Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

OY VERMEDEN ÖNCE

Tüm ülkenin umutla, heyecanla, özlemle beklediği seçimlere 5 gün kaldı. İnsanlar artık 14 Mayıs’ın sabahını değil de 15 Mayıs’ın sabahını heyecanla bekliyor. Seçimden önceki akşam oturun. Şöyle güzel bir çay demleyin. Bardağınızı doldurun ve sakin sakin içmeye başlayın. Çayın tadını aldıktan sonra da yavaş yavaş düşünmeye başlayın, seçimin girişini, gelişmesini ve sonucunu muhasebe edin. 22 yıldır bu iktidarın yaptıklarını, yapamadıklarını, aldıklarını, sattıklarını değerlendirin. Yalnız bunları yaparken şayet bu partiliyseniz objektif davranın. Yani konuları gözü kapalı değil de karşı tarafın düşünceleriyle tartın. Çocuğunuz işe girecekse ya da girmişse onun olağan bir durum olduğunu düşünün. Ya da yukarılardan bir işiniz görülecekse, nasıl olsa her şekilde hallolacak diye hesap edin. Ya da iktidara düşünce veya parti olarak karşıysanız, başka siyasi görüşe sahipseniz o önyargınızın üstünü kapatın. Objektif ve samimi olarak değerlendirin. Gerçekten dürüst şekilde değerlendirin. Mevcut yönetin 22 yıldır ne yapmış, neleri yapamamış. Körü körüne çeyrek bir asırı yok sayıp çöpe atacak kadar gaddar olmayın. Her şeyden önemlisi kendinizi onların yerine koyun, dahası hoşgörülü olun. Zaten bu konuda açık çek ve teklif var, onu da göz önünde bulundurun. Teklif ne diyor; "Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme”... Hesap çok basit, bunu irdelemek için bir hesap makinası, azıcık bir internet yeterli olacaktır. Sosyal medyada bazı vatandaşlarımız paylaşımlar yapmışlar. 2002 yılındaki asgari ücretle ne, kaç tane alınabiliyormuş, bugün aynı asgari ücretle aynı şeylerden kaç tane alınabiliyor. Yalnız o yıl asgari ücret 186 lira iken 250 lira, bugün için 8506 lira iken 8550 lira yazmışlar. İşte dediğim gibi, bunlar gibi yalan yanlış değil de gerçekten düzgün ve dürüstçe hesap yapın. İşte o sonuca göre kararsız iseniz karar vermeniz daha kolay olacak, herhangi bir tarafa oy verecekseniz vicdanınız rahat olacaktır. Bu kadar basit!... Bizler burada kimseye buraya oy verin, şuraya oy vermeyin lüksüne ve hakkına sahip değiliz. 21. yüzyılda hala ayrıntılı irdelemeden, sorgulamadan, tartmadan oy kullanan, parti tutan insanlar olsa da bu ülkeyi ileriyi düşünen, görebilen fikirler yükseltecektir. Hep gözümün önüne gelir ve anlatırım. 2013 yılında yırt dışı gezisinde Almanya’nın Gelsenkirchen şehrindeyiz. Birkaç gün kaldıktan sonra bir pazar günü kalktık, araçlara bindik ve başka yerlere geziye gidiyoruz. Şehrin üzerinde bir sakinlik, bir sessizlik var. İlk etapta pazar olduğu için sakin dedim ama bir önceki pazar böyle değildi. Hal böyle olunca merakım arttı ve orda yaşayan bir vatandaşımıza sordum durumu. Cevaben; “Bugün Almanya’da ve dolayısıyla burada da genel seçim var, ondan bu sakinlik” dedi. Şaşırdım kaldım. Bizde seçimler böyle olmaz dedim. Bizde seçim oldu mu ortalık yıkılır. Bizde seçim oldu mu gürültü-patırtı çok olur. Hele hele seçimden bir gün önce yüzlerce, binlerce ipini koparmış deli at gibi dolanan araçların yaktığı yakıtı hesap etmek, o araçlardan