ettiği gibi hızlı trenle mi ulaşırlar İstanbul’a... Bilindiği gibi mübarek Ramazan Ayı’nı yaşamaktayız. Ve hafta sonu da bayram.. Bayramda bildiğimiz kadarıyla küsler barışır, dargınlar kavuşur derler atalarımız. Bizim siyasilerimiz ülkemiz menfaatine şahsi ihtiraslarından vazgeçerek bir barış ortamı yaratırlar mı acaba?.. Her şeye rağmen terörün hala sürdüğü ve sayıları az da olsa şehitlerimizin toprağa düştüğü şu mübarek günleri aydınlık yarınlara ulaştırmanın en kalıcı ve en kısa yolunu bulamayacak mıyız?.. Yaklaşan bayram nedeniyle onbinlerce Suriyelinin ülkelerine dönmeye çalıştığını görmekteyiz. İnşallah kısa sürede 3 milyonunda ülkelerine döndüğünü görürüz. Bir yandan siyaset bir yandan zorlu ekonomik koşullar canımıza tak dedi. Bu olumsuzluklardan ne zaman kurtuluruz. Gözyaşının akmadığı güzel günlere acaba tez vakitte ulaşır mıyız? 15 Temmuz’da halkı sokağa çağırmakta ne kadar haklılık payı varsa bu gün de yapılan yürüyüşün haklılık payı vardır. Başta da söz ettiğim gibi insanların şiddete başvurmadan her türlü etkinliği yapmaya hakları vardır diye düşünüyorum. Mecliste de yaşanan bağırış çağırışları asla hoş karşılamıyorum. Ne olusunuz biraz daha sakin, biraz daha duyarlı ve sıcak kanlı düşünelim, konuşalım, anlaşalım. Rahmetli Süleyman DEMİREL “yollar yürümekle aşınmaz” derdi.. Elbette yollar aşınmaz ama yürekler aşınıyor şu günlerde.. Bu işin çaresi bir an önce bulunmalı ve doğru adımlar atılmalı. Doğru kararlar verilmeli.. Bayramı da milletçe gönül rahatlığı içinde, birlik ve beraberlik içinde kutlayalım...
Ekleme Tarihi: 20 Haziran 2017 - Salı

YOLLAR YÜRÜMEKLE AŞINIR MI?

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU, Ankara’dan İstanbul’a bir yürüyüş başlattı. “ADALET” yazılı pankart taşıyarak 28 gün sürecek bu yürüyüşün amacı milletvekili Enis BERBEROĞLU’nun ve gazetecilerin tutuklanmasını protesto etmek için. Yani hukuktaki yanlışlar ve ADALET’in doğru sağlanmadığını umuma duyurmak için olduğu belirtildi.
Parti bu kararı alırken anlaşılan enine boyuna düşünmüş, mesafeyi ayarlamış, yürüyüşte provokasyon yaşanmaması için uyarılarda bulunmuş idi. Daha üçüncü gününde ufak tefekte olsa yürüyüşü provoke etmek isteyen, kargaşa çıkarmak isteyenler oldu. Güvenlik görevlilerimiz olaylara anında müdahale ederek uzamasını önlediler.
Yürümek doğru muydu? Başka neler yapılabilirdi? Eylemin şekli ve zamanı doğru muydu?

