Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

GEÇMİŞTE KALDI

İnsanlar ne kadar rahat ve modern yaşama ulaşsa da mutsuzlukları, sıkıntıları bir türlü bitmiyor. Teknoloji ilerliyor, hayat kolaylaşıyor ama insanoğlu büyük bir çıkmaza doğru sürükleniyor. Düşünebiliyor musunuz; dünya cebinizde, elinizin altında. Her şey emrinizde, istediğiniz bilgiye, imkana sahipsiniz ama mutsuzsunuz. Hesaplarınızı cep telefonunda görüyor-sunuz, faturalarınızı, ödemelerinizi bir tıkla yapıyorsunuz, siz yakınınıza yakınınız size saniyeler içinde para ulaşımı sağlıyor ama mutsuzsunuz. Dünyanın öbür ucundaki eşinizi dostunuzu istediğiniz an ekranda görüp konuşabiliyorsunuz, hasret gideriyorsunuz ama hala mutsuzsunuz.  Tüm ulaşım ihtiyacınızda hava yolu, karayolu, demiryolu, deniz yolu emrinizde. İstediğiniz zaman istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ancak hem gitmiyorsunuz hem gezmiyor-sunuz ama hep bir yerlere gitme özlemiyle mutsuzluğunuz artıyor.  Bir çok insan işi gücü bırakmış, durmadan senin daha rahat, daha konforlu, daha mutlu yaşaman için çabalıyor. Çeşitli icatlar yapıyor, hayatı kolaylaştırıyor. Örneğin robot süpürge yapmış, sen oturasın, keyfine bakasın, o süpürsün, temizlesin diye. Ama sen halâ mutsuzsun. Bak; bilgisayarlar, internetler, her türlü teknolojik yenilik senin için yapılıyor. Eskiden analarımız kazanda su kaynatıp buz gibi suda kille çamaşır yıkarken senin için çamaşır makinası icat ettiler. Ona sahip oldun, kışın çamaşırlar kurumuyor diye dert yandın; kurutma makinası yaptılar. Yıkanan çamaşırları içine kömür konan ilkel ütüyle ütüleme diye son teknolojiyle buharlı ütü yaptılar, içine bilgisayar koyup çamaşırın özelliğini kendisi tespit ederek durumuna göre ısısını, buharını ayarlayıp bir de kendi kendine işini yapar ütü yaptılar, sen halâ mutsuzsun. Bak!.. Sana süper arabalar yaptılar. Son derece teknolojik donanımlara sahip. Hatta kendisi gidiyor, kendisi duruyor. Yoldaki şeridi kendisi takip ediyor, direksiyon bile tutmuyorsun. İçinin ısısı, koltuğun konumu, sıcak ya da soğukluğu senin için ayarlanabiliyor. Yorulduğun an seni uyarıyor, uyandırıyor hatta masaj yapıyor. Ama nedense yine mutsuzsun. Bu, insanoğlunun bencilliğinden mi, doyumsuzluğun-dan mı yoksa geniş ufkundan mı bilinmez. Ama mutsuzluk nedense hiç gitmiyor, hiç bitmiyor. İnsanlar 1900'lü yıllardaki ilkelliği özlüyor. 1950'lerdeki sıcaklığı arıyor. 1970'lerdeki samimiyeti istiyor. Öyle değil mi? Herkesin; “bizim çocukluğumuzda” veya “eskilerde” diye başladığı sıcaklık ve samimiyet var mı hayatınızda. O dostluk, o arkadaşlık var mı çevrenizde. Yok, mümkün de değil. Çünkü o dönemlerde insanların kendi kendilerine yapabilecekleri bir şey yoktu. Kendisini yalnızlığa, bunalıma, itecek teknolojileri yoktu. Telefonunu, tabletini, bilgisayarını yanına alıp, tek başına odaya kapanıp kendi izleyip kendi kendine gülecek malzemeleri yoktu.  Eskilerdeki dostluk ve samimiyet “İNSAN”a dayalı bir bağlanmaydı. Düşündüğünü anlatacak, anlattığını yorumlayacak bir dostu vardı karşısında. Duygularını açıp paylaşacak, ona fikir verecek, destek olacak bir arkadaşı vardı yanında. Ağlasan, gülsen bilgisayarlar anlar mı senin halinden. Yardımcı olur mu ailenle sorunlarına, problemlerine. Sevincine ortak olur mu sanal dünya!... Boş tabii ki, hepsi boş.  Senin mahalle arasındaki bahçe duvarına oturup sohbet ettiğin dostlarının samimiyetini ne verebilir sana. Yaktığın ateşte közlediğin darının tadı var mı hayatında. Yaz gecelerinde oyunlar oynadığın, yağmurda yürüdüğün, karda kar topu attığın mazinin binde bir tadı var mı ağzında!.. Sen en son doğal bir köy tavuğunu ne zaman yiyebildin. Annenin ekmeğinin üzerine sürdüğü salçanın zerre tadı var mı şimdilerde!.. Dahası çok, devamı gani. Ama hayat ne kadar kolaylaşırsa kolaylaşsın hiç bir şeyin eski tadı yok artık. Zaten orta yaştakiler de ömrünü tamamladığında eskilerin tadı da unutulacak. Çünkü şimdiki insanlar, çoluk çocuğumuz da farklı, hormonlu. Duyguları kaba, düşünceleri boş!.. Belki de bu düzen, bozulan yaşam, harcanan güzellikler etken buna. Ama ne yaparsan yap eskiler yok artık, aramayın boşuna!...
Ekleme Tarihi: 01 Aralık 2023 - Cuma

