Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

YATIRIM

Okullarda ikinci yarıyılın başladığı bu günlerde öncelikle eğitim camiasına başarılar diliyoruz. Zira eğitimin neler sağladığı, eğitimsizliğin neleri kaybettirdiğini görüp kabullenmemiz gerekiyor. Eskiler hep derler ya; “herşeyin başı sağlık”... Yaşam için gerekli olan önemli bir unsur bu. Ancak buna bir de “herşeyin başı sağlık ve eğitim” olarak eklemek gerekiyor. Bu konuyu çok fazla ele almaya bile gerek yok. İlçemizde yapılacak yatırımlar, daha doğrusu kaçırılan fırsatlar oldukça fazladır. Bakınız Hamamboğazı, Evrendede, Eski Cıva Fabrikası Tesisleri... Dahası çok. Çok ama hangisini ele alsak elimizde kalıyor. Hasan köyünde teknolojik sera direkten döndü. Bazı Banazlı vatandaşların gayretiyle sera yapıldı. İstanbul’a ve yurtdışına sürekli domates gönderiliyor. Herşeyden önemlisi en az 40-50 Banazlı iş olanağı elde etti. Sera işletmesi Birlik Tarım serayı genişletiyor. 2 ayrı etapta sera alanını 3 katına çıkarılacağı belirtiliyor. Ya kaçan GÜLLÜÇAM (Erceş) Çayırı... Bu alana da daha önce başka bir girişimci büyük termal sera yapacaktı. Hangi akla, ne hikmetse uyan bazı köylüler Banaz’ın büyümesini, ekonomik girdi sağlanmasını engellediler. Reva mı bu! Günahını kim çekecek... Bir zamanlar da Bahadır köyüne içme suyu şişeleme ve pazarlama tesisi kurulacaktı. Bu da köylülerin engeline takıldı. Kurulsa ne olacaktı? O zamanki düşünceye göre yapılacak yatırım birilerine peşkeş çekileceği için engel olundu. Peki yapılsaydı da 10-15 köylüye iş olanağı sağlansaydı kötü mü olacaktır? Bir zamanlar binlerce insanın çalıştığı Adil Boz fabrikasına yeni bir işletme açılacağı söyleniyor. Ama şimdiden binlerce insan buradan iş kapabilme sevdasına kapıldı. Bunlara mecbur kalacağımıza kendi çapımızdaki yatırımlara niye engel oluyoruz ki?... Şu an için Banazlılar olarak yoldan geçen kamyonculardan medet umuyoruz, bir bardak çay içecek diye. Oysa maalesef 3-4 kilometrelik şehir içi geçişi sadece araçları sayacak aylakçıların iş alanını oluşturuyor. Küçük yerlerde her zaman küçük düşünceli insanlar (!) tüm yatırımları engeller. “Küçük olsun, benim olsun” diyerek kendi saltanatını sürdürmek için dünyanın vebalini sırtlarına yüklerler. Ona sorarsan kendince haklıdır. Ama genel olarak araştırdığında herkes ilenir onlara... Şimdi böyle bir yatırımın Uşak ayağı konuşuluyor. Engellenen Uşak Havaalanına yapılacak yatırımlar... Konuya ilk olarak şöyle girelim. Uşak’taki siyasilerimizin ister iyi niyeti deyin, ister başarısızlığı Altıntaş’a bir uluslararası havaalanı kazandırdı. Ne yazık ki çalışmayan, zarar eden ve hatta bu zararını devletin, senin benim paramdan tıkır tıkır tahsil eden bir havaalanı. Tahmin ediyorum ki, siyasilerimiz iyi olacağını, daha faydalı olacağını düşünerek, “Kardeşim işte burada iyi bir altyapı var. üstelik ulaşım gayet rahat ve güzel, gelin Uşak havaalanını büyütelim, hem de yatırım masrafımız yarı yarıya düşsün” diyemediler. Ya da birileri “ben ne dersem o olur!” dedi. Ve gayet iyi çalışan bir havaalanı varken ki onu da öldürdüler, çalışmayan iki havaalanına imza attık. Yanlış bir yatırım olduğunu lütfen kabul edin... Tamam, yapacak bir şey yok bu tren kaçtı. Ama şunlara ne demeli? 2010 yılında Banazlı bir gurbetçinin Uşak Havaalanı’nda yapmayı düşündüğü yolcu uçaklarındaki iç tadilat ve dekorasyon hizmetleri verecek AIRCABIN-SYSTEMS firmasının başvurusu mevzuat hazretlerine takılmış, köylüler de istememişlerdi. Bu süre içinde Uşak Havaalanı ne oldu? Ne yazık ki, 2-3 trilyon lira yatırılarak bakım atölyeleri kuruldu ve çürümeye başlatıldı. Yazık değil mi? Hadi bu kişisel, özel bir yatırımdı, güvenilemedi. Peki Uşak Havaalanı’nın kenarına yapılacak olan askeri yatırıma ne oldu? Bu da mı yattı? Bu yatırımın da tarihe karıştığı, hatta bir dedikoduya göre Trakya bölgesinde bir yere kaydırıldığı belirtiliyor. Yani bunu da mı köylüler engelledi? Zira birkaç köyden bazı kişilerin “hayvanlarımızı otlatacağımız yer yok!” diyerek mahkemeye başvurduğu belirtilmişti. Hatırlarsanız bu hikaye havaalanı ilk yapılacağında da anlatılmıştı... Peki kazanan kim, kaybeden kim? Hiç sorguluyor muyuz? Eğitimsizliğin, dar düşüncenin cezasını daha ne kadar çekeceğiz. Niye elbirliği ile hareket edemiyor, cehaletin belini bir türlü kıramıyoruz?...
Ekleme Tarihi: 07 Şubat 2017 - Salı

