Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

ACININ 1. YILI

Geçen yıldı, tam bu gün. Bir doğal felaket; deprem tarihe “Türkiye’nin En Büyük Depremi” olarak geçti. Bu depremde tam 53 bin 537 canımız yitip gitti. Hepsine rahmetler diliyoruz. Zaten onlar için yapabileceğimiz de başka bir şey yok. Bu ülkede yakın tarihte bir Marmara depremi de yaşadık. Gölcük merkezli depremde de 18 bin 373 vatandaşımız hayatını kaybetti. Normal şartlarda baktığımızda Marmara Depremi bizim için yani ülkemiz için bir milattır. Depremden sonra afaki oranda deprem parası toplandı. Deprem vergisi çıkarıldı, depreme karşı çürük binaların yıkılıp sağlamlarının yapılması için. Mesela benim ilgiyle takip ettiğim inşaatlarda tırtırlı demirlerin, betonun standartlara uygun kullanılması, yapı denetimlerinin çok katı olarak uygulanması zorunlu hale geldi. Sanırım bir hayli de etkili oldu, beklenen sonuçlar elde edildi gibi oldu. En azından bizim bölgemizde bunu hissettik. Ancak 6 Şubat depreminde 11 ilimizin çoğu yerinde gördük ki bu işte tam olarak başarı sağlayamamışız. Hepimizin bildiği gibi bazı illerde, aynı kişilerin yaptığı bazı siteler yerle bir oldu. Ama farklı müteahhitlerin yanı başına yaptıkları binalar sağlam bir kale duvarı gibi dimdik ayakta kaldı. Bu ne demektir, yine bazı müteahhitler insan canını hiçe sayarak çalmış, bazı kamu görevlileri de bunlara ortak olmuş. Bunun başka izahı var mı sizce? İşte burada da ortaya çıkan sonuç bizler başımıza gelen büyük felaketlerden maalesef dersimizi almamışız. Almamışız da ne zaman alacağız bu dersleri, ne zaman akıllanacağız. İnsanlara, hayvanlara, doğaya adam gibi davranmayı?... Gelelim 6 Şubat’taki deprem sonrasına!... Depremden sonra bir çok olumlu olumsuz haberler okuduk, depremzedelerin feryatlarını duyduk. Kimileri o zamanlarda ekmek su bulamadığını, kimileri başını sokacakları bir çadır bile bulamadıklarını, kimileri de çadırları alıp depolarına saklayarak diğerlerinin mağduriyetine sebep olduklarını öğrendik. Bu konulara neden sebebiyet verildiğini de çözmemiz gerekir. Yani böyle bir felaket anında ve sonrasında göstermelik tatbikatlarla değil de gerçekten krize tam anlamıyla müdahale ederek, insanların can kayıplarını azalmak amacıyla, kalanlara gerekli sağlık ve yiyecek-barınma ihtiyaçlarını hakkaniyetle sağlayarak sahip çıkmalıyız. Tek bir insanı kurtarmak ya da ölümüne sebep olmakta insani sorumluluğun ta kendisidir. 6 Şubat depreminde 50 bin kaybımızın içinde gazeteciler, basın mensupları da vardı. Elli bin vatandaşı-mızın içinde depremin aldığı meslektaşlarımıza da ayrına rahmetler diliyoruz.
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2024 - Salı

ACININ 1. YILI

Geçen yıldı, tam bu gün. Bir doğal felaket; deprem tarihe “Türkiye’nin En Büyük Depremi” olarak geçti. Bu depremde tam 53 bin 537 canımız yitip gitti. Hepsine rahmetler diliyoruz. Zaten onlar için yapabileceğimiz de başka bir şey yok.
Bu ülkede yakın tarihte bir Marmara depremi de yaşadık. Gölcük merkezli depremde de 18 bin 373 vatandaşımız hayatını kaybetti. Normal şartlarda baktığımızda Marmara Depremi bizim için yani ülkemiz için bir milattır. Depremden sonra afaki oranda deprem parası toplandı. Deprem vergisi çıkarıldı, depreme karşı çürük binaların yıkılıp sağlamlarının yapılması için.
Mesela benim ilgiyle takip ettiğim inşaatlarda tırtırlı demirlerin, betonun standartlara uygun kullanılması, yapı denetimlerinin çok katı olarak uygulanması zorunlu hale geldi. Sanırım bir hayli de etkili oldu, beklenen sonuçlar elde edildi gibi oldu. En azından bizim bölgemizde bunu hissettik. Ancak 6 Şubat depreminde 11 ilimizin çoğu yerinde gördük ki bu işte tam olarak başarı sağlayamamışız.
Hepimizin bildiği gibi bazı illerde, aynı kişilerin yaptığı bazı siteler yerle bir oldu. Ama farklı müteahhitlerin yanı başına yaptıkları binalar sağlam bir kale duvarı gibi dimdik ayakta kaldı. Bu ne demektir, yine bazı müteahhitler insan canını hiçe sayarak çalmış, bazı kamu görevlileri de bunlara ortak olmuş. Bunun başka izahı var mı sizce?
İşte burada da ortaya çıkan sonuç bizler başımıza gelen büyük felaketlerden maalesef dersimizi almamışız. Almamışız da ne zaman alacağız bu dersleri, ne zaman akıllanacağız. İnsanlara, hayvanlara, doğaya adam gibi davranmayı?...
Gelelim 6 Şubat’taki deprem sonrasına!...
Depremden sonra bir çok olumlu olumsuz haberler okuduk, depremzedelerin feryatlarını duyduk. Kimileri o zamanlarda ekmek su bulamadığını, kimileri başını sokacakları bir çadır bile bulamadıklarını, kimileri de çadırları alıp depolarına saklayarak diğerlerinin mağduriyetine sebep olduklarını öğrendik. Bu konulara neden sebebiyet verildiğini de çözmemiz gerekir. Yani böyle bir felaket anında ve sonrasında göstermelik tatbikatlarla değil de gerçekten krize tam anlamıyla müdahale ederek, insanların can kayıplarını azalmak amacıyla, kalanlara gerekli sağlık ve yiyecek-barınma ihtiyaçlarını hakkaniyetle sağlayarak sahip çıkmalıyız. Tek bir insanı kurtarmak ya da ölümüne sebep olmakta insani sorumluluğun ta kendisidir.
6 Şubat depreminde 50 bin kaybımızın içinde gazeteciler, basın mensupları da vardı. Elli bin vatandaşı-mızın içinde depremin aldığı meslektaşlarımıza da ayrına rahmetler diliyoruz.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.