GEÇMİŞTE KALDI

İnsanlar ne kadar rahat ve modern yaşama ulaşsa da mutsuzlukları, sıkıntıları bir türlü bitmiyor. Teknoloji ilerliyor, hayat kolaylaşıyor ama insanoğlu büyük bir çıkmaza doğru sürükleniyor.
Düşünebiliyor musunuz; dünya cebinizde, elinizin altında. Her şey emrinizde, istediğiniz bilgiye, imkana sahipsiniz ama mutsuzsunuz. Hesaplarınızı cep telefonunda görüyor-sunuz, faturalarınızı, ödemelerinizi bir tıkla yapıyorsunuz, siz yakınınıza yakınınız size saniyeler içinde para ulaşımı sağlıyor ama mutsuzsunuz. Dünyanın öbür ucundaki eşinizi dostunuzu istediğiniz an ekranda görüp konuşabiliyorsunuz, hasret gideriyorsunuz ama hala mutsuzsunuz. 
Tüm ulaşım ihtiyacınızda hava yolu, karayolu, demiryolu, deniz yolu emrinizde. İstediğiniz zaman istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ancak hem gitmiyorsunuz hem gezmiyor-sunuz ama hep bir yerlere gitme özlemiyle mutsuzluğunuz artıyor. 
Bir çok insan işi gücü bırakmış, durmadan senin daha rahat, daha konforlu, daha mutlu yaşaman için çabalıyor. Çeşitli icatlar yapıyor, hayatı kolaylaştırıyor. Örneğin robot süpürge yapmış, sen oturasın, keyfine bakasın, o süpürsün, temizlesin diye. Ama sen halâ mutsuzsun.
Bak; bilgisayarlar, internetler, her türlü teknolojik yenilik senin için yapılıyor. Eskiden analarımız kazanda su kaynatıp buz gibi suda kille çamaşır yıkarken senin için çamaşır makinası icat ettiler. Ona sahip oldun, kışın çamaşırlar kurumuyor diye dert yandın; kurutma makinası yaptılar. Yıkanan çamaşırları içine kömür konan ilkel ütüyle ütüleme diye son teknolojiyle buharlı ütü yaptılar, içine bilgisayar koyup çamaşırın özelliğini kendisi tespit ederek durumuna göre ısısını, buharını ayarlayıp bir de kendi kendine işini yapar ütü yaptılar, sen halâ mutsuzsun.
Bak!.. Sana süper arabalar yaptılar. Son derece teknolojik donanımlara sahip. Hatta kendisi gidiyor, kendisi duruyor. Yoldaki şeridi kendisi takip ediyor, direksiyon bile tutmuyorsun. İçinin ısısı, koltuğun konumu, sıcak ya da soğukluğu senin için ayarlanabiliyor. Yorulduğun an seni uyarıyor, uyandırıyor hatta masaj yapıyor. Ama nedense yine mutsuzsun.
Bu, insanoğlunun bencilliğinden mi, doyumsuzluğun-dan mı yoksa geniş ufkundan mı bilinmez. Ama mutsuzluk nedense hiç gitmiyor, hiç bitmiyor.
İnsanlar 1900'lü yıllardaki ilkelliği özlüyor. 1950'lerdeki sıcaklığı arıyor. 1970'lerdeki samimiyeti istiyor. Öyle değil mi?
Herkesin; “bizim çocukluğumuzda” veya “eskilerde” diye başladığı sıcaklık ve samimiyet var mı hayatınızda. O dostluk, o arkadaşlık var mı çevrenizde. Yok, mümkün de değil. Çünkü o dönemlerde insanların kendi kendilerine yapabilecekleri bir şey yoktu. Kendisini yalnızlığa, bunalıma, itecek teknolojileri yoktu. Telefonunu, tabletini, bilgisayarını yanına alıp, tek başına odaya kapanıp kendi izleyip kendi kendine gülecek malzemeleri yoktu. 
Eskilerdeki dostluk ve samimiyet “İNSAN”a dayalı bir bağlanmaydı. Düşündüğünü anlatacak, anlattığını yorumlayacak bir dostu vardı karşısında. Duygularını açıp paylaşacak, ona fikir verecek, destek olacak bir arkadaşı vardı yanında. Ağlasan, gülsen bilgisayarlar anlar mı senin halinden. Yardımcı olur mu ailenle sorunlarına, problemlerine. Sevincine ortak olur mu sanal dünya!...
Boş tabii ki, hepsi boş. 
Senin mahalle arasındaki bahçe duvarına oturup sohbet ettiğin dostlarının samimiyetini ne verebilir sana. Yaktığın ateşte közlediğin darının tadı var mı hayatında. Yaz gecelerinde oyunlar oynadığın, yağmurda yürüdüğün, karda kar topu attığın mazinin binde bir tadı var mı ağzında!.. Sen en son doğal bir köy tavuğunu ne zaman yiyebildin. Annenin ekmeğinin üzerine sürdüğü salçanın zerre tadı var mı şimdilerde!..
Dahası çok, devamı gani. Ama hayat ne kadar kolaylaşırsa kolaylaşsın hiç bir şeyin eski tadı yok artık. Zaten orta yaştakiler de ömrünü tamamladığında eskilerin tadı da unutulacak. Çünkü şimdiki insanlar, çoluk çocuğumuz da farklı, hormonlu. Duyguları kaba, düşünceleri boş!.. Belki de bu düzen, bozulan yaşam, harcanan güzellikler etken buna. Ama ne yaparsan yap eskiler yok artık, aramayın boşuna!...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.