saçılan broşür ve kayıtları tonlarla ifade etmek çok kolay değildir. Hatta bir seçimde adamın uçak kiralayıp onbinlerce broşürü havadan ilçemize attığına, günlerce o kayıtların toplanmasına uğraşıldığına şahitliğimiz vardır. Dedim ama karşımda oturan gurbetçi vatandaşımız yanındaki Alman dostuna söylediklerimi aktardı. Alman vatandaş bana dönerek şaşkınlığını gülümsemeyle gösterdi. Bana aktarmasını istediği konuşmasında; “Bizler seçim olacağında parti ve adayların bizlere verdiği ve icraatlarını anlattığı mütevazi broşürleri okuruz, söylediklerine ikna olduğumuz adaya sonraki gün oyumuzu verir geçeriz”. Şaşırdım ve yeni bir soru sordum. Peki, o broşürlerde adaylar yalan vaadlerde bulunmuşlarsa, daha yumuşak ifadeyle yapamayacakları işleri vaad ettilerse nasıl güveniyorsunuz, dedim. Mümkün mü, bizde asla yalan, abartma, uydurma, gerçekleştirilemeyecek vaadler verilmez. Bu; bizim karakterimize ve dinimize (!) aykırıdır. Tekrar şaşırdım... Vay beee!... Müslüman olan biziz, dürüst olan biziz, yalan söylemeyecek, olmayacak işleri vaad etmeyecek olan biziz. Adam bize dürüstlüğün canlı örneğini gösteriyor. Bu nasıl bir iş... dedim. Dedim ama 2013'te, o seçimde iktidara gelen Angela Merkel, mütevazi bir makam aracıyla; bir kırmızı, bir mavi ceketiyle koca Almanya’yı yıllarca yönetti. 10 yıl sonra bana anlatılanlara samimi olarak inanmıştım. Siz gene de boşverin, itibardan tasarruf olmaz, oy vermeden önce hiç düşünmeyin, vicdan falan da yapmayın. Bodoslama verin sizi yalanlarıyla ikna eden birine. Nasıl olsa bildiğinizi yapacaksınız...
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2023 - Salı

OY VERMEDEN ÖNCE

Tüm ülkenin umutla, heyecanla, özlemle beklediği seçimlere 5 gün kaldı. İnsanlar artık 14 Mayıs’ın sabahını değil de 15 Mayıs’ın sabahını heyecanla bekliyor.
Seçimden önceki akşam oturun. Şöyle güzel bir çay demleyin. Bardağınızı doldurun ve sakin sakin içmeye başlayın. Çayın tadını aldıktan sonra da yavaş yavaş düşünmeye başlayın, seçimin girişini, gelişmesini ve sonucunu muhasebe edin. 22 yıldır bu iktidarın yaptıklarını, yapamadıklarını, aldıklarını, sattıklarını değerlendirin.
Yalnız bunları yaparken şayet bu partiliyseniz objektif davranın. Yani konuları gözü kapalı değil de karşı tarafın düşünceleriyle tartın. Çocuğunuz işe girecekse ya da girmişse onun olağan bir durum olduğunu düşünün. Ya da yukarılardan bir işiniz görülecekse, nasıl olsa her şekilde hallolacak diye hesap edin.
Ya da iktidara düşünce veya parti olarak karşıysanız, başka siyasi görüşe sahipseniz o önyargınızın üstünü kapatın. Objektif ve samimi olarak değerlendirin. Gerçekten dürüst şekilde değerlendirin. Mevcut yönetin 22 yıldır ne yapmış, neleri yapamamış. Körü körüne çeyrek bir asırı yok sayıp çöpe atacak kadar gaddar olmayın. Her şeyden önemlisi kendinizi onların yerine koyun, dahası hoşgörülü olun.
Zaten bu konuda açık çek ve teklif var, onu da göz önünde bulundurun. Teklif ne diyor; "Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme”... Hesap çok basit, bunu irdelemek için bir hesap makinası, azıcık bir internet yeterli olacaktır.
