Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

İSRAF - İNSAF

Her düğün sezonu açıldığında insanlarda kaygı başlar. Kimisinde düğünden düğüne koşma kaygısı, kimisinde altın borcunu ödeme kaygısı, kimisinde de gürültü-kargaşa çekme kaygısı. Ben de kaygılanırım her seferinde. Benim kaygım ise “israf” kaygısı. Düğünler, kutlamalar, şan ve şöhret çabaları israfın en fazla olduğu etkinliklerdir. Daha önceki cumartesi yaşadığımız etkinliğin israfına hiç değinmek bile istemiyorum... ...   ...   ... Yöremizde düğün yapmak gerçek anlamda bir ateşten gömlek giymek gibi bir şeydir. Hele hele bugün itibariyle, yani benzinin, mazotun 35 liraya dayandığı dünün sabahı bu ateşten gömleğin derecesi bir kat daha artırıldı. Sağolsun iktidar, meclis, milletvekilleri, siyasiler adeta “alın size” dercesine en etkili şekilde fırtına gibi zamlara devam ediyorlar. Şimdi buna karşı tek kelime edecek olursak, “Türkiye’yi Uçuracağız” dediler, oy verdik, uçuruyorlar; “HAK ETTİK!”... Neyse, dediğim gibi bu yaşanan israflar zamların da etkisiyle ne yazık ki ikiye katlandı. Yani israf üzerine İSRAF!... Düğünlerde israf dedik. Yaza yaza dilimizde tüy bitti ama israf maalesef bir türlü bitmedi. Bitecek gibi de görünmüyor. Bu ateşten gömleği giyenler, diğer masrafların yanında afaki şekilde davetlilerine ikram edecekleri yemekler için de aşırı külfet yüklenirler. Elinden geldiğince iyi şeyler ikram etmeye gayret gösterirler, mümkün olduğunca bol olmasını isterler. Şartları çok fazla zorlayıp tavuk yerine kırmızı et sunmak büyük bir saltanattır. Borç harç aldığı danayı, borç harç kestirip konuklarına sunmuştur düğün sahibi. Evinde ya da salonda yemek faslı olanca hızıyla devam ederken dolu giden tabaklara ek ilaveler hızlanır. İlk etapta biraz yarım falan geri gelen tabakların içi zamanla daha dolu gelmeye başlar. Biraz daha göbeklerini şişiren konuklar artık komple dolu kalan tabakların olduğu masadan hızlıca uzaklaşır.  Ardından gelen görevliler, şangır şungur masaları toparlar, hiç çatal bile değmemiş o güzelim (çoğu insanın ayda bir bile evinde göremediği) et yemeğini aldığı gibi çöp kovasına devirir. Görevlinin yapacağı bir şey olmamasına rağmen en azından ekşili-tatlılı-turşululu artıkları bir kovaya, et, pilav, çorba gibilerini bir kovaya koyabilecekken ne yazık ki onu bile yapmazlar. Üzücü bir durum bu!... Düğün, dernek sahibi misafirini en güzel şekilde bol keseden ağırlamaya çalışırken, yiyecekler diye kendi elleriyle bir tabak daha doldurup gelirken, beş dakika sonra çöpe dökülen o tabağı buğulu gözleriyle izler. Sadece bu değil ki! Her şeyin mükemmel olmasını isteyen ana babalar daha nice israflara şahit olurlar. Ama kimin umurunda... Neden yapıyoruz böyle... Çünkü evimize bu kadar bol et-tavuk, yiyecek alamıyoruz. O kadar pahalandı ki, bunları ancak düğünlerde görebiliyoruz artık. Bizler de bunun acısını böyle çıkarıyoruz. Ama yazık ediyoruz, günah işliyoruz, hainlik yapıyoruz... Bizim bölgemizde nedense şu kişiye özel tabldot sistemini bir türlü hayata geçiremedik. Daha az israfın olacağı bu uygulama bizlere nedense ters düştü. Bir ara pandemi zamanında ufaktan başlamıştı ama sonra gene eskiye dönüldü, israfa devam edildi. Oysa çok gözlü köpük tabaklara et yemeyecek olan eti-tavuğu koydurmayacak, pilavı istemeyen almayacak, turşuyu yemeyen ondan koyma diyecekti. Ama itibardan tasarruf olmaz yaaa!... şimdi o kocaman tabakların çoğu olduğu gibi çöpeeee!... Dünyadaki bazı ülkelerde açlık, sefalet son hızıyla devam ederken, bizler de son sürat israfa, savurmaya, çöpe dökmeye devam ediyoruz. İnsanlar bizim ayaklarımızı bile yıkamayacağımız bulanık, kirli suyu bulup içebilmek için hayatını ortaya koyuyor. Biz çoğu gıda maddesini yeterli kadar üretemezken nasıl böyle savurgan olabiliyoruz, anlaşılır bir durum değil!... İsrafa son vermedikten sonra, yiyeceğimizi çöpe atıp değerini bilemedikten sonra belimizin doğrulacağını sakın ha düşünmeyin. Bu arada bir arkadaşımızın israf konusundaki esprili yaklaşımını tebessümle karşılayarak gerçek olmasa bile takdirimizi belirtmek isterim. Önümüzdeki günlerde düğün yapacak olan ve basılan davetiyelere; “şu saatte konvoy yapılacak” diye yazdıran kardeşimiz, “abi davetiyelerin baskısını değiştirelim, benzin-mazot 35 lirayı bulduktan sonra kimse konvoya gelmez artık” diyerek sitemde bulunmuştu. Doğru söze ne denir!...
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2023 - Salı

