Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

PESTİSİT

Uzun zamandan beri dikkatimi çekiyor ve yakından takip ediyorum. Dünyayı neden böyle hor kullanıyoruz, neden bu kadar acımasız kirletiyoruz. Vardığım sonuçta ise yapabildiğimiz bir şey olmayınca ancak, “insanoğlu kendi kendine nasıl böyle bir kötülük yapabilir” diye sormayı akıl edebiliyorum. Neden yapıyoruz, neden bu kadar vurdumduymaz davranıyoruz. Aklımızın erdiğince, kafamızın aldığınca bu iklim değişikliği, cafcaflı adıyla “küresel ısınma” zaten başlı başına büyük bir mesele. Dünyanın gidişatını değiştirecek bir etken. Bu süreç de zaten başladı bile!..  Bunu geçtik, denizlerde bir müsilaj denen bir durumla karşı karşıyayız. Neden oluyor, nasıl oluşuyor henüz çok sağlıklı bir sonuç elde edilememiş bir sorun. Belki de denizlerdeki yaşamın sonunu getirecek önemli bir çevre kirliliği örneği!.. Ama bir de insanların sonuçlarını bile bile uyguladığı tarımda aşırı ilaç kullanma hevesi var. Dünyanın her yerinde tarımda yoğun ilaç kullanımı yapıldığı biliniyor. Ama bizim ülkemiz her kötü olayda olduğu gibi bu konuda da liderliği elinden bırakmıyor. Önceki gün elime bir veri geçti. Bazı ilgili yerlere de teyit ettirdim. Hatta yanlış bilgi aktarmamak için ilgili bakanlığın belgelerini de inceledim. 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre ne yazık ki, ülkemizde tarım ilacı kullanımı dünyadaki kullanıma göre tam 10 kat fazlaymış. Yanlış okumadınız, aşağıda size tablosunu aktaracağım çizelgede de göreceğiniz gibi dünya ortala-masında kilometrekareye düşen pestisit (kg.) 7,45 kg/km2 iken Türkiye’de bu miktar 75,35 kg/Km2 olarak tespit edilmiş. Bazı kaynaklar zararı yönünde iyi niyetli olsalar da resmiyette PESTİSİTİN; “beyin hasarı, doğum kusurları, kısırlık, böbrek, akciğer hasarları pestisitin uzun vadede etkileri olabilmektedir” denilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün resmi sitesinde Türkiye genelindeki kullanım miktarları 2016 yılında 50.054.000, 2018 yılında 60.020.457, 2020 yılında 53.672.000, 2023 yılında 57.766.000, 2024 yılında 53.515.000 olarak belirtilmiş. Yani resmi rakamlara bile baktığımızda kullanımda kayda değer bir düşüklük yaşanmamış. Oysa belirttiğimiz gibi bizde bu rakam 50 bin tonlarda olurken dünya ortalamasında bu rakam sadece 3,8 bin ton. Gerisini siz düşünün artık!.. Dünya hızla teknolojiye sayesinde ilerlerken ne yazık ki bunun zararlarını ve insanlığa vereceği tahribatı da bizlere kabul ettiriyorlar. Tabir olarak da “her güzelin bir kusuru vardır, gülü seven dikenine katlanır” mantığıyla dayatma yapılıyor. Oysa eski yıllarda da o nefis ata tohumunun sebze ve meyvelerini tüketirken ne ilaç, ne hormon ne de kanser riskiyle karşılaşmıyorduk. Yakından tanıdığımız bazı insanlar, kış mevsiminde kesinlikle domates, biber, salatalık, patlıcan, kabak gibi sebzeleri asla tüketmediklerini, eski yıllardaki anlayışla “yaz sebzeleri yazın, kış sebzeleri kışın yenmeli” diyorlar. Güzel kardeşim tamam da yukarıdaki rakam ve istatistiklere baktığında pestisit ve buna benzer horman takviyeleri sadece kışın üretilen sebzelere kullanılmıyor ki!.. Eskiler çocuklarına, “evladım sağlıklı bir yaşam için bol sebze ve meyve ye, diğerlerine pek bakma” derlerdi. Ancak geldiğimiz durumda (sanki başka alternatifi varmış gibi), “sebze ve meyveden uzak dur” denilecek zaman pek uzakta değil sanırım.    
Ekleme Tarihi: 17 May 2025 - Saturday