Bunların hepsi tartışılabilir ve belki de başka eylemler planlanabilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir eyleme karar vermiş ve 28 gün boyunca bunu gerçekleştirecek.
HUKUK elbette herkese ve her zaman gerekli. Adaletin doğru tecelli etmesi ve hiçbir şekle ve şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde uygulanması arzumuzdur. Biz, tam anlamıyla yaşanan bu tutuklama olayının artısını eksisini bilmiyoruz. Bildiğimiz kadarıyla, ulusal medyaya yansıdığı şekliyle doğru bulunmadığı için bu eylemlere başvurulduğunu anlıyoruz. Elbette şiddet içermeyen, her türlü eylemin hak olduğunu düşünüyor ve yasalar çerçevesinde vatandaşın protesto hakkını kullanabileceğini düşünüyorum.
Burada en dikkat çeken olay muhalefet partilerinin birbirini eleştirmeleri. Asıl görevi iktidarı eleştirmek, onun yanlışlarını düzeltmeye yönlendirmek olan bu partiler şimdi en acımasıza birbirini suçlamaya devam ediyorlar. Milliyetçi Hareket Partisi eylemi doğru bulmuyor olabilir. İnanın iktidardan daha ağır eleştirilerde bulunuyor.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için Cumhuriyet Halk Partisi vekillerinin oy verdiği dişlendiriliyor. Oysa iktidar partisi olmasa bu yasa çıkabilir miydi? İdamın kaldırılmasın oy veren Milliyetçi Hareket Partisi şimdi idamı ısrarla istemektedir. Demek ki, siyasi günün esen rüzgarına göre tavır almaktadırlar. KILIÇDAROĞLU şimdi bile yasa gelse aynı şeyi yine yaparız. Milletvekillerine kürsü dokunulmazlığı yeterlidir. Biz hala aynı noktadayız diyerek tavrını netleştirmiştir.
Ayrıca seçilmiş vekillerin tutuklanması ve de tutuklu olarak yargılanması biraz sorunlu gibi görünüyor. Günümüzde yaşadığımız FETÖ davalarında bazı kişilerin önce tutuklanıp sonra serbest bırakılmaları ne kadar yanlışsa vekillerin tutuklanması da o kadar yanlıştır. Doğrusu suçlu olan herkes her zaman yargılansın. Ancak hakkındaki karar kesinleşene kadar tutuklanmasına gerek var mıdır? Yüzbinlerce vatandaşın oyunu almış bir zatın, tutuklu yargılanması, görevi bitmeden tutuklanması pek hoş bir durum olmasa gerek.
Gazetelerde yer alan haberlere göre BERBEROĞLU’nun “casusluk” suçlaması nedeniyle tutuklandığı belirtiliyor. Ancak hangi ülke ile ilişkilendirildiğinden söz edilmiyor.
Evet yürüyüş başladı ve bayram seyran bir kenara bırakılıp sonuna kadar gidilecek. Program böyle.. Peki bu süreç devam ederken sayın BERBEROĞLU’nun tutuklama kararı iptal edilip yeniden yargılanması başlarsa ne olacak? Parti yürüyüşü sonlandıracak mı yoksa hala “ADALET” arama yürüyüşünü sürdürecek mi?..
KILIÇDAROĞLU’nun, bu yürüyüşü yalnız başına yaptığını ve yerelde bazı katılımcıların kendisine eşlik ettiğini görüyoruz. Anlaşılan o ki 28 gün sonunda İSTANBUL’da final yapılacak. Öncelikle iktidarın ve dünyanın ilgisini bu olaya çekme fikrini gerçekleştirdiler diyelim. Tutuklama sona ermedi ve mahkemeler geri adım atmadı. Sonra ne olacak?.. Parti bu iş için B planı yapmış mıdır? Bu kez tüm vekillerini istifa ettirip “Sine-i Millete” dönebilirler mi? Ya da daha başka ne gibi eylemler ortaya koyabilirler. Yoksa iktidarın tavsiye ettiği gibi hızlı trenle mi ulaşırlar İstanbul’a...
Bilindiği gibi mübarek Ramazan Ayı’nı yaşamaktayız. Ve hafta sonu da bayram.. Bayramda bildiğimiz kadarıyla küsler barışır, dargınlar kavuşur derler atalarımız. Bizim siyasilerimiz ülkemiz menfaatine şahsi ihtiraslarından vazgeçerek bir barış ortamı yaratırlar mı acaba?..
Her şeye rağmen terörün hala sürdüğü ve sayıları az da olsa şehitlerimizin toprağa düştüğü şu mübarek günleri aydınlık yarınlara ulaştırmanın en kalıcı ve en kısa yolunu bulamayacak mıyız?..
Yaklaşan bayram nedeniyle onbinlerce Suriyelinin ülkelerine dönmeye çalıştığını görmekteyiz. İnşallah kısa sürede 3 milyonunda ülkelerine döndüğünü görürüz.
Bir yandan siyaset bir yandan zorlu ekonomik koşullar canımıza tak dedi. Bu olumsuzluklardan ne zaman kurtuluruz. Gözyaşının akmadığı güzel günlere acaba tez vakitte ulaşır mıyız?
15 Temmuz’da halkı sokağa çağırmakta ne kadar haklılık payı varsa bu gün de yapılan yürüyüşün haklılık payı vardır. Başta da söz ettiğim gibi insanların şiddete başvurmadan her türlü etkinliği yapmaya hakları vardır diye düşünüyorum.
Mecliste de yaşanan bağırış çağırışları asla hoş karşılamıyorum. Ne olusunuz biraz daha sakin, biraz daha duyarlı ve sıcak kanlı düşünelim, konuşalım, anlaşalım.
Rahmetli Süleyman DEMİREL “yollar yürümekle aşınmaz” derdi.. Elbette yollar aşınmaz ama yürekler aşınıyor şu günlerde.. Bu işin çaresi bir an önce bulunmalı ve doğru adımlar atılmalı. Doğru kararlar verilmeli..
Bayramı da milletçe gönül rahatlığı içinde, birlik ve beraberlik içinde kutlayalım...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.