YATIRIM

Okullarda ikinci yarıyılın başladığı bu günlerde öncelikle eğitim camiasına başarılar diliyoruz. Zira eğitimin neler sağladığı, eğitimsizliğin neleri kaybettirdiğini görüp kabullenmemiz gerekiyor.
Eskiler hep derler ya; “herşeyin başı sağlık”... Yaşam için gerekli olan önemli bir unsur bu. Ancak buna bir de “herşeyin başı sağlık ve eğitim” olarak eklemek gerekiyor.
Bu konuyu çok fazla ele almaya bile gerek yok. İlçemizde yapılacak yatırımlar, daha doğrusu kaçırılan fırsatlar oldukça fazladır. Bakınız Hamamboğazı, Evrendede, Eski Cıva Fabrikası Tesisleri... Dahası çok. Çok ama hangisini ele alsak elimizde kalıyor.
Hasan köyünde teknolojik sera direkten döndü. Bazı Banazlı vatandaşların gayretiyle sera yapıldı. İstanbul’a ve yurtdışına sürekli domates gönderiliyor. Herşeyden önemlisi en az 40-50 Banazlı iş olanağı elde etti. Sera işletmesi Birlik Tarım serayı genişletiyor. 2 ayrı etapta sera alanını 3 katına çıkarılacağı belirtiliyor.
Ya kaçan GÜLLÜÇAM (Erceş) Çayırı...
Bu alana da daha önce başka bir girişimci büyük termal sera yapacaktı. Hangi akla, ne hikmetse uyan bazı köylüler Banaz’ın büyümesini, ekonomik girdi sağlanmasını engellediler. Reva mı bu! Günahını kim çekecek...

Bir zamanlar da Bahadır köyüne içme suyu şişeleme ve pazarlama tesisi kurulacaktı. Bu da köylülerin engeline takıldı. Kurulsa ne olacaktı? O zamanki düşünceye göre yapılacak yatırım birilerine peşkeş çekileceği için engel olundu. Peki yapılsaydı da 10-15 köylüye iş olanağı sağlansaydı kötü mü olacaktır?
Bir zamanlar binlerce insanın çalıştığı Adil Boz fabrikasına yeni bir işletme açılacağı söyleniyor. Ama şimdiden binlerce insan buradan iş kapabilme sevdasına kapıldı. Bunlara mecbur kalacağımıza kendi çapımızdaki yatırımlara niye engel oluyoruz ki?...
Şu an için Banazlılar olarak yoldan geçen kamyonculardan medet umuyoruz, bir bardak çay içecek diye. Oysa maalesef 3-4 kilometrelik şehir içi geçişi sadece araçları sayacak aylakçıların iş alanını oluşturuyor.
Küçük yerlerde her zaman küçük düşünceli insanlar (!) tüm yatırımları engeller. “Küçük olsun, benim olsun” diyerek kendi saltanatını sürdürmek için dünyanın vebalini sırtlarına yüklerler. Ona sorarsan kendince haklıdır. Ama genel olarak araştırdığında herkes ilenir onlara...
Şimdi böyle bir yatırımın Uşak ayağı konuşuluyor. Engellenen Uşak Havaalanına yapılacak yatırımlar...
Konuya ilk olarak şöyle girelim. Uşak’taki siyasilerimizin ister iyi niyeti deyin, ister başarısızlığı Altıntaş’a bir uluslararası havaalanı kazandırdı. Ne yazık ki çalışmayan, zarar eden ve hatta bu zararını devletin, senin benim paramdan tıkır tıkır tahsil eden bir havaalanı.
Tahmin ediyorum ki, siyasilerimiz iyi olacağını, daha faydalı olacağını düşünerek, “Kardeşim işte burada iyi bir altyapı var. üstelik ulaşım gayet rahat ve güzel, gelin Uşak havaalanını büyütelim, hem de yatırım masrafımız yarı yarıya düşsün” diyemediler. Ya da birileri “ben ne dersem o olur!” dedi. Ve gayet iyi çalışan bir havaalanı varken ki onu da öldürdüler, çalışmayan iki havaalanına imza attık. Yanlış bir yatırım olduğunu lütfen kabul edin...
Tamam, yapacak bir şey yok bu tren kaçtı. Ama şunlara ne demeli?
2010 yılında Banazlı bir gurbetçinin Uşak Havaalanı’nda yapmayı düşündüğü yolcu uçaklarındaki iç tadilat ve dekorasyon hizmetleri verecek AIRCABIN-SYSTEMS firmasının başvurusu mevzuat hazretlerine takılmış, köylüler de istememişlerdi.
Bu süre içinde Uşak Havaalanı ne oldu?
Ne yazık ki, 2-3 trilyon lira yatırılarak bakım atölyeleri kuruldu ve çürümeye başlatıldı. Yazık değil mi?
Hadi bu kişisel, özel bir yatırımdı, güvenilemedi. Peki Uşak Havaalanı’nın kenarına yapılacak olan askeri yatırıma ne oldu? Bu da mı yattı? Bu yatırımın da tarihe karıştığı, hatta bir dedikoduya göre Trakya bölgesinde bir yere kaydırıldığı belirtiliyor. Yani bunu da mı köylüler engelledi? Zira birkaç köyden bazı kişilerin “hayvanlarımızı otlatacağımız yer yok!” diyerek mahkemeye başvurduğu belirtilmişti. Hatırlarsanız bu hikaye havaalanı ilk yapılacağında da anlatılmıştı...
Peki kazanan kim, kaybeden kim? Hiç sorguluyor muyuz? Eğitimsizliğin, dar düşüncenin cezasını daha ne kadar çekeceğiz. Niye elbirliği ile hareket edemiyor, cehaletin belini bir türlü kıramıyoruz?...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.