Bulunduğun yerden uzun zaman ayrı kalıp tekrar aynı merkeze geldiğimizde değişimleri bariz bir şekilde fark ediyoruz. Bu sene memleketim Banaz'a geldiğimde bir çok şeyin değiştiğini fark ettim, en çok dikkatimi çeken senelerdir Banaz'ın nüfusunun neredeyse aynı, çok az bir değişimin olması, bunun yanında binaların çokluğu, öyle tahmin ediyorum ki nüfustan fazla binanın varlığı, bunun yanında bir çok binanın boş olması.
Binalara paralel olarak alış veriş merkezlerinin geçen seneye göre iki kat daha fazla olması bariz bir şekilde görülüyor. Aynı AVM’den neredeyse her mahalleye birer ikişer açılması, yeni yeni isimler altında AVM’lerin açıldığını şahit oldum. Banaz gibi küçük bir ilçede bu kadar AVM’nin olması ve hepsinin de çalışması; bunun yanında yine bir çok yeni lokanta, restoranında olması ayrıca dikkat çekici. Caddelerde, sokaklarda, trafikte yine aynı şekilde yeni model arabaların çoğaldığını, eskiye göre trafikte lüks arabaların artığını gördüm.
Yine geçen sene üç alkollü içki satış büfesi varken, bu sene mantar gibi çoğaldığını, neredeyse her köşe başında bir büfenin açıldığını, bunların bu kadar çok olmasının, rağbet görmesinin toplumumuzun nereye, hangi yöne doğru evrildiğinin birer işareti olsa gerek!.. Gençler arasında içki ve uyuşturucunun rağbet gördüğü bir toplumdan gelecekte ne beklenir. Alkol ve uyuşturucunun artığı toplumda ne ahlâk, ne edep, ne haya, ne saygı, ne sevgi kalır. Etik kuralların hiçe sayıldığı, maneviyatın yok olduğu, çürümüş bir insan yığını haline gelir. Buna karşın camilerin ne kadar lüks ve şaşalı olduğunu ama içinde cemaatın çok azaldığını, bilhassa gençlerin camilerde yok denecek kadar az olduğunu gördüm.
Bu durum bana şunu hatırlattı. Bir hadiste; "Bir zaman gelecek mescitler çok şaşalı, çok ihtişamlı olacak, ama garip olacak" diyor. Mescitler ne kadar gösterişli, ne kadar görkemli olursa olsun eğer içinde cemaat yoksa o camiler gariptir. Şöyle etrafıma bakındım, acaba yeni iş yerleri açılmış mı, yeni sanayi siteleri kurulmuş mu, yeni fabrika bacaları tütüyor mu?... Maalesef gecen sene gördüğüm fabrikaların haricinde yeni bir fabrika da göremedim.
Bir çok işyeri ve esnafın sallantıda olduğu söylemlerinin ayyuka çıktığını duyuyoruz. Ekonomik krizin var olduğu söylemlerinin çok olduğu bir dönemde küçük bir ilçede bu kadar tüketim çılgınlığının zirve yapması düşündürücü değil mi?
Bir zamanlar zengin tabaka, orta direk ve fakir kesim vardı. Orta direk kırılınca toplumun bir kesimi “fakir”, diğer kesimi de “varlıklı” diye ikiye ayrılırmış durumda.
Eğer bir ülkede sanayi ve ağır sanayi yeterince yoksa, tarım arazileri boş kalıyorsa, hayvancılık bitme noktasına gelmiş ve yeterince desteklenmiyorsa, o ülkede işsizlik çoğalmaya başlar. Belki bir şekilde şimdilik bu çark dönüyor ama bu nereye kadar sürdürülebilir doğrusu merak ediyorum.