Orhan ERDOĞAN
Köşe Yazarı
Orhan ERDOĞAN
 

REFAKATÇİ MESELESİ ÜZERİNE

Toplumda sık söylenen bir söz vardır: “Allah hastanelere düşürmesin ama hastanelerden de eksik etmesin”. * * * Gerçekten de doğru bir söz. İnsan sağlıklıyken hastane kapısı aklına bile gelmez ama bir gün hastalık kapıyı çaldığında ilk sığınılan yer orası olur.   Doktor, hemşire, temizlik görevlisi… Her biri hayatın görünmez kahramanlarıdır. Ancak hastanelerin kendi düzeni, işleyişi ve kuralları vardır. Çünkü kural olmayan yerde düzen olmaz, düzen olmayan yerde de huzur kalmaz.   Türkiye’de uzun yıllardır süren bir gelenek var: Refakatçi uygulaması. Bir vatandaş hastalanıp hastaneye yattığında, hemen bir yakını onun yanında kalır. Kimi zaman bu bir evlat, kimi zaman kardeş, kimi zaman da komşudur. Elbette insan sevdiği birine refakat etmek ister, onun başucunda bulunmak ister.   Ama işin bir de başka yüzü var.   Bir odada iki, üç hatta dört hasta kalabiliyor. Her birinin bir refakatçisi olunca, sayı sekiz kişiye kadar çıkıyor. Küçücük odada insanlar sabaha kadar yatıyor, kalkıyor, konuşuyor, kapılar açılıp kapanıyor...   Havanın yetmediği, sessizliğin kaybolduğu bu ortamda asıl dinlenmesi gereken hasta, uykusuzluk ve stresle daha da yıpranıyor. Refakatçiler iyi niyetle ellerinden geleni yapıyor ama bazen sağlık personelinin görevine karışarak farkında olmadan hastaya zarar verebiliyorlar. Oysa bu işler bilgi, tecrübe ve dikkat ister.   Ben yarım asırdan fazladır Almanya’da yaşıyorum. Buradaki hastanelerde hiç refakatçi görmedim. Hastaların ziyaretçisi olur, refakatçisi değil. Ziyaret saatleri bellidir. Hastanın tüm bakımı profesyonel hemşireler tarafından yapılır. Hastalar yalnız ama güvende, sessiz ama huzurlu bir ortamda tedavi görürler.   İlk başta garip gelse de, aslında sistem çok iyi işliyor. Herkes görevini biliyor, hiçbir karışıklık olmuyor.   Türkiye’deki hastanelerde de benzer bir sistemin kurulması gerektiğini düşünüyorum. Refakatçi uygulaması, iyi niyetli ama artık çağın gerisinde kalmış bir alışkanlık. Belki personel desteği artırılır, belki yeni düzenlemeler yapılır ama bir şekilde bu kalabalık ve karışıklık azaltılmalı. Çünkü hastane, dinlenme ve iyileşme yeridir. Refakatçilerin değil, huzurun kalması gereken yerdir.   Herkese sağlıklı huzurlu günler dilerim.
Ekleme Tarihi: 24 Ekim 2025 -Cuma

REFAKATÇİ MESELESİ ÜZERİNE

Toplumda sık söylenen bir söz vardır:
“Allah hastanelere düşürmesin ama hastanelerden de eksik etmesin”.
* * *
Gerçekten de doğru bir söz. İnsan sağlıklıyken hastane kapısı aklına bile gelmez ama bir gün hastalık kapıyı çaldığında ilk sığınılan yer orası olur.
 
Doktor, hemşire, temizlik görevlisi… Her biri hayatın görünmez kahramanlarıdır. Ancak hastanelerin kendi düzeni, işleyişi ve kuralları vardır. Çünkü kural olmayan yerde düzen olmaz, düzen olmayan yerde de huzur kalmaz.
 
Türkiye’de uzun yıllardır süren bir gelenek var: Refakatçi uygulaması. Bir vatandaş hastalanıp hastaneye yattığında, hemen bir yakını onun yanında kalır. Kimi zaman bu bir evlat, kimi zaman kardeş, kimi zaman da komşudur. Elbette insan sevdiği birine refakat etmek ister, onun başucunda bulunmak ister.
 
Ama işin bir de başka yüzü var.
 
Bir odada iki, üç hatta dört hasta kalabiliyor. Her birinin bir refakatçisi olunca, sayı sekiz kişiye kadar çıkıyor. Küçücük odada insanlar sabaha kadar yatıyor, kalkıyor, konuşuyor, kapılar açılıp kapanıyor...
 
Havanın yetmediği, sessizliğin kaybolduğu bu ortamda asıl dinlenmesi gereken hasta, uykusuzluk ve stresle daha da yıpranıyor. Refakatçiler iyi niyetle ellerinden geleni yapıyor ama bazen sağlık personelinin görevine karışarak farkında olmadan hastaya zarar verebiliyorlar. Oysa bu işler bilgi, tecrübe ve dikkat ister.
 
Ben yarım asırdan fazladır Almanya’da yaşıyorum. Buradaki hastanelerde hiç refakatçi görmedim. Hastaların ziyaretçisi olur, refakatçisi değil. Ziyaret saatleri bellidir. Hastanın tüm bakımı profesyonel hemşireler tarafından yapılır. Hastalar yalnız ama güvende, sessiz ama huzurlu bir ortamda tedavi görürler.
 
İlk başta garip gelse de, aslında sistem çok iyi işliyor. Herkes görevini biliyor, hiçbir karışıklık olmuyor.
 
Türkiye’deki hastanelerde de benzer bir sistemin kurulması gerektiğini düşünüyorum. Refakatçi uygulaması, iyi niyetli ama artık çağın gerisinde kalmış bir alışkanlık. Belki personel desteği artırılır, belki yeni düzenlemeler yapılır ama bir şekilde bu kalabalık ve karışıklık azaltılmalı. Çünkü hastane, dinlenme ve iyileşme yeridir. Refakatçilerin değil, huzurun kalması gereken yerdir.
 
Herkese sağlıklı huzurlu günler dilerim.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.