PESTİSİT

Uzun zamandan beri dikkatimi çekiyor ve yakından takip ediyorum. Dünyayı neden böyle hor kullanıyoruz, neden bu kadar acımasız kirletiyoruz. Vardığım sonuçta ise yapabildiğimiz bir şey olmayınca ancak, “insanoğlu kendi kendine nasıl böyle bir kötülük yapabilir” diye sormayı akıl edebiliyorum. Neden yapıyoruz, neden bu kadar vurdumduymaz davranıyoruz.
Aklımızın erdiğince, kafamızın aldığınca bu iklim değişikliği, cafcaflı adıyla “küresel ısınma” zaten başlı başına büyük bir mesele. Dünyanın gidişatını değiştirecek bir etken. Bu süreç de zaten başladı bile!.. 
Bunu geçtik, denizlerde bir müsilaj denen bir durumla karşı karşıyayız. Neden oluyor, nasıl oluşuyor henüz çok sağlıklı bir sonuç elde edilememiş bir sorun. Belki de denizlerdeki yaşamın sonunu getirecek önemli bir çevre kirliliği örneği!..
Ama bir de insanların sonuçlarını bile bile uyguladığı tarımda aşırı ilaç kullanma hevesi var. Dünyanın her yerinde tarımda yoğun ilaç kullanımı yapıldığı biliniyor. Ama bizim ülkemiz her kötü olayda olduğu gibi bu konuda da liderliği elinden bırakmıyor.
Önceki gün elime bir veri geçti. Bazı ilgili yerlere de teyit ettirdim. Hatta yanlış bilgi aktarmamak için ilgili bakanlığın belgelerini de inceledim.
2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre ne yazık ki, ülkemizde tarım ilacı kullanımı dünyadaki kullanıma göre tam 10 kat fazlaymış. Yanlış okumadınız, aşağıda size tablosunu aktaracağım çizelgede de göreceğiniz gibi dünya ortala-masında kilometrekareye düşen pestisit (kg.) 7,45 kg/km2 iken Türkiye’de bu miktar 75,35 kg/Km2 olarak tespit edilmiş.
Bazı kaynaklar zararı yönünde iyi niyetli olsalar da resmiyette PESTİSİTİN; “beyin hasarı, doğum kusurları, kısırlık, böbrek, akciğer hasarları pestisitin uzun vadede etkileri olabilmektedir” denilmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün resmi sitesinde Türkiye genelindeki kullanım miktarları 2016 yılında 50.054.000, 2018 yılında 60.020.457, 2020 yılında 53.672.000, 2023 yılında 57.766.000, 2024 yılında 53.515.000 olarak belirtilmiş.
Yani resmi rakamlara bile baktığımızda kullanımda kayda değer bir düşüklük yaşanmamış. Oysa belirttiğimiz gibi bizde bu rakam 50 bin tonlarda olurken dünya ortalamasında bu rakam sadece 3,8 bin ton. Gerisini siz düşünün artık!..
Dünya hızla teknolojiye sayesinde ilerlerken ne yazık ki bunun zararlarını ve insanlığa vereceği tahribatı da bizlere kabul ettiriyorlar. Tabir olarak da “her güzelin bir kusuru vardır, gülü seven dikenine katlanır” mantığıyla dayatma yapılıyor. Oysa eski yıllarda da o nefis ata tohumunun sebze ve meyvelerini tüketirken ne ilaç, ne hormon ne de kanser riskiyle karşılaşmıyorduk.
Yakından tanıdığımız bazı insanlar, kış mevsiminde kesinlikle domates, biber, salatalık, patlıcan, kabak gibi sebzeleri asla tüketmediklerini, eski yıllardaki anlayışla “yaz sebzeleri yazın, kış sebzeleri kışın yenmeli” diyorlar. Güzel kardeşim tamam da yukarıdaki rakam ve istatistiklere baktığında pestisit ve buna benzer horman takviyeleri sadece kışın üretilen sebzelere kullanılmıyor ki!..
Eskiler çocuklarına, “evladım sağlıklı bir yaşam için bol sebze ve meyve ye, diğerlerine pek bakma” derlerdi. Ancak geldiğimiz durumda (sanki başka alternatifi varmış gibi), “sebze ve meyveden uzak dur” denilecek zaman pek uzakta değil sanırım.
 
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.