Sosyal medyada bazı vatandaşlarımız paylaşımlar yapmışlar. 2002 yılındaki asgari ücretle ne, kaç tane alınabiliyormuş, bugün aynı asgari ücretle aynı şeylerden kaç tane alınabiliyor. Yalnız o yıl asgari ücret 186 lira iken 250 lira, bugün için 8506 lira iken 8550 lira yazmışlar. İşte dediğim gibi, bunlar gibi yalan yanlış değil de gerçekten düzgün ve dürüstçe hesap yapın. İşte o sonuca göre kararsız iseniz karar vermeniz daha kolay olacak, herhangi bir tarafa oy verecekseniz vicdanınız rahat olacaktır.
Bu kadar basit!...
Bizler burada kimseye buraya oy verin, şuraya oy vermeyin lüksüne ve hakkına sahip değiliz. 21. yüzyılda hala ayrıntılı irdelemeden, sorgulamadan, tartmadan oy kullanan, parti tutan insanlar olsa da bu ülkeyi ileriyi düşünen, görebilen fikirler yükseltecektir.
Hep gözümün önüne gelir ve anlatırım. 2013 yılında yırt dışı gezisinde Almanya’nın Gelsenkirchen şehrindeyiz. Birkaç gün kaldıktan sonra bir pazar günü kalktık, araçlara bindik ve başka yerlere geziye gidiyoruz. Şehrin üzerinde bir sakinlik, bir sessizlik var. İlk etapta pazar olduğu için sakin dedim ama bir önceki pazar böyle değildi. Hal böyle olunca merakım arttı ve orda yaşayan bir vatandaşımıza sordum durumu. Cevaben; “Bugün Almanya’da ve dolayısıyla burada da genel seçim var, ondan bu sakinlik” dedi. Şaşırdım kaldım.
Bizde seçimler böyle olmaz dedim. Bizde seçim oldu mu ortalık yıkılır. Bizde seçim oldu mu gürültü-patırtı çok olur. Hele hele seçimden bir gün önce yüzlerce, binlerce ipini koparmış deli at gibi dolanan araçların yaktığı yakıtı hesap etmek, o araçlardan saçılan broşür ve kayıtları tonlarla ifade etmek çok kolay değildir. Hatta bir seçimde adamın uçak kiralayıp onbinlerce broşürü havadan ilçemize attığına, günlerce o kayıtların toplanmasına uğraşıldığına şahitliğimiz vardır.
Dedim ama karşımda oturan gurbetçi vatandaşımız yanındaki Alman dostuna söylediklerimi aktardı. Alman vatandaş bana dönerek şaşkınlığını gülümsemeyle gösterdi. Bana aktarmasını istediği konuşmasında; “Bizler seçim olacağında parti ve adayların bizlere verdiği ve icraatlarını anlattığı mütevazi broşürleri okuruz, söylediklerine ikna olduğumuz adaya sonraki gün oyumuzu verir geçeriz”.
Şaşırdım ve yeni bir soru sordum. Peki, o broşürlerde adaylar yalan vaadlerde bulunmuşlarsa, daha yumuşak ifadeyle yapamayacakları işleri vaad ettilerse nasıl güveniyorsunuz, dedim. Mümkün mü, bizde asla yalan, abartma, uydurma, gerçekleştirilemeyecek vaadler verilmez. Bu; bizim karakterimize ve dinimize (!) aykırıdır. Tekrar şaşırdım... Vay beee!... Müslüman olan biziz, dürüst olan biziz, yalan söylemeyecek, olmayacak işleri vaad etmeyecek olan biziz. Adam bize dürüstlüğün canlı örneğini gösteriyor. Bu nasıl bir iş... dedim.
Dedim ama 2013'te, o seçimde iktidara gelen Angela Merkel, mütevazi bir makam aracıyla; bir kırmızı, bir mavi ceketiyle koca Almanya’yı yıllarca yönetti. 10 yıl sonra bana anlatılanlara samimi olarak inanmıştım.
Siz gene de boşverin, itibardan tasarruf olmaz, oy vermeden önce hiç düşünmeyin, vicdan falan da yapmayın. Bodoslama verin sizi yalanlarıyla ikna eden birine. Nasıl olsa bildiğinizi yapacaksınız...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.