İSRAF - İNSAF

Her düğün sezonu açıldığında insanlarda kaygı başlar. Kimisinde düğünden düğüne koşma kaygısı, kimisinde altın borcunu ödeme kaygısı, kimisinde de gürültü-kargaşa çekme kaygısı. Ben de kaygılanırım her seferinde. Benim kaygım ise “israf” kaygısı.
Düğünler, kutlamalar, şan ve şöhret çabaları israfın en fazla olduğu etkinliklerdir. Daha önceki cumartesi yaşadığımız etkinliğin israfına hiç değinmek bile istemiyorum...
...   ...   ...
Yöremizde düğün yapmak gerçek anlamda bir ateşten gömlek giymek gibi bir şeydir. Hele hele bugün itibariyle, yani benzinin, mazotun 35 liraya dayandığı dünün sabahı bu ateşten gömleğin derecesi bir kat daha artırıldı. Sağolsun iktidar, meclis, milletvekilleri, siyasiler adeta “alın size” dercesine en etkili şekilde fırtına gibi zamlara devam ediyorlar. Şimdi buna karşı tek kelime edecek olursak, “Türkiye’yi Uçuracağız” dediler, oy verdik, uçuruyorlar; “HAK ETTİK!”...
Neyse, dediğim gibi bu yaşanan israflar zamların da etkisiyle ne yazık ki ikiye katlandı. Yani israf üzerine İSRAF!...
Düğünlerde israf dedik. Yaza yaza dilimizde tüy bitti ama israf maalesef bir türlü bitmedi. Bitecek gibi de görünmüyor. Bu ateşten gömleği giyenler, diğer masrafların yanında afaki şekilde davetlilerine ikram edecekleri yemekler için de aşırı külfet yüklenirler.
Elinden geldiğince iyi şeyler ikram etmeye gayret gösterirler, mümkün olduğunca bol olmasını isterler. Şartları çok fazla zorlayıp tavuk yerine kırmızı et sunmak büyük bir saltanattır. Borç harç aldığı danayı, borç harç kestirip konuklarına sunmuştur düğün sahibi.
Evinde ya da salonda yemek faslı olanca hızıyla devam ederken dolu giden tabaklara ek ilaveler hızlanır. İlk etapta biraz yarım falan geri gelen tabakların içi zamanla daha dolu gelmeye başlar. Biraz daha göbeklerini şişiren konuklar artık komple dolu kalan tabakların olduğu masadan hızlıca uzaklaşır. 
Ardından gelen görevliler, şangır şungur masaları toparlar, hiç çatal bile değmemiş o güzelim (çoğu insanın ayda bir bile evinde göremediği) et yemeğini aldığı gibi çöp kovasına devirir. Görevlinin yapacağı bir şey olmamasına rağmen en azından ekşili-tatlılı-turşululu artıkları bir kovaya, et, pilav, çorba gibilerini bir kovaya koyabilecekken ne yazık ki onu bile yapmazlar.
Üzücü bir durum bu!...
Düğün, dernek sahibi misafirini en güzel şekilde bol keseden ağırlamaya çalışırken, yiyecekler diye kendi elleriyle bir tabak daha doldurup gelirken, beş dakika sonra çöpe dökülen o tabağı buğulu gözleriyle izler.
Sadece bu değil ki!
Her şeyin mükemmel olmasını isteyen ana babalar daha nice israflara şahit olurlar. Ama kimin umurunda...
Neden yapıyoruz böyle... Çünkü evimize bu kadar bol et-tavuk, yiyecek alamıyoruz. O kadar pahalandı ki, bunları ancak düğünlerde görebiliyoruz artık. Bizler de bunun acısını böyle çıkarıyoruz. Ama yazık ediyoruz, günah işliyoruz, hainlik yapıyoruz...
Bizim bölgemizde nedense şu kişiye özel tabldot sistemini bir türlü hayata geçiremedik. Daha az israfın olacağı bu uygulama bizlere nedense ters düştü. Bir ara pandemi zamanında ufaktan başlamıştı ama sonra gene eskiye dönüldü, israfa devam edildi. Oysa çok gözlü köpük tabaklara et yemeyecek olan eti-tavuğu koydurmayacak, pilavı istemeyen almayacak, turşuyu yemeyen ondan koyma diyecekti. Ama itibardan tasarruf olmaz yaaa!... şimdi o kocaman tabakların çoğu olduğu gibi çöpeeee!...
Dünyadaki bazı ülkelerde açlık, sefalet son hızıyla devam ederken, bizler de son sürat israfa, savurmaya, çöpe dökmeye devam ediyoruz. İnsanlar bizim ayaklarımızı bile yıkamayacağımız bulanık, kirli suyu bulup içebilmek için hayatını ortaya koyuyor. Biz çoğu gıda maddesini yeterli kadar üretemezken nasıl böyle savurgan olabiliyoruz, anlaşılır bir durum değil!...
İsrafa son vermedikten sonra, yiyeceğimizi çöpe atıp değerini bilemedikten sonra belimizin doğrulacağını sakın ha düşünmeyin.
Bu arada bir arkadaşımızın israf konusundaki esprili yaklaşımını tebessümle karşılayarak gerçek olmasa bile takdirimizi belirtmek isterim. Önümüzdeki günlerde düğün yapacak olan ve basılan davetiyelere; “şu saatte konvoy yapılacak” diye yazdıran kardeşimiz, “abi davetiyelerin baskısını değiştirelim, benzin-mazot 35 lirayı bulduktan sonra kimse konvoya gelmez artık” diyerek sitemde bulunmuştu.
Doğru söze ne denir!...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.